Mehmed Kemal Bey bundan 100 yıl önce, mütareke döneminde savaş suçlusu olarak yargılandı ve 10 Nisan 1919'da idam edildi. İtilaf Devletleri ve azınlık kesimin yargı sürecine etkisi, hızla verilen ölüm cezası bütün vatanseverleri içten yaraladı. Kemal Bey'in ölümü, İstiklal Savaşının uyanışında büyük bir adım oldu
Babasının memuriyeti sebebiyle, Beyrut'ta doğdu. Temel eğitimini burada aldı. Babasının izinden gitmeyi düşünmüş olacak ki, eğitimini mülkiye üzerine yoğunlaştırdı ve Mülkiye Mektebi'ni bitirdi.
Gençlik yılları padişah-muhalefet çatışması ve azınlık hareketlerinin oluşturduğu karışıklıklar içerisinde geçti. II. Meşrutiyet'in ilan edildiği günlerde, anayasanın ve meclisin yeniden yürürlüğe girmesi umut vaat etse de krizler ve buhranlar eksik olmuyordu.
Beyrut ve Cezayir'deki kısa süreli görevlerden sonra, Rodos'a atandı. Trablusgarp Savaşı sırasında Selanik, Balkan Savaşları başlayınca da Gebze ve Karamürsel Kaymakamlıklarında bulundu. Son olarak da Boğazlıyan Kaymakamlığına getirildi.
Bu sıralarda uygulamaya başlanılan Sevk ve İskan Kanunu kapsamında Yozgat ve çevresinde de ahali göç ettirildi. Kemal Bey bir kaymakam olarak hükumetin kendisine tebliğ ettiği emirleri uyguluyordu. Anadolu'nun dört bir yanında tehcir uygulanıyordu.
1918 yazında, Boğazlıyan'daki görevi sırasında tehcire tabi tutulan ahalinin mallarının yağmalanıp gayrimenkullerinin talan edilmesine müsaade ettiği ve olaylar sırasında tedbirsiz davrandığı gerekçesiyle yargılandı. Ama beraat etti.
Bundan sonra da Konya'ya tayin edildi. Ama Yozgat ve çevresindeki olumsuz hadiselerin sorumlusu olarak görülmeye devam etti.
Aralık 1918'de, Mondros Ateşkesi sonrasında tutuklandı. İttihat ve Terakki hükumeti dağılmıştı. İtilaf Devletleri ise savaş suçlusu adı altında, adı duyulmuş herkesi tutukluyordu. Kemal Bey yargılandı, idama mahkum oldu. Son sözü sorulduğunda dedi ki;
- ''Sizlere yemin ederim ki, ben masumum, son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet! Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum.''
Bazı insanlar ölürken de, öldükten sonra da vatanına hizmet eder. Kemal Bey’in idamı milleti uyandıran büyük olaylardan biri olmuştu.
Cenazesine katılan binlerce kişi İtilaf Devletleri ile antlaşmanın mümkün olmayacağına ve tek çarenin bir Kurtuluş Savaşı olduğuna inanmıştı. Bir ay sonra İzmir'in işgal edilmesi, kıvılcımı aleve dönüştürdü.
Dikkatinizi çekmek istediğim nokta şu: Kemal Bey namuslu ve dürüst bir devlet adamı olarak, devlete hizmet için devletin emirlerini yerine getirdi ama devletimiz kendi verdiği emirleri suç saygı, güdümlü mahkemelerde Kemal Bey, uydurma yargıçların verdiği kararla şehit oldu. Bakalım tarih Silivri’yi nasıl yargılayacak?
ÖYLEYSE, ŞU SÖZLERİ AKLIMIZIN BİR KENARINA YAZALIM MI?
(Not: Kemal Bey’in Bekirağa Bölüğünde uğradığı işkencelerden bilerek bahsetmedim.)