SUAT UMUTLU

Tarih: 04.02.2025 00:22

C/HALET-İ RUHİYE...

Facebook Twitter Linked-in

Eğer;
"Üç tarafı denizlerle çevrili, jeopolitik konumu itibariyle belli güçlerin de gözbebeği (!) olan ülkemizde yaşadığımız türlü sorunlar ve sıkıntılar hepimizin sinirlerini alt üst etti, yeter artık göz ardı edemeyiz" diye düşünüyorsanız...
Ha gayret gardaş!..
Umut dolu ol, biraz da mücadele ruhlu...
Bu hem çocuklarımızın geleceği için hem de damarında taşıdığın kan nedeniyle görev ve sorumluluğun...
Hatırlatmak istedim.
*
"İnsanlığın  zavallılaşması, cahilleşmesi...
Günümüzde insan denen varlığı incelemeye ve gözlemlemeye başlayın, sanki görünmez bir el boş zihinlerini etkiliyor.
Örneğin kitaplar yok ediliyor, sabit bilgi birikimleri yerine dijital ve değişken açıklamalarla geçmişin yok edilmesi... İnsan zihnine hakimiyet böyle mümkün olabildiği için de geçmişin silinmesi çeşitli senaryo ve siyasi girişimlerle gerçekleştiriliyor..., Böylece eski bilgi resmen eski olarak niteleniyor... 
Kontrol altındaki internet bilgileri de revaçta, düşünemeyen, 10 kelimelik bir cümleyi dahi tekrar etme yeteneği olmayan insanlar oluşturuldu tüm dünyada, ki çoğunu din konusunda savaşan bireyler haline getirmek de moda oldu. Sanki bu sistemin temel amacı bu olsa gerek..." diyor,Prof.Dr.Berin Ergin, ki tanı da tanım da doğru...
*
Adına ister beyin çürümesi ister insanlığın kaybı deyin,  cahillikle ulaşılan açlık,sefalet ve de biat kültürü derinden etkiler doğurdu... Mağduriyet had safhada, içinde yaşıyoruz.

Cehalet ile birlikte kaybolan bir de ruh'umuz var, unuttuk gibi...Hani, kaybettiklerimiz için "Ruhu şad olsun..." diyoruz , ahirete kadar huzur bulsun mutlu olsunlar diye... Ama kendimiz yaşarken huzuru ve mutluluğu nasıl kaybettik diye düşünmüyoruz... Sizce bu anormal değil mi!
Haydi basit bir örnek verelim, hem de insanları uyutuyor nitelemesi yapılan futboldan ya da basketboldan.   Hatırlayın , son saniye golü ya da basketle havalara uçtuğumuz o anlarda sanki tüm dertlerimizden de arınmış gibi olurduk, ki bizi o hale sokan, o golü veya  basketi atan sporcunun kazanma ruhu ve azmi idi, fakat unuttuk. Özellikle millî maçlarda, ' spordur ve sonuç o kadar önemli olmamalıdır' diye de kabul etmekle birlikte "...bu takımda/sporcuda  mücadele gücü/kazanma ruhu kalmamış , ruhsuzlar!" diye bağırmışsınızdır da...
Spor kulüplerindeki Türk oyuncu sayısının azlığı, maçlarda yer al(a)madığı bu ortamda takım taraftarı fanatikliği(!) dahi yok oldu...Görmüyor musunuz? 
Kısaca,
İnsanî değerlerimizin tümüyle anlamsız kaldığı bir dönemde gibiyiz...
Vatan sevgisi, formamızın rengi ve üzerindeki bayrak sevgisi bir tarafta...
Maç sonundaki sevinç ya da hüzün ise diğer tarafta...
Çocuklarımız, gençlerimiz bunun farkında bile değil artık...
Peki, o duygularla yaşamış artık unutmakta olan büyüklere ne demeli!. Sizler, 40-50 yıl öncesinin mesela BJK,FB,GS, Göztepe 'nin kadrosunu bile hatırlarken bu duruma nasıl geldiniz? 
Acaba,
Gözlerimiz görüyor ama  bakar-kör olduk diyorsunuz, gibi...
Gerçi, sadece sosyo-ekonomik ve siyasal gelişmeler değil , insan olma özelliklerinizi yok eden,'Ruhsuz Robot' misali nefes aldıran...
Kendimizi,
Düşünerek sorgulasak ve "Acaba, hata bende mi?" diyebilsek, keşke...
Ben hep doğruyum, hatalı da  suçlu da O...!  diyerek  birilerini suçlamasak, mesela...
Okumadığımız için olabilir mi?
Sorunlara karşı sus pus olduk olmasına da,
En kötüsü  bunu bile bile umursamamak ...
Kısaca ne cahilliğimiziği kabul ediyoruz ne de kaybolan benliğimizi ve ruhumuzu arıyoruz!
Eğer 'ahvaluruhiye'miz bu halde iken dahi umarsızca çözümü beklemeye devam edeceksen, ya umut etmekten vazgeç ya da mücadele et!
Önce cehaletini yenmelisin ki, felaketi yaşama!...
Yoksa hep zavallı kalmaya mahkumsun.
Unutma halet-i ruhiyenin sana huzur ve mutluluk vermesi cehaletini yenmene bağlı...
Çözüm basit: Oku, oku,oku!
Haydi !...
O ruh bizimle olsun...
Yine,yeniden...
*
Sizi, Bekir Sıtkı Erdoğan 'ın sözleriyle başbaşa bırakıyorum...
ELLİNCİ YIL MARŞI 
Müjdeler var yurdumun toprağına tasına
Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına 
Bu rüzgarla şahlanmış dalga dalga bayrağım
Başka bir tuğ yaraşmaz Türk'ün özgür başına.
Yılları bir çığ gibi asarak hafta hafta
Koşuyoruz durmadan kadın-erkek bir safta
Elimizde meşale, ilke ilke Atatürk
Işıklarla donattık ülkeyi her tarafta
Ayni kandan feyiz alır bunca toprak, bunca tas
Kılıç tutan bilekler, verdi sabanla savaş
Tekniğin dev nabzında her adım ,her dakika
Çarklarda ayni tempo, yüreklerde aynı marş
Biz yürekten bağlıyız elli yıldır bu yolda
"Yurtta barış" ilk hedef, "Cihanda sulh" parola
Koparamaz hiçbir güç bizi milli birlikten
Ata'mızın izinde koşuyoruz kol kola
Yasasın hür ulusum, soylu gencim, benliğim
Yasasın şanlı ordum, sarsılmaz güvenliğim
Ersin elli yıllarım nice mutlu çağlara 
Örnek olsun cihana devletim, düzenliğim
Cumhuriyet özgürlük, insanca varlık yolu
Atatürk'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
03 Şubat 2025
Suat Umutlu


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —