16. Yüzyılda yaşayan Pir Sultan Abdal, Sivas’ın Yıldızeli İlçesinin Banaz Köyünde doğdu. O dönem, Türkmenlerin büyük ölçüde baskı gördüğü, yoğun tutuklamaların yapıldığı bir dönemdir. Aynı yılda Pir Sultan’ın eski müridi olan Hızır Paşa’nın Sivas Valisi olduğu bilinmektedir. Hızır Paşa, düşüncelerinden dolayı Pir Sultan Abdal’ı tutuklar ve zindana atar. Pir Sultan Abdal sözünden ve yolundan dönmeyen, inanmış ve kararlı bir kişiliğe sahiptir. Baskıcı Osmanlı düzenine boyun eğmediği için uzun zaman tutuklu kalır. Yine o dönemde bir çeşit baskı ve zulüm merkezi olan Sivas’ta bir zaman müridi olan ve sonradan Sivas Sancağına Vali olarak atanan Hızır Paşa tarafından asılarak idam edilmiştir.
Erol Toy’un Yazdığı Pir Sultan Abdal adlı tiyatro oyununda geçer konu.
Adana’nın 58 yıllık en eski tiyatro topluluğu olan Dost Oyuncuların halen sahnelemeye devam ettiği oyunda, Pir Sultan’ı asacaklar ya, Sivas’ta şah sözcüğünü yasaklarlar. Sarayın Sivas’a Vali olarak gönderdiği, Pir’in eski müridi Hızır Paşa ve Sarı Kadı arasında şu konuşma gerçekleşir:
HIZIR PAŞA- Bakalım bu oyuna nasıl karşı duracak Pir Sultan’ımız, çok merak ediyorum.
SARI KADI-Duramaz sultanım. Dümdüz bir adamdır o. İnanmış. İnanmışlar da inançlarından dönmektense, ölmeyi göze alırlar.
Sonra bir ferman hazırlanır, Sivas içerisinde okutulur. Fermanda, “Sivas’ta Şah demek yasaklanmıştır. Diyenin hükmü hemen yerine getirilecek, kellesi orada alınacak” denilir.
Önceden tutuklanan Pir Sultan, Kadılar Divanına getirilir. Üç nefes okuması istenir ve aynen tutanağa geçirileceği bildirilir. Bu üç nefes içerisinde şah sözcüğü olmaz ise Pir Sultan’ın bağışlanıp serbest kalacağı bildirilir.
Pir Sultan da bir şart sunar ve der ki, “Hiç sözümü kesmeden, sonuna kadar dinleyeceksiniz beni.”
Hızır Paşa kabul eder.
Sonra Pir Sultan o meşhur “Açılın kapılar Şah'a gidelim” şiirini söyler:
Hızır Paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şah'a gidelim
Siyaset günleri gelip çatmadan
Açılın kapılar Şah'a gidelim.
Alınmış abdestim aldırırlarsa
Kılınmış namazım kıldırırlarsa
Sizde şah diyeni öldürürlerse
Ben de bu yayladan Şah’a giderim.
Eğer gögeri ben bostan olursam,
Şu halkın dilinde destan olursam,
Kara toprak senden üstün olursam
Ben de bu yayladan Şah’a giderim…
Şiir uzun aslında. Ben üç kıtasını aldım. Şiirde 14 defa şah kelimesi vardır. Ölümün bu kadar istenmesi karşısında herkes şaşkın. Divandaki Kara Kadı bunu şöyle yorumluyor:
-Bu bile bile ölüme gidiyor efendim. Dirisiyle yapamadığını ölüsüyle yapmak istiyor. Halkı kışkırtıp isyan çıkarmak istiyor.
Pir Sultan Vali ve divandakilere bağırıyor:
-Evet öyle istiyorum. Hey ödlekler n’oldu? Korktunuz mu? Korkulur elbet. Sizin ödünüz kopar ölmekten. Siz kendinizce Cenneti bu dünyada kurmuşsunuz. Çalıp, çırparak. Hesap vermeye yüzünüz yok…
Gidelim canlar, durmayalım gidelim. Bizi ölür sanırlar.”
Sonra üç dar ağacı kurulur ve Pir Sultan Abdal infaz edilir.
* * *
Konunun AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hitap şekliyle “Bay Kemal”le ne ilgisi var diye düşünülecek tabi ki.
CHP Lideri Sayın Kılıçdaroğlu, 5 Nisan 2022 tarihinde partisinin TBMM Grubunda yaptığı konuşmasında, yasak olmasına karşın 22 yerde “5’li Çete” kelimesini kullandı. Aynı Pir Sultan Abdal’ın yasak olmasına karşın kullandığı “Şah” kelimesi gibi.
Sayın Kılıçdaroğlu kullanabilir, çünkü onun “şimdilik” dokunulmazlığı var.
Eğer yuvarlak bir masa etrafında bir araya gelen 6 lider, çıktıkları bu yolda başarılı olamazlarsa, Sayın Kılıçdaroğlu’nun 5 Nisan 2022 tarihli konuşması iktidar tarafından bir yerlere “not edilmiştir”, bunun hesabını sorarlar diye düşünüyorum.
Belki de yanılıyorumdur.
Toplumda ve iktidarda “sonsuz sevgi, sonsuz sabır ve sonsuz hoşgörü” ortamı da yükselebilir.
Kim bilir…