ELİA KAZAN  VE McCARTY

Sanırım, biraz sabit fikirliyim. Bazı konularda fikrimi kolay kolay değiştiremiyorum. Bundan da şikayetçi değilim.

Sanırım, biraz sabit fikirliyim. Bazı konularda fikrimi kolay kolay değiştiremiyorum. Bundan da şikayetçi değilim. Çünkü fikrimi değiştiremediğim konular kişilik ve karakterle ilgili. Mesela ben, “Sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.” Ahlaksız bir futbolcu benim tuttuğum takımı dünya şampiyonu bile yapsa umurumda değildir. Hain bir sanatçı kırk tane Oscar kazansa da gözümde beş paralık değeri yoktur.

Neden böyle bir giriş yaptım? Çok kısaca:

ELİA KAZAN: Türkiye'de yaşayan Rum kökenli anne babanın oğlu olarak    dünyaya geldi. Ailesi o dört yaşındayken Amerika’ya göçtü. Tiyatrocu olmak istiyordu. Aktör ve yönetmen yardımcısı olarak çalıştı, 1947 yılında  “ Actors Studio” adıyla kendi aktörlük okulunu kurdu.  Çok tanındı, çok başarılı oldı, çok zengin oldu.

Komünist idi. Ya sonra? Sonrasını Mc Carty’i anlattıktan sonra söyleyeceğim. 

JOSEPH RAYMOND MCCARTHY: Senato seçimlerini kazanarak Washington’a geldiğinde 38 yaşında genç bir taşra avukatıydı. Üstelik  düşük karakterli, habis ruhlu bir adamdı. Birilerinin  dikkatini çeken büyük özelliği de buydu!..

Soğuk savaş zamanıydı. Sovyetler Birliği’nin önce Atom, sonra da Hidrojen bombasını üretmeyi başardığı ortaya çıkmış, komünizm korkusu bir histeri halini almıştı.   McCarthy tipinde adamlara ihtiyacı vardı. Ve 7 yıl sürecek “Cadı avı” dönemi başlatıldı.  

Ülkedeki 8.000.000 yabancı fişlenmiş ve tasnif edilmişti. Sıra ABD vatandaşlarına gelmiş, “Amerika Karşıtı Faaliyetleri Soruşturma komitesi” kurulmuştu.

McCarthy bu noktada devreye girdi. Elinde Dışişleri Bakanlığında yuvalanmış 205 komünist vardı. Ortalık birbirine girdi. McCarthy sayıyı 57’ye indirdi. Yalandı tabi.   Elinde en ufak bir bilgi ya da belge yoktu. Ama onun için   sorun değildi. Önüne geleni ihbar ediyordu. Sanatçılar, aydınlar, gazeteciler, kamu görevlileri. On binlerce kişi koyu bir baskı altında hapishanelere tıkılıyor görevlerinden istifa ediyor, hatta ülkeyi terk ediyordu.   Charlie Chaplin, Edward G. Robinson, Orson Welles, Jules Dassin, Arthur Miller, Lilian Hellmann, Howard Fast bunlardan sadece bir kaçıydı.

Chaplin, komünist değildi ama komisyonda bunu söylemeyi gururuna yediremedi  ve “Komünist olmak en doğal hakkımdır,” diyecekti. Sonra da ABD’yi terk ederek İsviçre’ye yerleşti. 

Arthur Miller “Cadı kazanı” isimli bir oyun yazdı. Güya 1600’lü yıllardaki Engizisyon Mahkemelerini anlatıyordu ama anlattığı bal gibi  1950’lerin Amerika’sıydı.   

Büyük sanatçı Elia Kazan ne yaptı dersiniz? Komünist olduğunu inkar etti, bütün arkadaşlarını, daha bir sürü insanı satarak paçayı kurtardı. Amerikan halkı da alnında ömür boyu taşıyacağı bir isim taktı: Hain.

1999’da Oscarı kazandı, Elia Kazan. Yıllar geçmişti ama alnında yazılı isim duruyordu. Oscar heykelciğini eline alınca, Susan Sarandon, Nick Nolte, Ed Haris, Tim Robins gibi pek çok ünlü oyuncu protesto için salonu terk etti. Elia Kazan heykelciği kaldırdı, sadece tek kelime söyleyebildi: “UTANIYORUM.”

İNANMIYORUM ÇÜNKÜ 

  • UTANMAK ANLIK BİR REFLEKS OLMAKTAN ÇOK BİR KARAKTER KONUSUDUR. 

İfral TURGUT

1.12.2024 18:07:00

YAZARLAR


ADANA’DAN KASIM AYINDA 290 MİLYON DOLAR İHRACAT

ADANA’DA ÖLDÜRÜLEN KADINLARINA ANISI HATIRA ORMANI

DEMİRÇALI: “ÜRETEN KADINLARIN YANINDAYIZ”

50. SANAT YILI GECESİ

Haluk UYGUR yazdı/KEÇİ NİHAT...

“SEN VARSAN BİZ VARIZ”

ATLETİZMDE 3 AYDA 4 BİRİNCİLİK

ADANA’DA “I. ULUSAL AİLE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIĞI” SEMPOZYUMU

ÇUKUROVA’DA ÜCRETSİZ SAZ KURSU

YÜREĞİRLİ ÖĞRENCİLERE KİTAP DESTEĞİ

ABB’DEN GÜNEŞ ENERJİSİYLE ÇALIŞAN AKILLI SERA

AİLE HEKİMLERİ İŞ BIRAKTI

DEMİRSPOR’DA DALCI DÖNEMİ

VALİLİKTEN EMNİYET DEPOSUNDAKİ SİLAH AÇIKLAMASI

"10 AYDA 145 BİN TON ŞEKER İTHAL ETTİK"

42 ÜRÜNÜN 38’İNDE FİYAT ARTIŞI OLDU

ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERE NAKDİ DESTEK