Başlık size anlamsız gelebilir. Anlatayım. Geçmiş yazılarıma baktım. Kemal Kılıçdaroğlu’na bir hayli mektup yazmışım. Biri hariç diğerlerine hep, “Sayın,” diye başlamışım. Ama artık,” Sayın” diyemem çünkü layık değil. “Kemal” diyemem çünkü kelimenin sözlük anlamını taşıyamıyor. “Kılıç” diyemem çünkü kılıç şövalyenin namusu ve silahıdır. Şövalyeliğin ruhunda düello ise vardır. Meğer onun ruhunda kendi ülkesine sinsice pusu kurmak varmış. O yüzden ismini diğer ögelerinden soyutlayarak DAROĞLU diyorum.
Pazar güne kadar ona, “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla,” kıvamında yazılar yazacağım. Esas söyleyeceğimi ise mahkemeden sonra söyleyeceğim. Nedense, içimde hala bir, “Acaba” var. Nedense, diyorum ama nedenini de söyleyeyim: Bu kadar bariz yolsuzluklar, kanunsuzluklar, tuzaklar, iftiralar, ihanetler sonunda vicdanı olan ve düşünen herkes içi sızlayarak, hala tahammül sınırlarını zorlayarak, Daroğlu’na açık ve kapalı ikazlarda bulunuyor, ayağına gidip yaptığının vatana ihanet olduğunu söylüyor. Hepsine sonuna kadar katılıyor, yaptığının İngiliz’e sığınan Vahdettin’in yaptığından farklı olmadığını söylüyorum. Bir farkla ki, o düşmanın zırhlısına sığınarak deniz yoluyla kaçtı, Daroğlu’nun ise rüşvet olarak kabul ettiği koltuğunda, kendi halkının tükürüğünde boğulacak. İşte o yüzden içimde hala bir “Acaba” var. Pazara kadar belki başına bir taş düşer de doğruyu seçer.
Artemis…Adına tapınak yapılan tanrıça. Ama bu Artemis Yunan mitolojisindeki Artemis değil, Efes’teki Artemis. Tapınak: en az tanrıça kadar ünlü ve Dünyanın 7 Harikasından biri olarak kabul ediliyor.
Tapınakta bulunan Artemis Heykeli asma ağacından yapılmış, çürümesin diye de her yıl yağlanırmış.
Artemis Tapınağında bulunan heykellerin, halk üzerinde büyük etkisi varmış. Hatta: tapınak bekçileri meraklı ziyaretçilere, heykelin gözlerine bakmamalarını önerirlermiş. Çünkü: heykel göz kamaştıracak kadar parlakmış.
O tarihlerde, Efes’te Herostratos isimli bir kunduracı varmış. Bu adamın kimseye zararı dokunmazmış ama illa da ünlü olmak istermiş. Çevresinde, onun bu zaafını kullanabilecek, bir yığın maceracı, soyguncu, politikacı varmış.
Bir gün, uygarlık, sanat, tarih düşmanı birileri, “Ünlü olmak istiyorsan, Artemis Tapınağını yak, o zaman adın tarihe geçer,” demişler.
Herostratos, bir hayli düşündükten sonra, sıcak bir Temmuz gününde tapınağı ateşe vermiş. Tapınak: içindeki kandiller için saklanan yağlar nedeniyle hızla yanmış ve tabi ki tapınağın hazinesi şehirdeki çapulcular tarafından yağmalanmış.
Ertesi gün, duman ve sis bulutları arasında kalan ünlü tapınağın ayakta kalan harabesi çok hazinmiş. Şehir halkı: çok sevdikleri tanrıçalarının tapınağını yangından kurtaramamışlar. Yalnız: akıllarına bir soru takılmış: Neden Tanrıça kendi tapınağını yangından koruyamamış, diye düşünmüşler?
Cevabı yıllar sonra anlaşılmış. Çünkü o gece Tanrıçanın bir görevi varmış. Yıldızlar tanrıçaya büyük bir kişinin o gün doğacağını, bu kişinin büyüdüğü zaman, ünlü bir kral, hatta bir imparator olacağını, dünyanın her yönüne akınlar yapacağını, ülkeler fethedeceğini yeni bir çağ yaratacağını müjdelemişler ve bu ünlü kişinin doğumunun bizzat tanrıça tarafından yapılması gerektiğini bildirmişlerdir. Tanrıça, 21 Temmuz günü Makedonya’ya gitmiş, Büyük İskender doğmuş. Tanrıça tapınağının yanmasına bu yüzden engel olamamış.
Tapınak yanmış ve Efesliler Herostratos’a en korkunç cezayı vermişler, hatta onun adını anan herkes için ölüm emri verilmiş. Bu olaydan sonra: yüzyıllarca, şan ve şöhret tutkunu kişileri “Herostratik” denilir olmuş.
BİLMEM BU ADAMA BUNDAN SONRA “HEROSTRATİK DAROĞLU” DESEM,