BETON MU, SANAYİ Mİ; SEÇİM SİZİN…

“Yatırım” denilince ne anlamalıyız? Bugünün kaynaklarının, gelecek adına yarar sağlatma istenci de diyebiliriz... Bir anaparanın, yalnızca harcanıp tüketilmesi “yatırım” olamaz; üretim kapasitesini artıracak, iş alanı oluşturacak, toplumsal gönencini yükseltecek biçimde kullanıldığında gerçek anlamda yatırım olur ancak. Yatırımın özü/ bir anlamda, bireysel kazancı toplumsal yararla buluşturmaktır...

“Yatırım” denilince ne anlamalıyız? Bugünün kaynaklarının, gelecek adına yarar sağlatma istenci de diyebiliriz... Bir anaparanın, yalnızca harcanıp tüketilmesi “yatırım” olamaz; üretim kapasitesini artıracak, iş alanı oluşturacak, toplumsal gönencini yükseltecek biçimde kullanıldığında gerçek anlamda yatırım olur ancak. Yatırımın özü/ bir anlamda, bireysel kazancı toplumsal yararla buluşturmaktır... 

Eldeki birikimin altına, toprağa, beton yapılara yöneltilmesi “yatırım” değildir, olsa olsa anaparanın “alım gücünü korumaktır!” Bu nedenle anaparanın, salt kazanç beklentisiyle gerçekleşen eylemleri değil, kentin/ bölgenin/ ülkenin geleceğini güçlendirecek bir vizyonla yönlendirildiğindeki değerdir de yatırım… Eğitimden tarıma, sanayiden teknolojiye uzanan her doğru yatırım, yurttaşın yaşamına iş, gelir, güvenlik olarak geri döner. Yatırım, bir ülkenin ekonomik bağımsızlığını pekiştirir, toplumun üretim gücünü artırır, gelecek kuşaklara daha sağlam bir yaşam sağlar.

***

Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verileri ülkemizde yaşanan gerçeği apaçık ortaya koyuyor… Veriye göre, inşaat sektöründe ücretli çalışan sayısı eylülde yüzde 7,4 artarken, sanayide yüzde 3,7 azalmış. Bu da anaparanın yönünün betona çevrildiğini, üretim gücünün ise zayıflattığını gösteriyor. Bir yanda yükselen yapılar, kısa vadeli kazanç arayışının simgesi olurken; diğer yanda da üretim kapasitesini artıracak sanayi yatırımlarının gerilemesi, ülkenin geleceği açısından kaygı verici bir kanıt olarak karşımızda duruyor. 

İnşaatın büyümesi, geçici istihdam oluşturabilir; ancak sanayinin küçülmesi, kalıcı iş alanlarının daralması, teknolojik gelişimin yavaşlaması anlamına gelir. Yatırımın yönü, salt bugünü etkilemekle kalmaz, yarını da belirler. Eğer anapara üretimden uzaklaşıp betona hapsolursa, toplumun erinci de, gönenci de durağanlaşır. 

***

Betona yönelen sermaye çoğu kez kısa zaman aralığında kazanç arayışının ürünüdür. Bir yapı, bir rezidans ya da alışveriş merkezi yükseldiğinde anapara somut bir varlığa dönüşür; ancak bu dönüşüm üretimin çoğalmasına yardımcı olmaz, yeni iş alanı ortaya koymaz, yalnızca var olan alım gücünü korur. Betona yatırımı toplumun geleceğine doğrudan katkı sunmaz.

Sanayiye yapılan yatırım geleceği de belirler. Bir fabrika kurulduğunda yalnızca yeni makineler alınmaz, işçiler, mühendisler, sağlayıcılar devreye girer. Üretim zinciri genişler, katma değer sağlar, dışsatım kapıları açılır. Sanayi yatırımı, ülkenin teknolojik gelişimini hızlandırır, iş alanlarını artırır, bölgesel kalkınmayı destekler. Betonun sağladığı güvenlik duygusu geçicidir; sanayinin sağladığı üretim gücü kalıcıdır. Bu nedenle yatırımın yönü, ülkenin geleceğini belirleyen en önemli etmendir!

***

Sanayiye yapılan yatırım geleceği belirler; ancak yalnız sanayi değil, eğitim, tarım, sağlık alanlarına yönelen anapara da toplumun yarınını anlamlı kılar. Bugün eğitimde geride kalmamız, kendi dilimizi kullanamıyor olmamız genç kuşakların çağın gereklerine uygun donanım kazanmasını engelliyor. Eğitim yapılıyormuş, üniversiteler mezun veriyormuş gibi bir izlenim uyandırılsa da milyonlarca gençlere bildiklerini yaşama geçirecek/ yaşamını kazanacak olanaklar sunulamıyor! Oysa eğitim yatırımı, bilgi üretimini artırır, nitelikli iş gücünün oluşmasını sağlar, ülkenin gelişim hızını yükseltir.

Tarımda ise verimli topraklara sahip olmamıza karşın üreticinin yeterince desteklenmemesi nedeniyle birçok üründe dışa bağımlıyız... Tarıma yapılacak yatırım, hem gıda güvenliğini sağlar hem de üreticinin emeğini değerli kılar. Sağlık alanındaki yatırımlar ise toplumun yaşam güvencesini pekiştirir, üretkenliği artırır. Betonun yükselttiği yapılar geçici bir güvenlik duygusu verir vermesine de; eğitim, tarım, sağlık yatırımları kalıcı bir gelecek oluşturur. Gerçek yatırım, toplumun bütününü güçlendiren bu alanlara yönlendirildiğinde anlam kazanır.

***

Yatırım salt bugünü biçimlendirmekle kalmaz, gelecek adına yararlar da oluşturur. Betonun yükselttiği yapılar kısa süreli güvenlik duygusu verebilir, ancak toplumun geleceğini sağlamlaştırmaz. Sanayiye, eğitime, tarıma, sağlığa yönelen anapara; üretim gücünü artırır, genç kuşaklara umut verir, yurttaşın yaşamını güvence altına alır. 

Bugün ülkemizin en büyük sınavı, anaparayı doğru alanlara yönlendirebilme istencidir. Eğer kaynaklar betona hapsedilmez üretime, bilgiye, bilime, sağlığa aktarabilmenin önü açılırsa; ekonomik bağımsızlığımızı pekiştirir, toplumsal gönenci yükseltir, gelecek kuşaklara daha yaşanılır bir ülke bırakılır. Beton mu, sanayi mi; seçim sizin… 


Oktay EROL

10.12.2025 20:55:00

YAZARLAR


Düzgün COŞKUN Yazdı/ “ALEVI ÖRGÜTLERİ” ADANA'DA BULUŞUYOR

Aydın SİHAY Yazdı / ZİV ZİV GEZEN TAVUK

GENÇ YAŞTA KALP KRİZİNİN 8 ÖNEMLİ NEDENİ!

KAÇAK DÖKÜM YAPANLARA CEZA

“EN UZUN GECEDE AYDINLIĞA KOŞUYORUZ”

VALİ KÖŞGER’DEN "İNSAN HAKLARI GÜNÜ "MESAJI

Oktay Erol Yazdı/ KOZAN “KONUŞAN HARİTALAR” LİSTESİNDE YOK!

MURAT SANCAK TUTUKLANDI

"AA MUHABİRLERİNE YÖNELİK ŞİDDETİ KINIYORUZ"

"MALİ DİSİPLİN, SÜRDÜRÜLEBİLİR BELEDİYECİLİĞİN TEMELİDİR! "

ŞAKA DEĞİL! GÜVERCİNLERE HACİZ

AVUKATI ZEYDAN KARALAR’IN TAHLİYESİNİ İSTEDİ

ADANA’DA YENİ BİR GAZETE: AOSB GAZETE

HER 6 KİŞİDEN 1'İ YALNIZLIKTAN ETKİLENİYOR

OBEZİTE UYKU APNESİNİ ARTIRDI!

“BU DÜZENE BOYUN EĞMEYECEĞİZ”

Düzgün COŞKUN Yazdı/ ARAŞTIRMA ÜNVANINI KORUYAN ÜNİVERSİTE