Erdoğan VAROL

Tarih: 06.06.2025 23:33

BAYRAMLARIMIZ

Facebook Twitter Linked-in

Basınımızda adettendir; dini bayramlarda memleket meseleleri bir yana bırakılıp geçmiş bayramlarla ilgili havadan sudan bir şeyler yazılırdı.  Ah nerede o eski bayramlar diye hayıflanılır, geçmişten söz edilir, sonrada bir fıkra ile yazı sonlandırılırdı. Bende o eski yazarların son kuşaklarından biri olduğuma göre onların yolundan yürümem son derece doğal…
Anlaşılan benden eski kuşaklarlardan epeyce feyz almışım… 
Ah nerede o eski bayramlar diye yazıma başlıyorum.
Dünya artık çok değişti, teknoloji,  sosyal  medya, internetin getirdiği yaşam büyük gelişim gösterdi. Böyle olunca da eskiye özlem azaldı… İnsan düşünüyor;  ilerliyor muyuz, yoksa geriye mi gidiyoruz?
Gerçekten bunun yanıtını vermek çok zor…
Benim çocukluk yılarımda ailenin erkekleri bayram namazına gider,  kurbanlar kesilir,  eş dostla bayramlaşır, sonra mezarlık ziyaretlerine gidilir,, konu komşu birbirlerini ziyaret ederlerdi.   Kurban kesenler karınca kaderince örneği mutlak bir parça etle gelirlerdi. Kasaba girip sonrası için kıyma, sucuk yaptırma adetleri yoktu…
Çağı atladığımızdan (!) günümüzün bayramları dini bayramdan çok tatil bayramlarına dönüştü. Bayram gelmeden önce tatil hesapları yapılır, hükümette bayramın önüne arkasına ilaveler yapılmaya başlandı. Böylece yerli turizmin kalkınacağını sanıyor.. Ancak bu yıl nedense bayram tatiline ilaveler yapılmadı. 
 Eş dost, aile büyüklerini ziyaret ise telefonla mail ile hallediliyor. Bayram tatilleri uzatılınca tatil yörelerinde yaşayanları ise bir başka sıkıntı basıyor.  Kimlerin geleceği, kimlere evimiz dolu gelme denileceği gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Bir zamanlar “Tatilciler” diye bir televizyon dizisi vardı O dizide tatil yörelerinde birine yerleşen bir ailenin sıkıntıları anlatılıyordu.  Senaryoyu yazan anlaşılan ileriyi gören biri olmalıymış…    
Bayram sabahı televizyonu hiç açmadım, açmaya da hiç niyetim yok; hep aynı şeylerin tekrarını görmek istemiyorum. Bayram namazı çıkışında liderlerin söyledikleri,  kaçan kurbanlıkların peşinde koşan, kraldan çok kralcılar, hayvan kesiminin nasıl olacağını bilmeyen acemi kasaplar,  elini ayağını kesenler, mesire yerlerinde kesilen kurbanlıklar, dereleri kızıla boyayan kanlar…
Sanırım herkesin bir bayram anısı vardır; benim de yıllar öncesi yaşadığım ve acısını hala içimde hissettiğim birini sizlerle paylaşmak isterim.  Bir gurup arkadaş Fethiye’de bayram tatiline gitmiştik. Otelimizden sahile inerken bir evin bahçesinde adeta özene bezene yaratılmış bir oğlak vardı. Hepimiz durup onu sevmiştik. Dönüşümüzde bir baktık i; geride yalnızca ağaca bağlı ipi kalmış… Sırat köprüsünden oğlağın sırtında geçmek için biri tarafından kesilmiş…
Adetten olduğu için yazıma bir bayram fıkrası ile son vermek isterim ama onlar öylesine çok yazıldı ki… Hemen herkes bayram fıkralarını biliyordur; öğrenmek isteyenler de GOOGLE bakarlar… 

Bu yazım fıkrasız oldu, dostlara ve okuyucularımın Kurban bayramını  kutlarım. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —