Birinci Dünya Savaşı yılları General William Birdwood’dan Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerden bir kolordu kurması istenir. Birdwood da Anzak Kolordusunu kurar. .
Çanakkale Boğazı’ndan geçemeyen emperyalist güçler, 25 Nisan 1915 sabahı, o güne kadar gerçekleşmemiş en büyük kara çıkarmasını başlatır. Birdwood’un emriyle Anzak birlikleri hızla Conkbayırı’nı tırmanır. General, saldırıdan çok ümitlidir. Ama bir şey olur, Anzak birliği tam Conkbayırı’nı aşıp düzlüğe çıkacakken çakır kalır. Çünkü hızla geri çekilen az sayıdaki Türk askeri, birdenbire durmuş sipere yatmıştır. Anzak birliği de olduğu yere kalakalır.
Aradan üç yıl geçmiş, Osmanlı yenilmiş, İstanbul işgal edilmiştir. Birdwood işgal komutanları arasındadır. Karargâhı, Mustafa Kemal’in kaldığı Pera Palas Oteli’dir. Birdwood, refakat subayı Sedat Rıza Bey aracılığı ile Mustafa Kemal’den kendisini kabul etmesini rica eder. “Buyursunlar,” der Mustafa Kemal.
20 Kasım 1918’de iki general karşı karşıya gelir. Birdwood çok saygılıdır. Üç yıldır kafasını kemiren soruyu Mustafa Kemal’e sorar. “Sayın komutan bizi nasıl yendiniz?” Mustafa Kemal karşısındaki askerin onurunu korumak için, “Sizin de, bizim de tarih dergilerimiz tarih yazar,” der. Birdwood ricasını tekrarlar: “Ekselans, sizin ağzınızdan dinlemek istiyorum. Lütfediniz.”
Mustafa Kemal, yanındaki Rasim Ferit Bey’den kâğıt kalem ister. Önündeki kağıda bir kroki çizer. Birdwood’a, “Şu tarihte karaya çıktınız, şu saate kadar şuradaydınız. Her şey sizin lehinizeydi. Niçin çizgide durdunuz,” diye sorar. Birdwood, “Askerlerimiz çok yorulmuştu,” der.
Mustafa Kemal bu kez de Conkbayırı krokisini çizer ve sorar: “Siz o gün şu yöne hareket ettiniz, şu durumu aldınız; niçin ilerlemediniz?” Birdwood,“ Askerlerimiz susuz kalmıştı ve durdu,” diye cevap verir. Mustafa Kemal de, “Görüyorsunuz ya, ben bir şey yapmadım. Önce yorgunluk, sonra susuzluk durdurdu ordunuzu.” Birdwood zaten hayran olduğu Mustafa Kemal’e bir kez daha hayran olur ve “Sizin gibi kahraman ve yüksek karakterli bir asker tanımadım,” diyerek Mustafa Kemal’i kucaklar.
Sonra krokiyi ve kalemi işaret ederek, “İzin verir misiniz, bu kroki ve kalemi değerli bir hatıra olarak saklayayım,” der vee saklar.
Yıl 1935. Aradan yıllar geçmiş, Birdwood mareşalliğe kadar yükselmiş, Baron unvanı almıştır. Çünkü yenilmiş ama askerce savaşmıştır. Atatürk hayranlığı ve sevgisi hâlâ sıcaklığını korumaktadır. Eski anılarını yaşamak ve Atatürk’le aynı havayı teneffüs etmek için 1935 yılında İstanbul’a gelir. Cumhuriyet gazetesi bu olayla ilgili olarak şu başlığı atar: “20 sene sonra İstanbul’a girdi, ama gezgin olarak.”
Yıl 1938. Birdwood, Atatürk’ün ölüm haberini alır. Hükumete cenazeye katılmak istediğini bildirir, ama izin alamaz. Çünkü bacaklarında kan dolaşımı problemi vardır. Doktorları, “Değil Türkiye’ye gitmek, Londra dışına bile çıkamazsınız. Ayakta fazla durursanız ayaklarınızı kesmek zorunda kalırız ve kan kaybından ölürsünüz,” der.
Birdwood’u ikna edemezler. Birdwood Ankara’ya gelir. Törene ancak Halkevi balkonundan katılabilecektir. Ama ayakta durmamalıdır. Reddeder Birdwood. Sonra çare olarak, arkasına bir dayanak ve ayaklarının altına minderler koyarlar. Asla oturmayarak, önünden geçen Büyük Komutan’ı zorlukla da olsa ayakta selamlayarak sonsuz saygısını gösterir.
Törenin en zor anı, Atatürk’ün tabutunun önünden geçtiği andır. Birdwood hüngür hüngür ağlamaktadır.
İŞTE ATATÜRK. AYMAZ, HAİN KAHPE DÜŞMANLARINA ELBETTE SÖYLEYECEK SÖZLERİMİZ VAR AMA