BU HIRS ÇOK FAZLA!

Bir yandan çeyrek yüzyıllık “iktidarın” süresini uzatmak için ortaya koyduğu hırs, bir yanda da “muhalefetin” içine sürüklendiği beceriksizliğinden kaynaklanan çıkmaz… Tüm medya bunları konuşuyor!

Bir yandan çeyrek yüzyıllık “iktidarın” süresini uzatmak için ortaya koyduğu hırs, bir yanda da “muhalefetin” içine sürüklendiği beceriksizliğinden kaynaklanan çıkmaz… Tüm medya bunları konuşuyor! Ülkenin başka hiç “sorunu” yok sanki! İnsanlar ne yiyorlar, iki gün sonra gerçekleşecek Kurban Bayramı için nasıl hazırlıklar yapıyor, hububat üreticisi açıklanan fiyatlar karşısında neler yaşıyor, bu bayramı da “işsiz” karşılayan gençler hangi psikolojik savaş içerisinde?

Bunların hiçbirinin önemi yok; varsa/ yoksa sosyal medyada cirit atan trollerin “algı” yayan tartışması, varsa/ yoksa çalanla çaldıran arasındaki “ihbar” sayılan açıklamalar! Yaşam bu kadar mı ya da böyle bir şey mi? Alacaksınız, asacaksınız/ keseceksiniz/ soyacaksınız/ susturacaksınız, sonra da yurttaşın ekmeğini küçülteceksiniz; yurttaşa ağır bir bedel ödetmek değil mi bu? İnsanın yaşama hakkının önüne geçmek değil mi? Yaşam bir sizlere özgüymüş gibi haksızca üzerinde tepinmeniz değil mi?

***

Burada ne yazarsak yazalım, hangi çığlığı atarsak atalım, hangi umarsızlık içinde olursak olalım dinleyen yok belli ki? Şu emekliye “dilenciye verir” gibi muştularla duyurulan “ikramiyenin” anlamı nedir? Aldığı aylığı bilmiyorsanız anımsatayım; ondörtbinbeşyüz lira! Kirayı ödedikten sonra sokağa, pazara, çarşıya çıkın ne alabiliyorsunuz biz de görelim! Bir de “ikramiye” var değil mi? Onu da üstüne ekleyin! İnsanaşkına, günlerdir “bayram ikramiyesi” diyerek duyurduğunuzun gücü neye yetiyor görün! Bunlar hiç konuşulacak, gündemde tutulacak kadar önem taşımıyor demek ki!

Sokakları zaman bulduğunuzda izleyin; cımbızla çekip, dinlence yerlerinde beş liralık suya elli lira ödeyen, kentlerin renkli ışıkları bol caddelerindeki kafede yirmi liralık kahveye ikiyüz lira ödeyen sosyal medyada paylaşan “uyuşuk” takımını karşınıza çıkaranlara da yüz vermeyin! Aldığınıza bakın, kazandığınıza bakın, emeğinizin karşılığı diye verilene bakın! Ülke nüfusunun içinde kaç kişi olduğunuza bakıp; neden bu denli sessiz/ edilgen kaldığınızı, neden yazgınıza terk edilmişliğinizi sorgulayın! Bu herkesin en temel hakkı, üstelik bunu yapmakla da yükümlü!

***

Yurttaş başka konulara odaklı, medyayı elinde bulunduran/ sosyal medyayı düzenleyen güç başka… İsteniyor ki kimse uyanmasın, isteniyor ki kimse “hakkının” aramasın, isteniyor ki “yılanın başı küçükken” ezilsin, isteniyor ki yurttaş ne verilirse “biat” etsin! Bu büyük bir tehlike! İşin içine “biat” girdiği an, insanlar tutarsızlaşır, “olduğu gibi” görünmekten uzaklaşır, “iktidar” ne görmek istiyorsa “öyle” olunur! Bunun “iktidar” için de, “muhalefet” için de bir çıkmaz olduğunu, yönetime her gelen “iktidarın” çevresinde “biatçılarının” olmasını sağlayacağını, bunun da toplumda “büyük” sarsılmalara neden olacağını düşünün isterseniz!

Yurttaşın konusu “geçim”… Buna karşın “iktidarın” emeklinin, asgari ücretlinin, dargelirlinin nasıl yaşadığından haberi olmadığı gibi, çiftçinin/ besicinin/ üreticinin hangi zorluklara karşı çabaladıklarını da bildiğini/ bilmeyi/ bilinmesini istediğini sanmıyorum! Bu ülkenin üreticisi olmadan, bu ülkenin yurttaşının nasıl yaşamını sürdüreceğini düşünsenize! 

***

Sözü çok dolandırdım sanırım! Özcan Aladağ’da “sıkça” vurgular! Konuyu ayrıntılarıyla anlatmak istediğimde, durduk yerde “sadetten” söz eder; sanki “sadede” kendi uyuyormuş gibi, sanki anlatılarında ayrıntıya yer vermiyor, yeri geldiğinde sorgulamıyormuş gibi! Bir konu anlatılıyorsa, en ince noktasına dek bilmek hakkım olduğunca, dinleyenlerin de bilmek/ öğrenmek hakkı; değil mi ama?  Burası şaka da, asıl konuya geleceğim…

Dün sosyal medyada bir kısa görüntü yayımlandı! Doğruysa “iktidara” yakın bir medya servis etmiş! Gözaltında bulunan, daha “suçlulukları” kanıtlanmamış belediye başkanları, belediye çalışanları, diğerleri, polislerin arasında, tek sıralı, bir durdurulup/ bir hareket ettirilerek toplu olarak adliyeye götürülüyordu! “Suçlu” sayılsalar bile, bu denli “itibardan” yoksunluk olmamalı! Halkın oylarıyla “seçilmiş” olmalarını bir yana bırakalım, onlar bir “insan”; unutmayalım! Şunu söylemeden geçmeyeceğim: Çeyrek yüzyıllık “iktidarın” bu hırsı çok fazla! 

 


Oktay EROL

5.06.2025 19:07:00

YAZARLAR


BARIŞ, KARDEŞLİK, HUZUR VE DAYANIŞMA DİLİYORUM

CHP’DEN SEYHAN VE CEYHAN’DA BAYRAMLAŞMA

“BAŞKANLIĞIMDA EN UFAK BİR LEKE YOKTUR”

SEYHAN’DA BAŞKANVEKİLİ SEÇİMİ 11 HAZİRAN'DA

TEKİN VE AYDAR GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI

“BAYRAM, SEVGİ, PAYLAŞIM VE DAYANIŞMANIN EN GÜZEL ÖRNEĞİDİR”

DEMİRÇALI’DAN CHP GENEL BAŞKANINA ZİYARET

TEKİN VE AYDAR TUTUKLANDI

MESLEK LİSELERİNE TANITIM ATAĞI

“50 BİN DEKAR ARAZİ DOLU AFETİNDEN ETKİLENDİ”

4913 TARLA, 43 TRAKTÖR 28 TARIM MAKİNASI İCRAYLA SATIŞYA

GÜNÜN FOTOĞRAFI: BAL ARISI İÇİNDE

ADANA’DA MS HASTALARINA OKUL

BALCALI’DA SİGARAYI BIRAKMA POLİKLİNİĞİ HİZMETTE

“HEKİMLER; SAĞLIĞIN VE ÖZGÜRLÜĞÜN TEMSİLCİLERİDİR”

KOZANOĞLU LİONS ANAOKULU'NDAN MUHTEŞEM YILSONU ETKİNLİĞİ

ÜLKEMİZDE HER 4 KADINDAN 1’İNİN SORUNU!