DİNLE, KAZMA. BELKİ UTANIRSIN.

Dün, Köy Enstitülerinin Kuruluşunun, yani  sadece eğitim değil; üretim, düşünme ve aydınlanma yoluna çıkılışın yıl dönümüydü. Özgür Özel Milli Eğitim Bakanı cuk oturttu.   “Öğrencilerin elinde balta yok ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın başında bir kazma var.” Çünkü bu adam, hiç utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan protestolara katılan öğrencilerin elinde balta vardı, diye yalan söylemişti. Milli Eğitim Bakanı ve “yalan” ne utanılacak şey.

Dün, Köy Enstitülerinin Kuruluşunun, yani  sadece eğitim değil; üretim, düşünme ve aydınlanma yoluna çıkılışın yıl dönümüydü. Özgür Özel Milli Eğitim Bakanı cuk oturttu.    “Öğrencilerin elinde balta yok ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın başında bir kazma var.” Çünkü bu adam, hiç utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan protestolara katılan öğrencilerin elinde balta vardı, diye yalan söylemişti. Milli Eğitim Bakanı ve “yalan” ne utanılacak şey.

Gerçi asıl görevini unutup, eğitimi tamamen tarikatlara ve vakıflara bırakan bu azgın millet düşmanından başka bir şey beklenmez ama belki utanır diye geçmişi hatırlatmak istiyorum. İşe yaramayacak elbet ama ben içimi dökmüş olacağım.

Yıl,1950. Yer. Londra. “Asyalı öğrenciler Konseyi Toplantısı”nda konuşan UNESCO başkanı diyor ki, “Türkiye, Köy Enstitüleriyle asrın eğitim projesine imza atmıştır. Bugün, Köy Enstitüleriyle ilgili birçok belge ve doküman elimizdedir. Köy Enstitüleri tüm dünya ülkelerine örnek olmalıdır.”

Bu muhteşem projenin kopyalarını alan yabancı eğitimciler, ülkelerinde hemen işe koyuldular. Hollanda, Danimarka ve İskandinav ülkeleri kalkınma planlarının eğitimle ilgili bölümlerinde Köy Enstitülerinden esinlendiler.

Başöğretmen Atatürk, Cumhuriyeti “kimsesizlerin kimsesi” olarak kurmuş, Cumhuriyet de Köy Enstitüleriyle, o güne kadar kimsesiz bırakılan en ücra köyü dahi bilimin meşalesiyle aydınlatmaya başlamıştı.

Duvar ören, tarım, marangozluk, demircilik yapan, aynı zamanda dünya klasiklerini okuyan ve müzikle ruhunu güzelleştiren mutlu insanlar yetişiyordu. Köylerde tiyatro kuruluyor, köy kahvelerinde okuma odaları açılıyordu.

İsmet İnönü, Hasanoğlan'a giderken, yol kenarında koyun güden çocukların heybelerinde ekmek parçasının yanında, dünya klasiklerini görünce, “Aradığımı buldum; gelecekten her zamankinden daha umutluyum,” diyordu.

1940'lı yıllarda üniversitelerin özerkliğinin başlaması ve Köy Enstitülerinin kurulması aynı döneme denk geliyordu. İşte bu dönemde, UNESCO, dünyaya Türk eğitimi örnek gösteriyordu. Hasan Ali Yücel, Köy Enstitülerini anlatırken, “Biz kimseden almadık, bizden alsınlar,” demişti.

Köy Enstitülerini açıldığı günden beri çok yakından takip eden bir ülke vardı: AMERİKA. Bu model Amerika’yı ürkütmüştü. İstihbaratçılarına detaylı bir rapor hazırlattı. Rapor dehşetti. “Dikkatli olun; Türkler büyük bir eğitim atılımıyla geliyor,” diyordu.

Sonra ortaya Marshal Yardımı çıktı. Bize İkinci Dünya Savaşından kalma süt tozu, peynir falan verdiler.

Reşat Şemsettin Sirer çıktı, utanmadan. Tonguç Baba’yı suçladı “O köy çocuklarına sıçmayı öğretmeden, okumayı öğretti,” dedi ve kendince yapılması gerekeni de söyledi: ”Sen bunları uyandırıyorsun, ama bunlar ellerine fırsat geçerse bizi keserler, onları karanlıkta bırakacaksın, din afyonu ile uyuşturup, çağdaşlıktan koparacaksın, geri ve ilkel bırakacaksın.”

Tonguç’un felsefesi ise, başkaydı: ”İnsan, halka yararlı bir iş yapmadan ölmeye utanmalıdır.” Utanmak ne büyük bir haslet ama aymazlarda hiç mi, hiç yok.

Köy ağası Kinyas Kartal çıktı. ”Benim köylerimden ikisine Akçadağ Köy Enstitüsü çıkışlı iki öğretmen geldi. Altı ay sonra bu köyler bana biat etmekten çıktılar...Ben sırtına bindiğim atın akıllı olmasını istemem,“ dedi.

Demokrat Partiyle pazarlık ettiler.1951’de Tevfik İleri geldi. Köy Enstitülerini İlköğretim Okullarına döndürdü. Ve…

Halka yararlı bir şey yapmadan ölmeye utanmayanlar, ülkeyi karanlığa mahkum etmeye de utanmadılar.

Şimdi de yararlı bir şey yapamayanlar zararlının ötesinde zehirli bir sistemi, minicik çocukların damarlarına şehvetle enjekte ediyorlar. Makyavel’i utandıracak bir Makyavelizmle de her türlü ahlaksızlığı mübah sayıyorlar.

DİRENİN GENÇLER. ELİNİZDE BALTA YOK AMA…

  • MUHTAÇ OLDUĞUNUZ KUDRET, DAMARLARINIZDA ASİL KANDA VAR.

 

 


İfral TURGUT

19.04.2025 00:28:00

YAZARLAR


KARNAVAL 7,5 MİLYARLIK EKONOMİK HACİM YARATTI

"MİLLETİN İRADESİNE SAYGI DUYULMALI"

“BORÇLARIN VADESİ UZATILSIN, FAİZLER SİLİNSİN”

AOSB FUTBOL TURNUVASI BAŞLADI

ABB’DEN "BİLLBOARD" AÇIKLAMASI

GÖZDE ALERJİ MEVSİMİ BAŞLADI

TZOB: DON AFETİ 65 İLİMİZDE ZİRAİ ÜRETİMİ OLUMSUZ ETKİLEDİ

CEYHAN’DA 2 MİLYAR DOLARLIK POLİPROPİLEN ÜRETİM TESİSİ

YÜREĞİR’DE ELEKTRONİK İMZALI E-RUHSAT DÖNEMİ

KALP MASAJINI HERKES YAPAMAZ!

ANKARA’DA RENKLER, KÖKLER,, FISILTILAR SERGİSİ

ÇGC 50 YAŞINDA

GENÇ’E TGC’DEN  92. YAŞ PASTASI

Suat UMUTLU Yazdı/ AGNOTOLOJİNİN DUMANI VE MİZAHÎ BAKIŞ

ADANA DERSİMLİLER BAŞKANINI SEÇTİ

Düzgün COŞKUN Yazdı/ÇGC'NİN KURULUŞUNUN 50. YILINI KUTLADIK,  KİMSEYİ YANIMIZDA GÖREMEDİK!!!

KÜLTÜR YOLU FESTİVALİ SONA ERDİ