Bazen içiniz olmadık şeylere karşı direnç gösterirken yorgun düşersiniz. Bedeniniz sizi taşımıyor, hatta isyan ediyor. Gözleriniz aydınlık bir atmosfer arar durur. Nefes almak, bir dostla konuşmaya, dertleşmeye ihtiyaç duyarsınız hep.
Takdir edersiniz ki, gönüldeş, konuşmadan da anlaşabildiğiniz kişi olarak tanımlanır. Sizi asla yarı yolda bırakmaz. Başarınızı kendi başarısı gibi görür, başarısız olduğunuz konularda teselli eder, yeniden başlamanız için sizi motive eder.
Gönüldeş yani dost, iyiliğini isteyen, onu içten seven, görüşülen, sevilen, güvenilen kimse olarak da nitelenir. Gerçek dost denildiğinde doğruluğundan şüphe edilmez. Dost aynı zamanda güven duyulan kişidir. Dost ve dostluk hakkında çok şey yazılır, çizilir. Dostlukta manevi değerler ön plandadır. Dostluk düzleminde bencilliğin yeri de yoktur.
Hz. Ali der ki, “Dost, senin olmadığın yerde hakkını, hukukunu savunandır.”
Bugün kendisini "Dost" olarak gördüğüm, inandığım bir Gönüldeş kapımı araladı. Söze şöyle başladı: "Ağabey, seni çok iyi gördüm maşallah. Daha da iyi olacaksın. Seni özlüyoruz. Gelip gitmezsek de kalbimizdeki yerin çok farklı. Seni böyle iyi görünce mutlu oldum".
Böyle içten konuşan bir dosta ancak aynı duygularla teşekkür edilir. Ben de “Zahmet edip buraya kadar geldiniz, hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Ben de seni ve diğer meslektaşlarımı özledim. Dualarınızı eksik etmediğinizi biliyorum" dedim.
Bu dost Hüseyin Sungur'du. Hüseyin Sungur'u özellikle Adana spor camiası yakından tanır. Ben bu kıymetli insanı 1980’li yıllarda tanıdım. Ancak hukukum yoktu. 1997 yılında yolumuz dönemin Adana'nın yüksek tirajlı yerel gazetesi Bölge'de kesişti. Birlikte 6 yılı aşkın süre çalıştık. Dürüst, çalışkan bir gazeteci olduğunu zaman içerisinde daha iyi anladım.
Hüseyin Sungur İyi bir sayfa editörü ve spor yazarı. Günaydın Gazetesi’nde halen Spor Müdürü olarak gazetecilik mesleğini sürdürüyor. Yaptığı haber ve kritik yorumlar Adana'da ses getirdiği gerçeğinin altını çizmek istiyorum.
Gönüllere dokunan bir ruha sahip. İnsanları incitmekten imtina ediyor, kendisi incinse bile. Hoşgörüden şaşmıyor. Hüseyin Sungur aynı zamanda siyah kuşak sahibi cesur ve erdemli bir spor insanı.
Hüseyin Sungur'u anlatmak için kelimeler yetersiz kalır. Tanıdığım ilk günden bugüne kadar geçen süre zarfında samimiyetinden hiç şüphe etmedim, kuşku duymadım. Çünkü riyakarlığını samimiyetsizliğini hiç görmedim, duymadım da.
Kimsenin aleyhine konuşan bir şahsiyet hiç değil. Bu kıymetli dost bugün ziyaretime geldi. Kısa bir ziyaret oldu ama çok güzel geçti. "Gazeteye daha fazla geç kalamam. 8 sayfa beni bekliyor" derken mesleğe başladığı ilk günkü heyecanı yaşıyordu sanki. Kıyamadım "Biraz daha sohbet edelim" demeye dilim varmadı.
Geçirdiğim ciddi rahatsızlık sonucu 4 yıldır medyadan uzak bir hayatım var. Kent merkezine zorunlu haller dışında gittiğim yok. Bu nedenle dost, akraba ve özellikle meslektaşlarımdan uzak kaldım.
Ama sözüm var; bu ay sonunda rutin kontroller için Balcalı Hastanesi'nin Onkoloji Kliniğinde muayene ve tetkiklerim olacak. Sonra dost, akraba ve arkadaş ziyaretlerine başlayacağım. Elbette gazeteci dostlarımı ziyaret ederek özlemimi gidereceğim.
Hüseyin Sungur gibi dostlar önceliğim olacaktır, bunun altını kalın çizgilerle belirtmeden geçemeyeceğim.