CHP Olağanüstü Kurultayını gerçekleştirdi. Bu Kurultayın iki amacı vardı, birincisi; Parti içinde bir süredir dillendirilen kurultay istemlerini karşılamak, ikincisi ise İktidarın akıl almaz ve cinnete varan Partiye kayyum atmasına yönelik girişimini de boşa çıkarmaktı. İkisi de oldu. Parti delegeleri de İktidarın baskı ve yıldırmalarına karşı Olağanüstü Kurultayda Genel Merkez en üst düzeyde şans verdi. Listesini deldirmedi.
CHP’nin 6 Nisan’daki Kurultayında hem kendi parti içi muhaliflerine hem de AKP iktidarı karşısında güçlenerek çıktı. Genel Başkan Özgür Özel tek aday olarak çok yüksek bir olayla seçilerek elini güçlendirdi. Olağanüstü Kurultay isteyenlerin istemlerini karşılamakla kalmamış, ortaya çıkardığı sonuçlarla iktidarın CHP’ye kayyum atama ve partide iç tartışma yaratma çabalarını da boşa çıkartmıştır.
Yargı vasıta kılınarak siyasetin ve partinin hedef alındığı bu olağanüstü dönemde; Kurultay delegeleri Genel Başkan Özgür Özel ve ekibine önceki Kurultaya göre desteğini daha da yükselterek birlik ve bütünlük sağlanmıştır. Bu nedenle de Merkez Yürütme Kurulu (MYK)’sını de fire vermeden aynen muhafaza etti.
CHP YILLARDIR CUMHURİYET’İ SAVUNMA PEŞİNDE
CHP yıllardır iktidara gelirken yapacaklarını halka anlatmaktan çok, milliyetçiliği, din istismarcılığını tekeline almış sağ iktidarların çağdışı ve gerici uygulamalarına karşı mücadele eden bir hattı izlemek zorunda kaldı.
Bugün de öyle. Biraz da buna mecbur gibi! Tek adam rejimine karşı mücadele vermektedir. İktidar da demokrasiyi, özgürlükleri, hakkı, hukuku ve ahlakı hiçe sayarak tarihte hiç olmadığı kadar halkın ensesinde boza pişirmektedir.
Gazeteciler, politikacılar hülasa kim bu iktidarın karşısında var olmaya çalışıyorsa hapse, zulüm ve işkenceye uğramaktadır.
CHP kimi sözde milliyetçi, kimisi de dinden geçinen gerici ve yobazların eğitimde, kültürde ve günlük yaşamda uyguladıkları politika ve uygulamalarına karşı mücadelede kendini anlatmakta, yapacaklarını halka benimsemekte zorlanmaktadır.
Bu nedenle demokrat ve çağdaş kurumları ortadan kaldırma gayretlerine mücadele ederken, nasıl bir eğitim, nasıl bir ekonomi, nasıl bir dış politika ve benzeri konulardaki düşünce, program ve hedeflerini anlatmaya zamanı kalmamaktadır.
Bu yanlışlara karşı politikalarını da üretememekte ve sadece onlara karşı saldırılara göğüs germeye çalışmaktadır. Hep savunmada. Cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe, sosyal hukuk devletine, çağdaş kültüre, yanlış dış ilişkilere, çağdaş değerle saldırıya karşı direnmektedir.
Cumhuriyet Gazetesi’ndeki köşesinde Emre Kongar Hoca bakın CHP’yi nasıl eleştiriyor:
‘’CHP’nin “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ne sahip çıkan son Olağanüstü Kurultayı çok geç kalmış bir uyanış.
Ama hiç kuşkusuz önemli bir uyanış!
CHP bu Kurultayda, Cumhuriyet Rejimi’nin kurtuluşu için yeniden toplumsal umudu temsil eden bir parti kimliğine geri dönmüş görünüyor.
Dilerim, artık sadece rejimi değil, bizzat kendisinin varlığını da tehdit eden bu iktidara karşı, Türkiye’nin 300 yıllık Bağımsızlıkçı, Eşitlikçi, Özgürlükçü, Çağdaş, mücadelesinin bayrağını hakkıyla taşıyabilir.
Bu sütunda CHP’yi eleştiren çok yazı yazıldı.
…
2023 ve 2024 seçimlerinde iktidarı kaybettiğini gören Erdoğan/AKP-Bahçeli/ MHP-HÜDA PAR yönetimi, medya, toplum ve siyaset üzerindeki baskıları, yeni bir Rejim Darbesi düzeyine taşıdı.
Bu darbe, bundan önce yaptığı ve yargıyı etki altına aldığı Rejim Darbeleri’nden farklı olarak, etkisindeki yargı aracılığıyla doğrudan siyasal yaşama ve siyasal yaşamın vazgeçilmez kurumları olan siyasal partilere yönelmişti.
Görevden alınan ve bir bölümü hapsedilen belediye başkanlarına, DEM’in eski Eş Genel Başkanı ve CB adayı olan Selahattin Demirtaş’a, TİP’ten milletvekili seçilen Can Atalay’a, GEZİ mahkûmlarına ve haksızlık, hukuksuzluk simgesi haline gelmiş olan Osman Kavala’ya ilave olarak Zafer Partisi’nin Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nu da hapse attı.
İşte bu “yakın ve gerçek” tehdit karşısında CHP nihayet uyandı, silkindi ve kendine geldi:
Cumhurbaşkanı adayı olan İstanbul’un başarılı Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yeni Genel Başkan Özgür Özel liderliğinde bir “var olmak ya da yok olmak” mücadelesine girişti.
İşte son Kurultay, bu uyanışın parti ve toplum içinde kurumlaşan yapısını vurguluyor.’’
Olağanüstü Kurultay, yeni siyaset dilini ve Rejim’i kurtarmak kararlılığını simgeliyor. Dilerim bu çizgisini sürdürür.
Yoksa hem kendisi hem de zaten altı oyulmuş bulunan “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” niteliğindeki “Cumhuriyet Rejimi” yok olacaktır!’’
TEHDİT VE ŞANTAJI ZİRVEDE
Halk ekonomik sıkıntılar nedeniyle derin bir yoksulluk içinde yaşarken, iktidar sokağı, basını, medyayı ve siyaset alanını alabildiğine daraltmaktadır. 23 yıllık iktidarın devamı için ve Sayın Erdoğan’ın 4’ncü kez, hatta kendi tabiri ile ‘’Allah ömür verdikçe’’ seçilmesi için her şey yapıyor.
Daha önce şeytanlaştırdığı DEM Parti ile flört ederken, öteden sürekli olarak hedefine koyduğu CHP’yi iyice kıskaca almış durumda.
AKP ve yandaşı MHP halkın üzerinde anti demokratik baskı politikalarını sürdürdükçe hep birlikte eridiklerinin farkındadırlar. Ama, girdikleri cinnet halinde gözleri hiçbir şeyi göremiyor. Genç öğrencileri, gazetecileri, siyasetçileri ve hatta herkesi tutuklatıyor. Baskı ve sindirme ile hezimetini durdurmaya çalışıyor.
Türkiye işçisinin, köylüsünün, emeklisinin, esnafının ve geleceğimiz çocuklarımızın, gençlerimizin yani ezilen halk kesiminin kabaran öfkesini, itirazını CHP eyleme dönüştürmeye öncülük ediyor. Bu öncülük tarihi görev ve sorumluluğudur. Görünürde diğer sağ partilerin de desteği var gibi. Onların da katılması ile bu eylemler daha meşruiyet kazanacak ve iktidar ve yandaşlarını geriletecektir. Aksi halde iktidar ne sağ ne de sol demeden herkesi susturarak, teslim aldığı hukuk kurumunu da kullanarak gelecek seçimi de kotarmaya çalışacaktır.
