Oktay EROL

Tarih: 16.01.2025 23:22

EVLENECEKLERE KREDİ, YA SONRA…

Facebook Twitter Linked-in

Aile Yılı kapsamında düzenlenen tanıtım programında yeni evlenecek çiftlere yüzellibin TL’lik evlilik kredisi verilecek. Kırksekiz ay vadeli, iki yıl geri ödemesiz olacağı belirtilen kredi, otuz yaşından gün almamış/ taşınmazı bulunmayan/ affa uğramış olsa bile; devletin güvenliğine, anayasal düzene, bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçları olmama koşulları aranacak.

***

Daha geçtiğimiz günlerde gençlerin evlenmemesinin, çiftlerin çocuk yapmamasının nedenleri arasında “ekonominin” olmadığını ısrarla söyleyenlerin “tezleri” çürümüş oldu böylece! Verilen müjde, evlilik çağı gelenlerin “yüzellibin” lirası varsa “evliliğe uygun” anlamına gelir! Yoksa durduk yerde, “aile yılı” kapsamında böyle bir çözüme gitmenin gereği de olmaz!

Ne olacak şimdi? Yaşı otuzdan gün almamış olanlar “krediyi” bir an önce almak, yuva kurmak için sıraya girecek! Aldığı krediyle de “evinin içini” dizecek, evinin kirasını ödeyecek, düğününü yapacak, evlenmekle birlikte doğacak masrafların üzerinden gelecek, bir evin gereksinmelerini karşılayabilecek…

***

Çinlilerin, “balık yemesini değil, balık tutmasını öğren” özlü sözünü seviyorum! Bizde, “iktidarın” sürdürmekte olduğu anlayışın tam tersi! Eğer evlenmek, yuva kurmak, erinçli bir yaşam sürmek istiyorsan öncelikle yaşamını kazanmak zorundasın! Ataların, “dökme suyla değirmen taşı dönmez” özlü sözünü de severim! Değirmene su kanalı sağlamadıkça, sürekliliğini kazandırmadıkça “değirmen taşını” döndürmek olanaksızlaşır! Yapılan iş göstermelik olmaktan öteye gitmez! Hem sahibini zorluğa sürükler hem de değirmenden yararlanmak için gelenleri bungunluğa…

***

Onlarca üniversite açıldı, binlerce okulu bitiren genç işsiz beklerken, bir yandan da “meslek edinebilme” olanakları ellerinden çalındı! Onbeş, yirmi yaşındaki gençleri her tür işe yönlendirmek olası, ancak yaşları çeyrek yüzyıla denk gelen/ üniversite bitirmiş/ dalında eğitim almış olanları               “her işe” yönlendirmek bir yandan zor, bir yandan da ülke ekonomisinin “iyi” kullanılamadığı anlamına gelir! Bir yandan harcama yapılarak eğitim aldırmak, bir yandan da aldığı eğitimi ülke ekonomisine katkı olarak sunamamak! Yaşamın, en verimli sürecinin “yitirilmesi” diye bir anlam kolayca çıkarılabilir!

Gencin aldığı eğitimi, ülkenin ekonomisine katmadıkça bir yandan gençler, bir yandan da ülke karabasana bürünüyor; şu an bizde yaşandığı gibi… Aile kurmaktan söz ediliyor ya… Medyada “aile içi şiddeti”, bir yandan “aile içi geçimsizliği”, bir yandan “aile içi vahşeti” duymadığımız gün yok! Evine ekmek alamadığı, çocuğunun okul masraflarını karşılayamadığı, mutfağın giderlerini sağlayamadığı için canına kıyanları duymayan yoktur kanımca! 

***

Peki şimdi ne olacak? Yaşamını sağlayacak kadar geliri/ işi olmayan birinin “aile yılı” kapsamında alacağı yüzellibin liralık “evlilik kredisi” iki yıl aradan sonra ödenecek olsa bile, o ailenin zorlanmasına neden olacak bir süreci de peşinden getirecek! Gerçekten, insanlara “balık tutmayı” öğretecek denli beceriksiz mi bu “iktidar” sorusu sıkça aklıma geliyor!

Emekçi çalışıyor “emeğinin karşılığını” alamıyor, aileler “çocuk” sahibi oluyor eğitimlerine yetişemiyor, gençler üniversite bitiriyor yaşamlarına katma değer kazandırmıyor… İnsanlar çabasıyla değerlendirmeyip/ aldıkları eğitim dalı görmezden gelinerek, bir de sistemin “ana yapısını” oluşturmasına ödün verildiğinde; kredilerle, desteklerle, harçlıklarla, ücretsiz dağıtılan kömürlerle yurttaşı daha da köleleştirirsiniz! Değirmen taşının dönmesini istiyorsanız, su kanalını açmak/ hızını ayarlamak/ sürekliliğini sağlamak zorundasınız! Aklın yolu birse; bunun başka yolu da yok! 150125


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —