FAZLA MERAK İYİ DEĞİLDİR

Bana veya başkasına yapılsın hiç fark etmez, insanların özelini merak edip sorup soruşturan, bunu da samimiyet adı altında yapan kişilerin bu davranışından hiç hoşlanmıyorum.

Bana veya başkasına yapılsın hiç fark etmez, insanların özelini merak edip sorup soruşturan, bunu da samimiyet adı altında yapan kişilerin bu davranışından hiç hoşlanmıyorum.

Sana ne kardeşim el âlemin malından mülkünden, parasından, çoluğundan çocuğundan.

Ne iş yapıyormuş, kaç para maaş alıyormuş, evi arabası var mıymış…? Mış da mış..

Oğlu ne iş yapıyormuş, kızı hangi okulda okuyormuş. Evlenmek istiyorlar mıymış, çocuk yapacaklar mıymış?

Daha neler neler… Bu tür soruların aynısına ya da benzerlerine yaşamımızın belli bir döneminde mutlaka hedef olmuş, haddini bilmez kişilerin meraklı sorularına ister istemez cevap vermek ya da kaçamak cümlelerle geçiştirmek zorunda kalmışızdır.

Bazen ben de karşılaşıyorum böyleleriyle. Sorusunu cevapladıkça bundan cesaret alıp, yenilerini sıralıyor, daha derine inmeye çalışıyorlar.

İçimden “Sana ne be kardeşim. Derdin ne bre babam..” diyorum ama bunları sesli söyleyememekten de üzülüyorum.

FAZLA MERAK İYİ DEĞİLDİR

Bana veya başkasına yapılsın hiç fark etmez, insanların özelini merak edip sorup soruşturan, bunu da samimiyet adı altında yapan kişilerin bu davranışından hiç hoşlanmıyorum.

Sana ne kardeşim el âlemin malından mülkünden, parasından, çoluğundan çocuğundan.

Ne iş yapıyormuş, kaç para maaş alıyormuş, evi arabası var mıymış…? Mış da mış..

Oğlu ne iş yapıyormuş, kızı hangi okulda okuyormuş. Evlenmek istiyorlar mıymış, çocuk yapacaklar mıymış?

Daha neler neler… Bu tür soruların aynısına ya da benzerlerine yaşamımızın belli bir döneminde mutlaka hedef olmuş, haddini bilmez kişilerin meraklı sorularına ister istemez cevap vermek ya da kaçamak cümlelerle geçiştirmek zorunda kalmışızdır.

Bazen ben de karşılaşıyorum böyleleriyle. Sorusunu cevapladıkça bundan cesaret alıp, yenilerini sıralıyor, daha derine inmeye çalışıyorlar.

İçimden “Sana ne be kardeşim. Derdin ne bre babam..” diyorum ama bunları sesli söyleyememekten de üzülüyorum.

Gerçekten de kimin neyi var neyi yok, kim ne yapıyor ne yapmıyor, kime ne?

Bunlar neden merak edilir?

İnsanlar durduk yere neden rahatsız edilir, bilmem ki.

Fazla merak iyi değildir aslında. İnsanın başına iş açar.

***

KOMŞU ALMA EV AL

 

Atasözlerimiz var, dostluğu arkadaşlığı yardımseverlik ve iyi insani ilişkileri çağrıştıran.

“Ev alma komşu al”, ” Komşu komşunun külüne muhtaç” diyen, gün görmüş, hayat tecrübesi geniş, yaşadıklarından ders çıkarmış atalarımız yaşamış bu topraklarda.

Yaşadıklarından edindikleri tecrübe ve bilgi birikimleri ile gelecek kuşakları uyarmışlar.

Bu dünyada neye önem verilip, neye verilmemesi konusunda önerilerde bulunmuşlar.

Demek istemişler ki; “Bizler şu şu şu yanlışları yaptık ama siz yapmayın.”

“Bizim hatalarımızın bedeli ağır oldu. Faturasını ödemek için çok zorlandık. Siz, bizim durumumuza düşmeyin. İyi insanların, değerli dostların, aydın bilgili insani değerleri yüksek, yardımsever, kalbi temiz, mala mülke tamah etmeyen insanların kıymetini bilin. Bu dünya geçicidir. Öteki tarafa götürecek bir şey yok. Bencil olmayın. Başkalarını da düşünün. Mutlu olmak için mutlu etmeyi bilin” demişler, miras bıraktıkları sözleriyle.

Ama öyle bir zaman yaşıyoruz ki bazı kişiler bırakın atasözlerini, ne büyüğünü ne de küçüğünü biliyor. Ne dostluktan anlayan var, ne de arkadaşlıktan. Ne komşusunu düşünen, ne çevresini rahatsız etmekten kaçınan. Öylesine bencil, öylesine kendine dönük, öylesine menfaatçi olmuş ki insanlar, atasözleri sanki başka dünyalarda yaşamış eski insanlar tarafından, başka gezegenlerin canlılarına söylenmiş gibi bir hayat sürüyoruz.

Kim kime dün duma. Saldım çayıra mevlam kayıra.

Ne o eski komşuluklar kaldı ne de komşunun işine yarayacak ocaktaki kül.

Bu yüzden insanlar birbirlerinden fersah fersah uzak duruyor. “Mümkünse görüşmeyelim, ocağın da külün de senin olsun, gölge etme yeter” diyorlar.

Kısacası insani ilişkiler öylesine dejenere oldu, insan kıymeti o kadar bilinmez oldu ki, atasözleri tersine söylenir oldu.

“İyi bir yerden müstakil bir ev al ya da arsa alıp ortasına bir ev kondur, komşuya falan da gerek yok” diyenler çoğaldı.

Haksız da değiller bence. Bırakın hal hatır sormayı birbirinden bir selamı esirgeyen insanlardan komşu olsa ne olur olmasa ne olur?


Tuncay DAĞLI

2.09.2024 15:02:00

YAZARLAR


ÇOCUKLARDA ÇENE PROBLEMİNE DİKKAT…

YALBUZDAĞ: SAĞLIK ÇALIŞANINA ŞİDDET ARTIYOR

4 BİN 555 ADET SAHTE PARFÜME EL KONDU

“İŞ CİNAYETLERİNDE SORUMLULAR YARGILANMIYOR”

ADANA’DA AVM’LERDE GIDA DENETİMİ

AÇIĞA ÇIKAN KAÇAKÇILIK OLAYLARINDA  %107’LİK ARTIŞ

DİJİTAL LİRA TÜRKİYE'NİN EKONOMİK GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİREBİLİR!

SONBAHARIN OLUMSUZ ETKİLERİNDEN KORUNMAK ELİNİZDE…

HEDEF: YILLIK 5 MİLYON SAĞLIK TURİSTİ

HAYAT KURTARAN BURUNLAR ANKARA’DA EĞİTİLİYOR

HASTANE ÖLÜMLERİNİN 1. NEDENİ SEPSİS, HER 5 ÖLÜMDEN BİRİNİN DE SORUMLUSU!

TURİZM ODAKLI SOSYAL GİRİŞİMCİLİK MERKEZİ PROJESİ

UZMANLARDAN KRİTİK UYARI!

3 ADET “TESLA MODEL Y” KAZANMA ŞANSI

DENETİMLİ SERBESTLİK YÜKÜMLÜLERİ OKULLARI BOYADI

“POLONYA, ŞIMDI” SEÇKISI ADANA ALTIN KOZA’DA

YÜREĞİR’DE NARİN İÇİN HATIRA KORUSU