Kısaca şiddet içermeyen bir protesto ifadesi olarak bir ürün, kişi, kuruluş, şirket veya ülkeden gönüllü olarak uzak durma eylemidir.
Genellikle ahlaki, sosyal, politik veya çevresel sebeplerle yapılır. Boykotun amacı, hedeftekine ekonomik bir zarar vermek veya ahlaki bir öfke yaratmaktır. Genellikle sakıncalı bulunan bir davranışı değiştirmeye zorlamayı amaçlar.
Organize bir şekilde ve amaca ulaşıncaya kadar etkin bir şekilde yapıldığında istenilen amaca ulaşır. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Norveç’te yapılan çok zarif bir boykot, bu örneklerden biridir.
Knut Hamsun..Norveç’in yetiştirdiği en büyük edebiyatçılardan biri. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, çok sıkıntılı bir gençlik yaşamıştı. İşsizliğin, açlığın ne olduğunu daha küçük yaşta öğrenmişti. Ezen ile ezileni görmüştü.
Edebiyata da meraklıydı. Bir kaç kitap denemesi oldu ama başarısızdı. Sonra gerçeği, yaşadıklarını, halkın yaşadığını yazdı. Kitabının adı, “AÇLİK”tı.
Büyük yankı uyandırdı. Büyük ün kazandı. Hemen ardından “Göçebe”, “Gizemler”, “Dünya Nimeti” adlı kitapları yok sattı.
1920 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Norveç’in en sevilen ve okunan yazarlarından biri oldu. Ünü Norveç’i aşmış, dünyaca tanınan bir yazar olmuştu.
Ancaaak… 1930’larda ülkesindeki faşist partiye katıldı II. Dünya Savaşı’nda Norveç’in işgali sırasında faşist Almanları destekledi. Norveç hükümetinin Nazilere teslim olması için kampanyalar yaptı. Sanki Norveç’in Damat Ferit’i, Ali Kemal’i gibiydi. Hitler’i öven yazılar yazdı. İşgal sırasında hep Nazilerle birlikte oldu. Kazandığı Nobel Ödülünü Hitler’e armağan edecek kadar yalakalaştı. Halkını sattı.
Norveçliler hayal kırıklığına uğramıştı. Yıllar sonra savaş bitti, Almanlar Norveç’ten çekildi; Hamsun da tutuklandı. Yaşı ilerlemişti. Para cezasıyla kurtuldu.
Ama Norveç halkından kurtulamadı. Norveçliler, kendilerine ihanet eden bu yazara hiç bir şey söylemedi. Tek kelime etmediler. Ne bir protesto. Ne bir yazı. Ne saldırı. Çok zariftiler. Ama bir gün evinin önüne bir genç kız gelip onun kitaplarını bıraktı. Biraz sonra yaşlı bir adam geldi ve o da kitapları bıraktı. Derken insanlar ellerindeki kitaplarıyla akın akın gelmeye başladılar.
O bütün bunları penceresinden izliyordu. Oslolular çıt çıkarmadan, en ufak bir tepki vermeden sakince kitapları bırakıyordu.
Birinci günün sonunda, kitaplar koskoca bir yığın olmuştu artık. Ertesi gün kitap yığını büyüdükçe büyüyor, Norveç’e ihanet eden yazar küçüldükçe küçülüyordu.
Sonra bir gün banyosunda ölü bulundu, Hamsun. Yüzünde acı bir pişmanlık ifadesi vardı. Halkına ihanetin pişmanlığını anlatıyordu sanki. Tarih unutmuyor. Tarih halkı için savaşanı da, halkına ihanet edeni yazıyor.
Eminim bizde de çok yazılacak, çok okunacak bu ihanet hikayeleri. Hem de yakından tanıdığımız hainler hakkında yazılanları. Umarım gelecek nesil ders alır da tarih tekerrür etmez. Çünkü hiç de övünülecek, gurur duyulacak günler yaşamıyoruz.