Yılda 3 ve daha fazla ürün elde edilen Çukurova'da bu sezon ciddi manada su sıkıntısı da baş gösterdi. 

***

Bakanlık, ilgili genel müdürlük ve Genel müdürlüğe bağlı Bölge, şube ve Sulama Birlikleri resmi yazıyla üreticileri ürün ekmemeleri konusunda uyardı. Ardından barajlardaki savak kapaklarından 2'si kapatıldı. Nedeni barajdaki su seviyesinin beklenenden çok yetersiz olması. 

***

Peki, "bundan üretici ve narenciye yetiştiricisinin ne günahı var" diye sormayın. Başkent Ankara öyle uygun görmüş. Üretici ekip biçemeyecek, ürün hasat edilmediği için tarlada çürüyecek. Tüccar da yok pahasına satın aldığı ürünü depolarda bekletecek.

***

Bu da yetmeyecek. Toptancı Hali'ne yeteri ürün girmeyecek. Pazar esnafı halı değil tarlayı tercih edecek. Ürünü sudan ucuz satın alacak. Bir liraya mal ettiği ürünü Pazarda tüketiciye 10-15, hatta 20 liradan satacak. 

***

Bunun adına "serbest ekonomi" denilecek. Düne kadar tarımsal üretimde kendi kendisine yeten dünyada 7 ülkeden birisi olan Türkiye ithalatçı ülke konumun ötesine geçecek. Buğdaydan samana, gübreden tohuma kadar ithal yoluyla karşılayacak.

***

Girdi fiyatlarındaki hızlı yükselişle başa çıkamayan üretici maliyeti karşılayamadığı için zarar edecek. Bankalar da kredi borçlarını ödeyemediği için üreticinin traktörüne tarlasınahatta emekli olanın maaşına haciz işlemi başlatacak. 

***

Türk çiftçisi ve üreticisi zarar ederken yabancı ülke üreticisi zengin olacak. Çukurova'yı bir baştan diğer başa saran, sarmalayan kanal ve kanaatlere en fazla ihtiyaç duyulap yaz aylarında su verilemeyecek.

***

Susuzluktan sadece sebze meyve ekili alanlar ve narenciye bahçeleri etkilenmeyecek.Ayni zamanda Adana'da 700'ü aşkın park, bahçe ve dinlenme alanları da ciddi manada susuzluk çekiyor. Parklardaki çimler kurumaya yüz tuttu, ağaçlar mevsiminden önce gazel döktü, gölgesinde nefes alan insanlar ve diğer canlılar perişan halde güçlükle yaşam savaşı veriyor. 

***

Gerekli önlemler etkin şekilde alınmaz ise yakın bir gelecekte bu olumsuz gidişat Çukurova'yı "çorakova" ya dönüştürebilecek kaygısı şimdiden yaşanmaya başlandı bile. 

-Belediyeler parkları arazözle suluyor-

Adana'da belediyeler park bahçe ve çocuk dinlenme alanlarındaki ağaç ve çimler kurumasın diye arazözle sulama yapıyor. Kentin en işlek Mavi Bulvar üzerinde bulunan Şehitler Parkı da susuzluktan nasibini aldı. Ağaçların gölgesinde oturulamıyor. Kuruyan dallar göz yaşartıyor, yürek acıtıyor. 

***

Şehri bir baştan bir başa saran DSI Sulama kanallarından akan su ovaya yetmiyor. Üretici ler "su istiyoruz" diye bağırıyor. Ancak sesini kimseye duyuramıyor.

***

Böyle giderse kuraklık şiddetini daha da artıracak. Önümüzdeki Ekim döneminde yılda 3-4 ürün yerine ancak iki ürün ekilebilecek. Bereketli topraklar suya hasret kalacak. Üretici zarar üstüne zarar ettiği için üretimden vazgeçebilecek. Olan hem üreticiye hem de tüketiciye olacak.Dolayısıyla Türkiye ekonomisi büyük kayıp yaşayacak. 

***

Bu gidişat Türkiye'yi daha da yoksullaştıracak. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız, torunlarımız gıdasız kalacak. 

***

Üretici sesini doyuramıyor, Ankara işi ağırdan alıyor. Çukurova "çorakova" halini alınca iş işten geçmiş olacak. Bunun en büyük müsebbibi tarımsal üretimdeki plansız ve programsızlık. Kaldı ki tarımsal üretim ancak plan ve program dahilinde artabilir. İthal ülke konumundan ihracatçı konuma gelinebilinir. O da ancak modern kalkınma tarım modeli ile olasıdır.

***

Unutmayalım; taşıma suyu ile değirmen dönmez!