DEPREMİN EKONOMİ POLİTİĞİ: EN BÜYÜK TEDBİR OKULLARI TATİL ETMEK Mİ?

Deprem oldu. Deprem klasiği olarak depremde yapılan tek şey okulları tatil etmek. Peki, okulları tatil etmenin deprem ile ilgisi ne? Okulları tatil etmek depreme karşı hangi tedbiri oluşturuyor? Yanıtı yok.

Deprem oldu. Deprem klasiği olarak depremde yapılan tek şey okulları tatil etmek. Peki, okulları tatil etmenin deprem ile ilgisi ne? Okulları tatil etmek depreme karşı hangi tedbiri oluşturuyor? Yanıtı yok.

Dahası Türkiye’de her birimiz bir fay hattının az çok yakınında yaşıyoruz. Her yıl neredeyse bir büyük deprem yaşıyor, iki üç yılda bir ciddi yıkımla ve ölümlerle karşı karşıya kalıyoruz. Acıları yaşıyoruz, üzülüyoruz, ah vah ediyoruz ama tüm bu ağır deneyimlere rağmen depremle ilgili ne doğru düzgün bir yapılaşma ne de bir türlü asgari bir bilgi bilinç tutum oluşuyor. Esas sormamız gereken şey, sohbet ve basit yakınmaların ötesine neden geçemediğimizdir. Bunun yapısal, iktisadi, siyasal, kültürel, eğitsel sebeplerinin neler olduğudur. Sorunların sebeplerin sağlıklı tespiti ise çözümlerin/ yapılacakların ana çerçevesini oluşturacaktır.

Depremin sonuçları konuşuluyor, sebeplerine ve önlemlerine yönelik çalışmalar çok eksik

Maalesef Türkiye’de hangi afet yaşansa, daha çok sonuçları üzerine konuşuluyor, zararlar nasıl tazmin edilecek, bunlara odaklanılıyor. Çok ağır Kahramanmaraş-Hatay depremleri sonrası da yol alındığına dair ortada bir emare yok. Hatay’da depremden bu yana bulunan bir uzmanın deneyimlerinden bir notla durumu özetleyelim: “Depremden sonra maddi ve manevi kayıpların üzerine çokça konuşuldu konuşuluyor ancak bunların nasıl önlenebileceğine yönelik bir konuşma, bir düşünme, bir sorgulama gözlemlemedim. Ne insanlar arasında ne de kurumlar arasında. Yani sonuçlar nedenlerden çok daha fazla konuşuluyor. Depremde binaların bu kadar hasar almasının nedenleri tartışıldığında da deniz kumu kullanılması ya da temelinin yeteri kadar derin olmaması ya da konutun ovaya yapılmış olması gibi nedenlerin yanında dinsel sebepler, yozlaşma ya da Amerika yaptı gibi spekülasyonlar da çokça konuşuluyor.”

Çukurova Üniversitesi felsefe grubu öğretmenliği araştırma dersi esnasında mayıs-haziran 2024’te (depremden 16 ay sonra) yaptığımız 29 üniversite öğrencisi ile görüşmede örneğin  hepsi üniversite öğrencisi olduğu halde deprem öncesi ancak yüzde 24’ü herhangi bir deprem etkinliğine (okulda deprem tatbikatı vb.) katılmış, deprem sonrasında ise bu hazırlıklar yoğunlaşma yerine tümden ihmal edilmiş, “6 Şubat 2023 depreminden sonra depremle ilgili bir etkinliğe katıldınız mı?​” sorusuna 29 üniversite öğrencisinden sadece 1’i evet yanıtı vermiş bulunuyor.

Üniversite öğrencileri arasında durum buysa, üniversitelerimizin durumu buysa, geriye kalan halkın durumunu sizler düşününüz.

Kaldı ki, her tür araştırma/tarama da önemli olmakla beraber, somut, açık, görünür olan dikey yapılaşmanın depremden bu yana azalıp azalmadığına bakmak yeter artar. Bina kat sayıları gözümüzün önünde her geçen yıl, yaşanan bunca depreme rağmen, 2023 depremlerine rağmen artmaya devam ediyor.

Sorunun kaynağı ekonomi politik: MÜTAŞERİK rejim

Eğer sebeplere döneceksek, her şeyden önce kent rantları, toplamda rant ve nema düzenine bakmak uygun olacaktır. Daha somut olarak Türkiye’de MÜTAŞERİK (müteahhit, taşeron, tarikat, şeriat şerikliği) ana akarını/ nemasını arsa ve inşaat rantları üzerine kurmuş bulunuyor. Yükselen sınıf ve zümreler bunlarsa, sağlıklı bir yapılaşmanın ve kamusal yararların garanti edilmesi ancak böyle bir yapılaşmanın aşılması ile mümkün olabilir.

Yapı stokunun ve yapıların depreme/afetlere uygun hale getirilebilmesi için, inşaatın kalitesi için, önce inşaatları inşa eden yapıların -bu sınıf ve zümrelerin- kalitesinin garanti edilmesi veya böyle bir yapılanmanın aşılması gerekiyor.

Aristoteles, 2 bin 400 yıl önce, fizik kısmı için dört sebep saymıştı: Materyal sebep, formel/nitelikli tasarım sebebi, tasarımcısı sebebi, ereği/amacı sebebi. İnsan eliyle yapılacaklar öncelikle tasarımcısıyla ilgili bulunuyor, tasarımcısı düzgün değilse gerisinin yani amacının, tasarımının, malzemesinin düzgün olması pek olası gözükmüyor.

Ekonomi politik ile söylenecek çok şey var. Eğitim de bunun bir parçası.

Depremin eğitime etkisinden önce eğitimin afete etkisi esas olmalı: Jeoloji, sosyoloji, psikoloji, sivil savunma dersleri şart

Her depremde yapılan okulları tatil etmek. Her deprem sonrası depremin eğitime etkilerine çare bulunmaya çalışılıyor. Oysa afetlerin önlenebilmesi için afetin eğitime etkisinden önce eğitimin afete etkisi dikkate alınmak zorunda.

Okullarda nitelikli eğitim, nitelikli eğitim için, afetlere hazırlık için arziyat/jeoloji, sosyoloji, psikoloji ve sivil savunma dersleri şart.

Maalesef jeoloji dersleri daha eskiden olmak üzere AKP döneminde bu dersler ya tümden programdan çıkarıldı veya seçmeli dersler arasına alınarak okutulma durumu çok azaltıldı. Deprem ve afetlere hazırlık her şeyden önce iyi fizik, kimya bilgisine, doğru düzgün yeryüzü/jeoloji bilgisine, her tür toplumsal organizasyon ve bireysel hazır oluş ise sosyoloji ve psikoloji derslerine bağlı bulunuyor. Bu derslerin zorunlu gruba alınması gerekiyor. Felsefe ve ahlak dersleri de doğrudan insan eylemleriyle ilgili bir bilgi bilincin temelini oluşturuyor. Sivil savunma da eğitim öğretimin temel bir parçası olmalı; her tür iklim sorunu, salgın ve afete yönelik tüm toplumun bilgi bilinç duyarlılık ve nasıl baş edebileceğine dair beceri kazanması gerekiyor. 100 yıl önceki lise ders çizelgesi bugünkü liselerimize göre depreme ve dünyaya çok daha hazır bulunuyor. Hem de bugünkü 160 saat yerine 90 saatlik programıyla.

Eğitim de afet yönetimi de ekonomi politikle, hak hukukla, toplumsal yapılanmayla doğrudan ilişkili bulunuyor. Tasarımın düzgün olması için önce tasarımcısının ve amaçlarının düzgün olması gerekiyor.


Adnan Gümüş

25.04.2025 20:25:00

YAZARLAR


CEYHAN İNÖNÜ KENT MEYDANI AÇILIYOR

OKULDAKİ ZORBALIĞIN NEDENİ EVDEKİ DUYGUSAL İHMAL OLABİLİR!

JEOLOJİ MÜHENDİSLERİNDEN DEPREM UYARISI

İMO’DAN “ADANA ULAŞIMININ GELECEĞİ” PANELİNE

ŞEHİR HASTANELERİNDEN SONRA CEYHAN’DA YENİ YATIRIM

ENGELSİZ FİLMLER FESTİVALİ 2025 23 MAYIS’TA BAŞLIYOR!

ADANA’DA 3 MAYIS’TA KONSER VERECEK

BEKİR ÖDEMİŞ’İN ‘ZAMANA ATILAN İMZA’ KİTABI OKURLARLA BULUŞTU

Ç.Ü ÖĞRENCİ KULÜPLERİNİN PROJELERİ ÜNİDES’E DAMGA VURDU

POLEN ALERJİSİNE KARŞI 7 ETKİLİ ÖNLEM!

KÜME DÜŞEN ADANASPOR’DA HEDEF “ŞAMPİYONLUK”

Ç.Ü’DEN CUMHURBAŞKANLIĞI KURUL ÜYELİĞİNE ATAMA

25’İNCİ ÇUKUROVA CUP BAŞLADI

“TEDAVİYE DİRENÇLİ OBEZİTE HIZLA ARTIYOR”

AŞI’DA YENİ UYGULAMA

VALİ KÖŞGER’DEN KAMU ARAZİLERİNİN İŞGAİ AÇIKLAMASI

ÖĞRENCİ NURCAN ERVA AYDIN VALİ KÖŞGER KOLTUĞUNDA