Asıl Adı Hayrettin Ergin Gözet idi. Ama hiç bir zaman ön ismini kullanmadı. Zaten biz çalışanlar da hep Ergin Gözet olarak bildik, öyle çağırırdık.
Meslektaşımız İsmet Ramazan Selçuk 'un başlattığı "Geçmiş Zaman Olur ki" başlıklı yazı dizisi bana da anılarımı hatırlatma fırsatı verdi. Bugün de Ergin Gözet ile ilgili anıyı paylaşmak istedim.
Ergin Gözet, sadece bir gazeteci, meslek büyüğümüz değildi. Yol gösterici, samimi, şakacı, aynı zamanda fıkra anlatarak haber yazma tekniği anlatan, habercilik konusunda yetişmiş güçlü bir kalem ve geniş çevresi olan sosyal bir insandı.
Ergin Gözet'i özellikle genç muhabirlere yol gösteren, seviyelerine rahatlıkla inen, güler yüzlü, hoş sohbetli, bildiğini öğreten bir gazeteci olarak tanıdım.
Tüm çalışanlara desteğini esirgemeyen, o gün Müdür Fuat Yazgan'dan(merhum) azar duyan personeli teselli edip moral veren, "git biraz hava al. Fuat Ağabey sorarsa habere gitti der seni idare ederim. Geldiğinde zaten unutur sormaz nereye gittiğini" diyen bir insandı.
-Toplu İş Sözleşmesi Farkını Aldığımız Gün-
Ergin Gözet, Anadolu Ajansı Adana Şube Müdürlüğü'nün - sonradan Bölge statüsü verildi- moral hocasıydı.
Hangimizin morali bozuk olsa yanımızda ayrılmazdı. "Sen Fuat Ağabeyi' nin sert tavırlarına bakma. Aslında yufka yürekli. Herkese baba gibi davranır. Ancak sorumsuzluğa asla taviz vermez. Kusurları görmezden gelmez. Hata tekrarlayanı affetmez. Ben gider konuşurum. Beni kırmaz ama sen de dikkat et. Hata yapma" derdi hep.
İtiraf etmeliyim ki Fuat Yazgan Arıkan gerçekten Ergin Gözet'i çok severdi, kendisini kırmazdı, zamanla öğrendik ki dostlukları geçmiş yıllara dayanıyor.
Kasım 1978 yılıydı. AA'da toplu iş sözleşmesi imzalanmış, iki aylık sözleşme farkı almıştık. Saat 18.00 sularıydı. Mesai bitmiş herkesin keyfi yerinde. Kimi hesap yapıyor, kimi aldığı paraları sayıyor.
Ergin Gözet, Kurttepe Köyü'nde(şimdi mahalle) ikamet ediyordu. Eve geç kaldığı zaman muhtara telefon ederek geç kalacağını bir çocuğu evine göndererek haber vermesini rica ediyordu.
-Kolkola Özler Caddesi' neden Yürüyoruz-
Telefona sarıldı, karşısındaki kişiye geç kalacağını söyledi. Sonra da bana dönerek, "Haydi çıkıyoruz" dedi
"Nereye"?
Dedim, laf ağzımda kaldı, koluma girerek ajanstan çıktık. Özler Caddesi’nden Kuruköprü'ye doğru yürüyoruz. Şölen Restorant' a girdik (şimdiki Çetinkaya mağazasının bulunduğu yer.
Şef ve garsonlar etrafımızı sardı Ergin Bey, Hoşgeldiniz sizi bugün de bu masaya alalım".
Hizmet o biçim, garsonların biri gelir, biri gidiyor. Yemekte üç kez tabaklar değiştirildi. Ne olup bittiğini öğrenmeye çalışıyorum. Oysa Ergin Gözet "daimi müşteri". Hafta şaşmaz Ergin Gözet her Cumartesi günü aynı restorana ve aynı masada yemek yer, bir iki kadeh içer.
-Masaya 70'lik Rakı Geldi, Nasıl İçeceğiz-
Masaya 70'lik rakı geldi. Ben, "nasıl içeriz" dedim içimden. Yüzüme baktı, "yeter mi"? "Fazla" dedim. Bir kahkaha attı." Hele başlayalım. Sonrası Allah kerim".
Bir de sek içmesin mi. Bir kadeh ile eşlik etmeye çalışıyorum.
Ergin Gözet bu!
Gözünden kaçar mı hiç.
Dikkatlice gözümün içine baktı: “Haydi fondip" dedi. Anlamazdan geldim. Sözlerini şöyle sürdürdü :
"Sana söylüyorum. Aklını ajanstan mı bıraktın, yoksa masada mı unuttun. Şimdi içme zamanı. Sen içmek istemezsen keyfim kaçar. İçmeyenle neyi konuşacağım? Stres atmak için seninle yol arkadaşı olmak İstedim. Cebimize dolu yüzümüz gülsün biraz. İşi ajansta bıraktık. Burada iş konuşmaya gelmedik. Bu akşam beni masada yalnız bırakan, yarın ajansta tek bırakır. Yoksa sana yol arkadaşı olmamı istemiyor musun? O kadar yaşlı mıyım sence. Ben kimseyi ne masada ne de çalışma hayatımda yalnız bırakmadım, seni de bırakmayacağım. Hiç merak etme. Elimle seni evine teslim ederim. Senden ricam keyfimize çomak sokma. Beş paralık zevkimiz bozulmasın".
Gece geç saatlere kadar içip eğlendik. Masaya gelen uzun boylu kıvırcık saçlı kemancı eşliğinde şarkılar söyledik.
Sonrada çıkarken taksi çağırdı, beni eve bıraktı. Sonra kendisi evine gitti. Beni bırakırken de "yarın sabah nöbetçi olduğunu unutma. Sakın geç kalma. Fuaf Ağabey pazar günü degelir".
Paniiklemiştim. Uykum kaçmıştı. Yatakta başımı yastığa koyduğumda, uyursam nasıl uyanırım diye düşünüp durdum. Birara dalmışım. Ne kadar uyuduğumu bilemiyorum. Her uyandığımda kurduğum saatte bakıyorumdum. Neyse sabah 7.00' de büronun kapısını açarken, daktilo sesiyle irkildim. Müdür Bey benden önce gelmiş diye ödüm kopmuştu sanki. Çekinerek içeri girdim. Bir de ne göreyim. Ergin Gözet haber yazıyor.
Beni görünce kahkayı bastı:"Uyanamazsın diye düşündüm. Fuat Ağabey, gelirse ben nöbetçiyim" derdim. Akşam biraz fazla kaçırdık. Düzgün uyamayabilir"diyemezdim. Benim yüzümden sana kızmasın istedim" dedi.
Oysa kendisi Ogün izinliydi. Ben geç kalabilirim diye çıkıp gelmişti.
Ergin Gözet böyle can bir dost yardımsever bir insan güçlü bir gazeteciydi. Uzun süre birlikte çalıştık İstihbarat Şefi ve Bölge Müdür Vekilliği yaptı. Hiçbir konuda kimseyi incitmedi. Bu değerli insanı 7 Mart 2013 yılında kaybettik.
-Ergin Gözet, Örnek Bir İnsandı -
Hayrettin Ergin Gözet için Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nin önünde düzenlenen cenaze töreninde yaptığım konuşmada şunları söyledim:
"Ergin ağabeyimiz yönetim ile çalışanlar arasında köprü görevi görüyordu. Çalışanlara kol kanat gerip, rahat ortamda çalışabilmeleri için çaba gösterirdi. Çalışanlar arasında birlik ve beraberliği sağlar, haber akışı konusundaki titiz çalışmasıyla hepimize örnek olurdu. Kendisini hiç unatmayacağım. Acımız büyük. Ergin ağabeyime Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun, Ailesi, sevenleri ve basın camiamızın başı sağ olsun".
Bugün bu değerli insana bir kez daha rahmet diliyorum. Rahat uyu seni unutmadık, unutmayacağız.