Siz, “yurttaşla öykü yazmak” ne demek bilir misiniz? Siz yurttaşın “dizinin önüne diz çöküp” onu dinlemek ne demek bilir misiniz? Siz gününü “Adana’ya ayırmak” ne demek bilir misiniz? İşte bunlar için Başkan Zeydan Karalar’ın tutukluluğu ağır geldi Adana’ya! Bunun için “Allah'ına kurban Adana'm” herkesin dilinde! Onun için gerçekleşen her buluşma mitinge dönüşüyor Adana’da!
Kimse ucu açık, sonu belirsiz “dilekler” peşinde koşmak istemiyor; dokunmak, görmek, yaşamak istiyor! Haydi, bu selini, bu coşkuyu engelleyin engelleyebilirseniz! Halkın “sevmesine” de mi pranga vuracaksınız? İşte bunu başaramazsınız! Sokaklarda kimsenin dilinden düşmüyor! Kimsede ülkede yaşanan enflasyona/ orman yangınına/ yoksulluğa/ yaşayamayan sessiz çığlığa umursamaz kalan “iktidar” uyuşukluğu yok! Çocuklar bile, yaptıkları boyalı kalem resimleriyle “Zeydan Dede seni çok seviyoruz” derken bir de…
***
Adanalının beklentisi de, deneyimi nettir; dilek yetmez, karar gerekir. Karar yetmez, eylem gerekir. Eylemse “dilekle” değil, bilgiyle, kararlılıkla adanmışlıkla olasıdır! Başkan Karalar’da bu özveriyi gördü Adanalı! Onun için Başkan vekili Güngör Geçer’in görevi hem zor, hem de çok anlamlı…Öyle ki, Karalar’ın bayrağını taşımak, Karalar’dan kalan eksiklikleri tamamlamak, üzerine yenilerini koymak, sıradan/ alışılmış bir yük değil!
Başkan vekili Geçer, Karalar’ın yurttaşa gösterdiği sıcaklığı, “öykü yazmayı”, doğallığı şu ana dek gösteremeyişi bir eksiklik olduğunca, “bayrağı taşıyacağım” sözü Adanalının gözünde bir “karar” olarak görülüyor! Zaten buna, geçtiğimiz günlerde Silivri’ye gidip Karalar’la buluşmasının ardından, Adana’ya gelişinde tanık olduk; yarım duran, yapılması gereken işlere koşuşturduğunu, yerinde denetlediğini gördük.
***
Adana’nın havası sıcak, insanları sıcak kanlı olduğunca hep “yazgısına” terktir! Merkez yönetimin değil de, yerel yönetimin çabalarıyla bulunduğu yere gelmiştir! Yıllar önce nüfus yoğunluğu dördüncü büyük kentken altıncı sıraya gerilemesinin nedeni savsaklanışıdır! En son Şakirpaşa Havalimanı’nın gidişine özellikle “iktidar” sözcülerinin umursamaz tavrı neden olmuştur! Sanayi eskisi kadar güçlü değil, gençler büyüyen işsizlik nedeniyle Adana’dan uzaklaşmak için çıkış kapılar arıyor, tarımda hem kuraklık hem don nedeniyle üreticinin yaşadığı zararın sonucu önümüzdeki yıllarda büyük sorunlarla karşılaşılacağı öngörülüyor!
Geçer, yol haritasını oluştururken büyük olasılıkla bunlar için arayışta olması gerektiği gibi, kent içi sorunlarda da çözüm üretmesi gerekiyor! Kentin yaz aylarında sivrisinek için, kış aylarında yağmurda yaşamı zorlaştıracak bölgelerin düzenlenmesi için, en önemlisi de kentte zaman zaman karmaşa oluşturan ulaşım konusunda zamanında iyileştirmeler göstereceğine inanıyorum.
***
Geçer’in, Karalar’dan aldığı “bayrak”, bir yandan şansı/ diğer yandan “sorumluluğu” taşımaktadır! Adana halkı, “mış gibi” yapanı değil, “dokunabildiğini” anlar, bilir! Bu halk, Zeydan Karalar’a duyduğu güveni Güngör Geçer’e de duyabilmek istiyor. Bu, hazır bekleyen bir kredi gibi anlaşılsa da, adım adım kazanılacak bir güven yolculuğunun da adıdır!
Geçer’den beklenen; Karalar’ın başlattığı projeleri bitirmekle kalmayıp yeni projelerle Adana’ya kendi imzasını atmak, yalnız sosyal belediyeciliği sürdürmek değil sosyal adaleti derinleştiren yeni modeller genişletmek, kentin dezavantajlı mahallelerine “hizmet eşitliği” götürmek/ ayrım yapmadan “herkesin belediyesi” olmayı sürdürmek, saydam/ hesap verebilir olmak…
***
“Yol haritası”, yalnızca Başkan Karalar’ın bıraktığı “bayrağı” değil; onun izlerini yeni adımlarla çoğaltmaktır. Çünkü halk, eskiyle yetinmek değil, yeniye verilen emeği görmek ister! Geçer’in önündeki yol, geçmişin gölgesinde yürümek değil; halkın içinde, halkla birlikte yeni bir yürüyüş başlatmaktır.
“Yol haritası” sorumluluk doludur çünkü sevgiyle açılan her kapı, hizmetle hak edilmelidir.
Çünkü Adana’ya öykü yazmak, yalnızca kalemle değil; halkla birlikte yürümekle, tozlu sokaklara, suskun mahallere, umudunu yitirmek üzere olan gençlere dokunmakla olasıdır! Adana'nın öyküsünü ancak onun sevincini bilenler yazabilir; Karalar bunu başardı, şimdi Geçer’de yazmak için yollarda… Unutulmasın, bu bir “dilek” değil; harcanan emeğin beklentisi…