Ülkemizin “çok büyük dertleri” var. En büyük dert ise en üstte duruyor! Büyük dertleri çözecek makam ve mevkilerde oturanların böyle şeyleri fazlaca “dert” etmedikleri de biliniyor. Aşırı bir pişkinlikle beyanat verebiliyorlar:
-Herkes kendi derdine yansın!
Asgari ücret için “çok” demenin başka anlamı olabilir mi?
Büyük dertleri büyük şahsiyetlere bırakıp, çabuk çözülebilecek küçük dertlere yönelelim… Çabuk çözülebilecek küçük dertlerin de, büyük dertlerle ortak bir yanı var:
-Onlar da çözülemiyor!
İstanbul’un güzel sahilleri arasında ön sırada gelen Kadıköy’de Fenerbahçe-Bostancı arasında uzanan 5 kilometrelik renkli bir yol vardır. Bir tarafı deniz, diğer tarafı ağaçlar, çiçekler ve çimenlerle çevrili küçük bir cennettir. Ağırlığını gençlerin oluşturduğu Caddebostan ve çevresindeki alanlar da biralar – şaraplar su gibi akar. Ama hiç kavga gürültü çıkmaz.
Sabahın erken saatlerinden, gece yarılarına kadar sahil yolu canlılığını korur. Sahil yolu üzerinde İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne (İBB) ait üç, özel sektöre ait bir plaj bulunur. Bir tanede “denize girilmesi yasak” levhalı plaj vardır ki, buraya hafta sonları İstanbul’un Romanları yatılı olarak gelirler, neşeleriyle yaza renk katarlar.
Beş kilometrelik sahil yolu iki bölümden oluşur: Yürüyüş yolu ve bisiklet yolu!
Genel olarak yürüyenler ve koşanlar kendilerine ayrılan bölümü kullanırlar. Bisikletliler de üzerinde bisiklet işareti olan yoldan gidip gelirler.
Bisiklet yolu, adı üstünde sadece bisiklete binenlere tahsis edilmiş olmalı değil mi?
Değil!
Çünkü bu yol aynı zamanda motosikletlilere de hizmet veriyor! Tabelalar var. Motorlu araçlar giremez diye. Ama giriyorlar. Gayet güzel sürat de yapabiliyorlar.
Bisiklet yolunu ihlal edenleri kime şikâyet edebilirsiniz?
Polise, değil mi?
Polisler de motosikletle sahil yolunda gidip geliyorlar. Bazen de polis otomobilleriyle yaya-bisiklet yolunu kullanıyorlar.
Bu “küçük” bir sorun… Motorlu araçlar için hemen 50 metre içerden geçen bir karayolu mevcut… Motosikletler buradan geçerek istedikleri yere gidebilirler. Ama öyle yapmayıp, girilmesi yasak olan bisiklet yolunu kullanıyorlar.
Bazen polisler motosikletlileri durdurmuş oluyorlar. Hah işte uygulama başladı, yasak ihlali nedeniyle ceza kesiyorlar diye düşünüyorsunuz.
Yok öyle değil!.. Polislerle motorcular bindikleri araçların teknik özelliklerini birbirleriyle paylaşıyorlar. Motorculuk muhabbetleri yapıyorlar. Motor üzerinden oluşan dostluklar gelişiyor. Motorcu motorcuya ceza keser mi?
Doğru tahmin ettiniz. Kesmiyorlar.
Bu sahil yolunda bisikletli ya da patenli polisler görev yapamazlar mı? Yaparlar. Zaten iki bisikletli polis sahilde büyük bir sevinç yarattılar. Ama iki hafta sonu pedal basıp sonra kayboldular.
Şimdi denilebilir ki, ülkenin çözülemeyen bunca derdi varken bisiklet yolundaki motorculara mı uğraşacağız?
Böyle düşünenler haklı… Büyük ülkeye büyük dertler yakışır. Varsın motorlar bisiklet yoluna girsin, tuvaletlerde sifon çekilmesin, içi bitirilen şişeler yere bırakılsın, yiyecekleri bitmiş paketler yola savrulsun… Zamanla hepsi düzelir. Ne zaman? O belli değil. Bunların hepsi aynı başlık altındadır:
-Büyük ülkenin küçük dertleri!