Düzgün COŞKUN

Tarih: 14.05.2024 22:15

ÇİFTÇİ ÜZGÜN, ÇİFTÇİ DARGIN, ÇİFTÇİ BİTİK!

Facebook Twitter Linked-in

 

Yıllardır çiftçi dert küpü, ektigini biçemiyor, biçtiğini iyi bir fiyatla satamıyor. Girdi fiyatlarının her yıl katlanarak artması çiftçiyi tarladan uzaklaştırıyor. Çiftçi kazanmıyor. Kazanamadığı gibi sürekli zarar ediyor.

***

Elinde avucunda ne varsa satıp geçimini temin etmeye çalışıyor. Bu da yetmiyor bankalardan kredi çekiyor ama geri ödeme yapamıyor. Büyük bir özveriyle çalışarak satın aldığı traktörü haciz yoluyla elinden alınıyor. Çiftçinin beli bir kez daha bükülüyor. Dermansız kaliyornefes almakta zorluk çekiyor.

***

Değerli okuyucularım, bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü. Söyler mısınız bu ülkede yaşamını çiftçilige adamış ömrünü bu yolda harcamış kaç çiftçinin bugünü güle oynaya kutladığına tanık oldunuz? Ya da şöyle sorayım: Eşini çocuklarını kapı komşularını yanına alarak alanlara çıkıp davul zurna eşliğinde "çal oynasın, vur patlasın" babında gönüllerince eğlenerek türkü çığırıp halaylar çektiğini gördünüz mü?

***

Dahası; ülkede kaç çiftçi bugünü anımsıyor. Çiftçi bugünü çoktan unuttu, daha doğrusu çiftçiye bugün unutturuldu. Çiftçiyi tarlaya hasret bırakan uygulanan yanlış tarım politikaları değil de nedir?

***

1950'li yılların ortasıydı, 5-6 yaşında bir çocuktum. Annem ve babam ablalarım sabah şafak sökmeden kalkıp tarlaya giderdi. Akşam karanlığında dönerlerdi. Annem beni yanında götürüyordu. Hasat zamanı ağaca asılan salıncakta günüm geçiyordu. Bugün kaç çocuk toprak kokusunu soluyarak büyüyor ya da kaç çocuk tarlada toprağı yastık beşik ederek üzerinde mışıl mışıl uyuyor. Yazın kavurucu sıcağında anne, baba ve ablaları orak biçerken çektikleri çileyi görerek yaşayarak büyüyor.

***

O yıllarda modern tarım araçlarıyla üretim yapılmıyordu. Kara sabanla toprak sürülüyordu. Koşullar çok zordu. Bir çift öküzü, iki manda 5 koyun bir at sahibi olana "zengin" ya da "Ağa" derlerdi. Tarımsal ürünlerin tamamı ekilip biçiliyordu Hasat dönemi rekolte yüksek oluyordu. Ambarlar buğday doluydu. Tohumluk için buğday yem için saman ithal edilmiyordu. Çiftçi emek yoğun harcıyordu rızkını ayırıyor, kalanı şehire götürüp satarak kışlık ihtiyacını karşılıyordu. Bu parayla borcunu ödüyordu. Bugünden kat kat kazanç elde ediyordu. Çiftçi huzurluydu, mutluydu, yüzü gülüyordu.

***

Öyle ya! Bugün 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü. Dünyadaki çiftçiler bugünün mana ve önemini çoktan kavramış. Neyi nasıl edeceğini, ürününü kaça satacağını çok iyi biliyor. Zarar etmiyor. Yüksek kazanç elde ediyor. Çünkü ülkesinde ciddi bir planlama ve tarım politikası uygulandığının bilincindedir.

***

Ya ülkemizde durum nasıl diye sormayın. Düne kadar nüfusun yüzde 70'i köylerde yaşıyordu. Bu nüfus toprağı işliyordu. Günümüzde "modern kentleşme ve sanayileşme" tarımı ikinci plana itti. Toprak ekilemez oldu. Günümüzde çocuklar toz toprak içinde oynayarak büyümüyor. Çok katlı sitelerdeki dairelerde "yarı açık" cezaevi hayatı yaşıyor. Genetiği değiştirilmiş sebze meyve ve gıda ürünleri yiyerek büyüyor. Toprakla ilişkileri olmuyor. Köy nedir gitmemiş görmemiş olarak büyüyor. Dolayısıyla çiftçi olmak istemiyor.

***

Çiftçi klişe açıklamalarda bulunan kurum, kuruluş, dernek oda, birlik ve siyasi erk'lerden gelen söz ve söylemleri dinlemek istemiyor. Derdine dertlenecek omuzlarından ağır yükü hafifletecek, önünü görebilecek uygulamaların yaşama geçirilmesini bekliyor ve istiyor.

***

Kim ne derse desin, çiftçi dert küpü, bir dokun bin ah işit. Çiftçinin kabusu yüksek girdi fiyatları. Çiftçi yüzünün gülmesini ve refah içerisinde bir hayat istiyor. Çiftçi borçla yatıp borçla kalkmak istemiyor. Tarladan uzaklaşmak, tarlasız yaşamak hiç istemiyor. Bu ülkede söz ve karar sahibi olan her kim varsa çiftçinin sesine kulak verin.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —