Gündeme yetişene “aşk” olsun! Dün, bugün için konuşulması gerekenleri sıraya koymuş bile olsanız yetişemiyorsunuz! Her an/ her türlü olaya tanık olma olasılığınız o denli güçlü ki… İnsanı konuşacağız değil mi, kuraklık nedeniyle/ ardından gelen don olayının üreticiyi sıkıştırdığı kıskacı konuşacağız değil mi, böyle giderse “tam olarak” gıdada dışa bağımlı duruma geleceğimizi konuşacağız değil mi?
Yetişemiyorsunuz… Bir kendini bilmez, nereye bağlı olduğu öngörülmez birinin çıkıp CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e saldıracağını nereden bilebilirsiniz ki? Bu anı “fırsat” bilenlerin, sosyal medyadan yükselttiği çılgınca paylaşımlar da cabası! Utanmasalar “kendi kendine yumruk attırdı” diyecekler! Bu yurdun kuruluşunda var olmuş bir partinin başkanı, yaşamını yitiren Sırrı Süreyya Önder’in cenazesine katılacak, ancak aracını olması gereken yere çekmesine izin verilmeyecek, her zaman yurttaşın arasında az sayıda korumayla dolaşan Özel bir çocuklarını katletmişten yumruk yiyecek! Şimdi işiniz yoksa enine/ boyuna bunu konuşacaksınız! Bu yurdun yurttaşına yazık değil mi?
***
Halkı yoran öyle çok sorun var ki; hangi birini sayayım! Geçinme zorluğunu mu diyeyim, işsiz gencini mi diyeyim, el yakan kiraları mı diyeyim, yaşayamamayı mı/ doyamamayı mı diyeyim; hangisinden başlayacağımı bilmiyorum!
Anımsarsınız; yeni yıla Narin cinayeti ile girmiş, o güne değin medya tümden olaya odaklanmıştı! Aradan altı ay geçmesine karşın “neden/ kim” öldürdüğü konusunda bilgi toplanamadı! Bu edilgenlikteDiyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun "bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var çünkü aile, bizim dostlarımızdır"sözleri etkili olmuş muydu; bilen yok, olan Narin’e oldu!
Yılın ilk ayının ortasında, Bolu Kartalkaya’da bulunan bir otelde yangın çıktı, yetmişsekiz kişi yanarak yaşamını yitirdi! O günlerde herkes turizmci olup, herkes otelci olup, herkes kayakçı olup konuştular! “İktidarın” çığırtkan/ her şeyi bilen yorumcuları Bolu Belediye Başkanı’nın üzerine yürüdü! Belediye ile Anakent Belediyesi ayrımını yapabilmekten uzak, “iktidara” yakın olan kim varsa sarmaladı! Birçoğu, büyük olasılıkla yetmişsekiz insanımızın can verdiğini, geride kalan yakınlarının/ sevenlerinin yasa boğulduğunu unutmuş, “sorumluyu/ sorumsuzlaştırmak” için çaba vermişti! Bakın bunlar son “yarım yılda” yaşananların ikisi; daha çoğunu da sıralamak olası!
***
Kim ne derse/ desin, bizdeki “tartışma izlenceleri”, olayı kanıksamak/ çözüm aramak/ sorgulamak için değil, birilerini “suçsuz yere” yargılamak, birilerini de “suçlu” olmasına karşın korumak üzerine kurulu… Tersini düşünen varsa, yapılan herhangi bir tartışma izlencesinden “ne kazanım” elde edildiğini açıklasın!
Örneğin Narin olayında, ya da otel yangınında… Deprem konusunda da her şeyi ellerine/ yüzlerine bulaştırmadılar mı? Parmakla sayılacak sayıda olmalarına karşın “uzmanlar” bile anlaşamadı, birbiriyle çelişen açıklamalar yaptılar! “İktidar”, sanki geçmiş yıllarda kentsel dönüşüm konusunda çözüm oluşturabilmiş/ deprem için toplanan vergileri “bu alanda” harcamış/ “imar affı” denilen sorumsuzluğu “bayram gibi” sunmamış gibi Şehircilik Bakanını İstanbul’da Anakent Belediye Başkanı gibi dolaştırmayı yeğledi! “İktidara” yakın medyanın konusu da bu oldu, Bakan Kurum’un geçmiş yıllarda ortaya koyduklarının üstü örtüldü!
***
Dün yine Adana’nın verimli topraklarının üzerine dolu yağdı! Bu bölgenin toprağı üretmezse, bu bölgenin üreticisi üretemezse yalnız bölgenin üreticisi zorlanmaz, yurdun tüm yurttaşları zorlanır! Bakın insanlar bu durumda bile pazardan, marketten istediklerini alamıyor! Bu yurdun “ilk sorunu” olmalı insan! Bu yurdun toprakları işenmez/ suyu iyi kullanılmaz/ varsıllıkları değerlendirilmezse, bu yurdun insanı yaşayamaz/ doyamaz! Birkaç kendini bilmezin topluma körüklediği “algı”, tek yürek olmayı bozar, birlikte yaşamaya zarar verir! Karmaşık “gündemlerle” oyalamayın, anlayın artık!