Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ya da Suriye Milli Ordusu (SMO) olarak adlandırılan, 2018 yılında terör örgütü olarak tanımlanan, Ebu Cabir Şeyh'in komutanlığındaki yapı Suriye’de yönetimi ele alınca “utku çığlıkları” atanları, 82/ 83/ 84 plakası veren aklı tutulmuşları unutmayacağız! Hiç tarih okumamışlar, hiç komşu görmemişler, hiç diğer komşularda yaşananları duymamışlar gibi bir bayram sevinci yaşamadıkları kalmıştı; en azından kendi adıma “öyle” olduğunu düşünüyorum!
Tüm bu sevinçler yaşanırken ülkemizde “asgari ücret” belirleme komisyonu “yine” patronu dara sürüklemeyecek karar peşindeydi, “yine” bir yıllık kira artışı yüzde ellinin üzerinde gerçekleşmişti, “yine” 2024’ü enflasyon taşının altında ezilerek geçiren/ “açlık sınırı” altında aylıkla “aç kal” denilen emeklilerin çilesi vardı, “yine” yeni yılla katlanan zamlar vardı, “yine” sokakta şiddet/ doyumsuzluk/ hukuksuzluk vardı! Israrla Suriye konuşuluyordu, toprak bütünlüğünün korunacağı söyleniyordu, yeniden ayağa kaldırılması/ düzenlenmesi için Türk yüklenicilerine düşün ödev dillendiriliyordu!
***
İnsanın doğasında var “aileci bir toplum” oluşu… Önce aile, ardın komşu… Eğer ailede sorunlar çözülmüşse, temel gereksinmeler karşılanıyorsa, elin komşuya da uzanması bir zorunluluktur! Çünkü, komşunun yalımı “aileyi” tutuşturur! Öyle değil ama; ailede sorunlar saymakla bitmiyor ki! Ele geçen kazançla kira ödenemiyor, temel gereksinmeler sağlanamıyor, okul çağı gelen çocuğun eğitim masrafı karşılanamıyor, ocakta kazan kaynamıyor, yaşı gelip/ geçen gencinizin yaşam kurmaması içinizi parçalıyor… Ne yapacaksınız, komşunuzun “eksiğini” mi tamamlayacaksınız? Aileyi bozarsınız!
Peki, on yılı aşkın süredir ülkemizde bu yurdun/ yurttaşından “daha çok” sözü edilen, “kardeş” sayılan, sınırdan kaçak yollarla kaç kişinin geçtiği bilinmeyen, bugün sayısı konusunda her ağızdan farklı rakamını duyduğumuz sığınmacıların yurttaşa bedeli “ne” oldu düşünsenize! Ha, bir patrona yaradı; ucuz iş gücü oluşu nedeniyle! Unutmayalım, bu ülkeyi “Türkiye olmasa bütün Ortadoğu’dan çıkan mülteciler Avrupa’yı istila edecek, büyük sorunlar çıkacaktı” diyen bir anlayış yönetti yıllardır! Avrupa’yı “istila eden, sorun yaşatacak olan” sığınmacılar, aynısını ülkemize yaptılar, yapmayı da sürdürüyorlar, nüfusun büyük çoğunluğu “açlıkla” sınanıyor!
***
Artık Suriye’de HTŞ var! Sığınmacılar için “Esad tehlikesi” de bitti! 7 Aralık gecesi Şam’a kolayca nasıl girebildiği anlaşılmayan HTŞ’den önce Beşar Esad Rusya’ya sığınmıştı! En önemlisi bizde ekranları tutu alan, hiçbir konuşmalarından dolayı sorgulanmama özgürlükleri olan “her şeyi” bilenler, 82/ 83/ 84 plakalarını saymaya başlamışlardı ya, bir de sözde on yılı aşkın süredir yurdun en güzel yerlerinde konuşlanan sığınmacılar yurtlarına döneceklerdi ya; onmilyonun üzerinde bir sayıdan söz ediliyor, bir ayı aşkın süredir gidenlerin sayısı daha ellibin dolayında, öngörüler tutmadı yine!
Günlerdir görüşmeler sürerken, birlikte Şam tepelerinde görüntüler veriliyor! Türkiye’den Suriye’ye yük götüren kamyonların, tırların günlerdir sınırda beklediği, sayılarının üçbini geçtiği belirtiliyor! Bu arada Türkiye’den alınan malların gümrük vergisi yüzde üçyüz aratılıyor, Ticaret Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı sorunu çözmek için yoğun trafik yürütüyor, daha kapsamlı bir serbest ticaret anlaşmasını yaşama geçirmek için çaba harcanıyor! Beklentiler tutmadı yine!
***
Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) yönetimi aldığından bu yana “utku çığlıkları” atanların neler düşünüyor umursamıyorum! Çığlık atanların, HTŞ kurulunun Suudi Arabistan’la, Katar’la, Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkiler sürdürürken hangi psikoloji içinde olduklarını da umursamıyorum! Çok yoruyor çünkü!
Emeklinin, asgari ücretlinin “enflasyon altında ezdirmedik” yalanlarıyla oyalanıyor olması asıl sorunum! Asıl sorunum “adalet” anlayışının vurgun yemesi, bu da yetmezmiş gibi “sıranın” başkalarına da gelecek olmasının dillendirilmesi! Bu yurdun yurttaşını düşünüyorum…