FİLOKRASİ

​“Sevgi, aklın ve kalbin birleştiği yerdir; onsuz ne kişi ne de toplum var olabilir.” – Platon¹


​“Sevgi, aklın ve kalbin birleştiği yerdir; onsuz ne kişi ne de toplum var olabilir.” – Platon¹
*
Sadece "O nedir?" diye değil, düşünmek ve sorgulamak için: Filokrasi yani 'Sevgiyle Yönetme Sanatı'...

​Yunanca “philos” (sevgi, dostluk) ve “kratos” (güç, yönetim) kelimelerinden doğan ve modern toplumun politik, ekonomik ve ahlaki çöküşüne karşı empati, dayanışma ve erdemle örülmüş somut bir panzehirden yani sevgiden söz ediyoruz ki, işte onun adıdır Filokrasi.

​Akıl, izan ve mizandan yoksun yaşam sürenlerin, yönettikleri devleti de kendilerini de felakete sürükledikleri hususunda yazarken;

​Kleptokrasi'de² hırsızlar iktidar kuruyor, Plütokrasi'de³ zenginlik her şeyi satın alıyor, Kakistokrasi'de⁴ kötülük hâkimiyetini ilan ederken İdiokrasi'de⁵ cehalet baştacı ve bunlar sadece devlet mekanizmalarını değil, toplumun kolektif ruhunu da esir alıyor ve insanlar yalnızlaşırken ahlaki değerlerini de kaybediyor demiştik.

İşte, bu derin çürümeden çıkışın mümkün olduğuna, tarihin en kadim bir değerinde, yani Filokrasi dediğimiz sevginin yönetiminde buluşup, hayatın yaşanabilir olacağına inanarak "Dostluğun biz sevgisiyle toplanalım..." diyorum.

​Fransız sosyolog Émile Durkheim⁶’ın “anomi” olarak tanımladığı ve bir anlamda kuralsızlık halinin bu umutları yavaş yavaş yok etmemesi için...

​Toplumun Ruhsal Çöküşü
​Durkheim, bu hali kuralsızlık olarak yani anomi olarak ifade etti. Max Weber⁷, modern bürokrasilerin yozlaşmasının bireyi mekanik bir dişliye indirgediğini söylerken, Erich Fromm⁸, “özgürlükten kaçış” kavramıyla bireyin baskıcı düzenlerde otoriteye teslimiyetini açıklıyor ki, bu teslimiyet, anominin bireysel ruhlardaki yıkıcı yansıması demektir. Liyakatin unutulduğu, “herkes kendi başının çaresine baksın” anlayışının da hâkim olduğu bir kanser gibi toplumu kemiriyor, sosyal dokuyu parçalıyor ve ahlaki kayıtsızlığa sürüklüyor.

Çürümenin izleri, hayatın her alanında, özellikle az gelişmiş ülkelerde yoğun olarak görülüyor.

İşte;
Popülizmin getirdiği yalan dolu söylemler, kullanılan kutuplaştırıcı dil, korku temelli siyaset, seçmen iradesinin manipüle edilmesi her toplumu yaralar ve gerçek tartışmalar unut(tur)ulur.

Gelir adaletsizliği sıradanlaşırken, ekonomik krizlerde dayanışma yerine bireyciliğin öne çıktığına tanık olmuyor muyuz? Eğitimde, ezber odaklı sisteme, güven bağının zayıflamasına, gençlerin merak yerine korkuyla öğreniyor olmalarına karşı bir duyarsızlık görmüyor muyuz?

Medyadaki nefret dili, linç kültürü ve hakikatin reyting uğruna feda edilmesi, haberlerin gerçekleri aydınlatmak yerine kutuplaşmayı besliyor olması!

​Teknolojide, yapay zekânın sunduğu kolaylıklar, insani bağları zayıflatırken insanları dijital yalnızlığa itmiyor mu? Sosyal ağlar gerçek dostluklar yerine sanal çatışmaları teşvik etmiyor mu?

​Değerli Okurlar, böyle bir tablo maalesef anominin ta kendisi... "Dürüstlük kazandırmıyor” düşüncesi bireyleri umutsuzluğa ve ahlaki kayıtsızlığa sürüklediğinde ise bu çürüme sıradanlaşıyor, yozlaşma kanıksanıyor ve toplum, kendi ruhunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

Anomi sadece sosyolojik bir kavram da değil, günümüzün en acil krizi olup kişileri de toplumu da içten içe eriten bir zehirdir.

Nazım Hikmet’in⁹, Moğollar'ın sesiyle yankılanan ‘Bi şey yapmalı’ haykırışı herkes için yankılansın;

​“Sanki onlar hancı / Halkına yabancı / Biz ise kiracıyız da / Evden atmalı / Birisi oy peşinde / Öteki rant işinde / Kıyamet değilse bile / Bi şey kopmalı / Bi şey yapmalı / Hey bi şey yapmalı / Hey bi şey yapmalı.”

​Eğer;
İnsan, insanım diyorsa, bu kiracı düzene, gençliğin masumiyeti, haksızlığa uğrayanların çaresizliğine karşı bir şeyler yapma gerekliliği görev ve sorumluluk olmalıdır.

​Filokratik Bir Dünya Hayal mi?

​Tarihte, Platon’un “filozof kral” idealiyle adil bir devleti hayal etmesi, Farabi¹⁰’in “erdemli şehir” düşüncesiyle yöneticilerin erdemini vurgulaması, Aristoteles¹¹’in “philia” anlayışıyla toplumsal düzenin temelinde dostluk ve sevgi bağlarının olduğunu söylemesi de, Spinoza¹² ve Kant¹³’in, etik ve ödev bilinciyle hareket edenlerin, toplumun çürümesine engel olabileceği düşüncesi de "umutsuzluğa yer yok!" dedirtmiyor mu?

Mevlânâ¹⁴ da “Sevgiyle yoğrulmamış bir akıl, insanı karanlığa götürür.” diyerek, akıl, izan ve mizanla hareket edilmesi uyarısında bulunuyor.

​Flamingo Yolu dizisindeki Şerif Titus'un "Hayal âleminde fazla mesai yapıyorsun!" sözüne fazla takılmadan;

​Siyasette, bağıran ve bölen liderlerin değil; dinleyen, empati kuran ve birleştiren, uzlaşı arayan politika(cı)ların varolduğu,

​Ekonomide, açgözlülük ve hırsın değil, adil paylaşım ve dayanışmanın en yüksek değer olduğu,

​Eğitimde, ezber ve korkunun değil, sevgiyle beslenen merak, yaratıcılık ve öğrenme tutkusunun esas alındığı,

​Medyada, nefret dilinin ve dezenformasyonun son bulduğu, umut ve yapıcı eleştirilerin toplumu olumlu şekillendirdiği,

​Teknolojide, algoritmaların insanları köleleştirmek için değil, insani bağları güçlendirmek için kullanıldığı bir ülkeyi hayal edip biraz da olsa düşünün diyorum.

​Eğer, bunlar çok ütopik derseniz tarihe de uzanmalı ki; köleliğin kaldırılması, kadınların seçme ve seçilme hakkı, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi gibi bir zamanlar “imkânsız” görülen fikirler, sevgi ve adalet temelli mücadelelerle gerçeğe dönüşmedi mi?

​Yunus Emre¹⁵’nin “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” çağrısını da, Gandhi¹⁶’nin “Sevgi, en güçlü silahtır; zira o, kalpleri fetheder” sözünü de tarihteki o somut izlerden sayabiliriz.

​İnsanlık tarihi, çürüme ve yeniden doğuş döngüleriyle dolu ve bugün insanlar böyle bir kavşakta; ya anomiye teslim olup çürümeyi kanıksayabilir ya da Filokrasinin ışığını yakarak dostlukla, sevgiyle örülmüş yeni bir toplumsal düzenin kurucusu olabilir.

Filokrasi, bir lider ya da siyasi parti değil, kalplerde filizlenebilecek sevgi ve sorumluluk bilincidir. Günlük hayatta filokrasiyi uygulamak da zor değil; bir komşunuza gülümsemeniz, bir tartışmada empatiyle dinlemeniz, bir çocuğa umut ve ilham vermeniz dahi sevginin küçük tohumlarıdır ve paylaştıkça büyürler.

Unutmayın: sevgi, ne bir lüks ne de bir süstür, insanlığın var olabilmesinin tek koşulu, çürümenin sıradanlaştığı yerde bir devrim niteliğindedir.

​Bakınız, şairimiz Şükrü Erbaş¹⁷ ne diyor;

​"Kavgayı, bir yaprağın üzerine yazmak isterdim, / Sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye...
Öfkeyi, bir bulutun üzerine yazmak isterdim, / Yağmur yağsın bulut yok olsun diye...
Nefreti, karların üzerine yazmak isterdim, / Güneş açsın karlar erisin diye...
...Ve dostluğu ve sevgiyi, / Yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim, / Onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye..."

​Gerçekten; krizler, çaresizlikler ve tehditler ortasında, umudu yeniden yeşertmek insanın elinde. Her ne kadar İsmet Orhan¹⁸, “el ele yok ettik sevgiyle beraber her şeyi.” dese de, Bülent Ecevit¹⁸’in dizelerindeki umudu el ele büyütmenin vakti değil mi?

​"el ele sevdik bu dünyayı / acısıyla sevinciyle sevdik / yazıyla kışıyla sevdik / köy-köy ülke-ülke / gökler gibi sardı dünyayı / yağmur gibi sızdı dünyaya / dünya kadar oldu sevgimiz / el ele büyütüp / el ele derdik / el ele derip insana verdik / verdikçe çoğalan sevgimizi"

​Bilmelisin ki, bir çocuğun gözlerindeki umutla yeniden doğacaktır insanlık...

​Öyleyse, sevelim sevilelim ve sevgiyi seçelim mi?
​Tarih, bu sorunun cevabını bekliyor…
Zira, “İnsanları mutlu edecek tek vasıta, onları birbirine yaklaştıran, onları birbirine sevdiren şeylerdir.” Atatürk

​Suat Umutlu/02 Ekim 2025

​Dipnotlar:
​¹ Platon: Antik Yunan filozofu; “Devlet” ve “Sempozyum”da adalet, sevgi ve ideal düzen üzerine düşünmüştür.
² Suat Umutlu 
https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/kleptokrasi-163589.html
³ Suat Umutlu https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/plutokrasi_paranin_saltanati_halkin_golgesi-163598.html
⁴ Suat Umutlu https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/kakistokrasi_en_kotulerin_kaosu_mu-163604.html
⁵ Suat Umutlu https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/idiokrasi-163628.html
⁶ Émile Durkheim: Fransız sosyolog; “anomi” kavramıyla toplumsal normların çöküşünü ve bireyin yalnızlaşmasını açıklamıştır.
⁷ Max Weber: Alman sosyolog; bürokrasi, otorite ve modernleşmenin bireyi yabancılaştırıcı etkilerini analiz etmiştir.
⁸ Erich Fromm: Alman düşünür; Özgürlükten Kaçış’ta bireyin otoriteye teslimiyetini ve özgürlükle ilişkisini irdelemiştir.
⁹ Nazım Hikmet Ran: Türk şair. “Bi şey yapmalı” dizelerinin yer aldığı “Kerem Gibi” şiiri, Moğollar grubu tarafından bestelenerek geniş kitlelere ulaşmıştır.
¹⁰ Farabi: Türk-İslam filozofu; “Erdemli Şehir”de yöneticinin erdemiyle adil bir toplum düzenini savunmuştur.
¹¹ Aristoteles: Antik Yunan filozofu; “philia” kavramıyla dostluk ve sevgi bağlarının toplumsal düzenin temeli olduğunu belirtmiştir.
¹² Spinoza: Hollandalı filozof; etik, özgürlük ve aklın rehberliğinde erdemli yaşamı savunmuştur.
¹³ Immanuel Kant: Alman filozof; ödev ahlakı ve evrensel etik ilkeleriyle modern ahlak felsefesine yön vermiştir.
¹⁴ Mevlânâ: 13. yüzyıl mutasavvıf ve şair; Mesnevi’de sevgi, hoşgörü ve insanlık değerlerini yüceltmiştir.
¹⁵ Yunus Emre: Türk mutasavvıf; sade ve derin şiirleriyle sevgi ve insanlık çağrısı yapmıştır.
¹⁶ Mahatma Gandhi: Hint lider; sevgi ve barış temelli direnişiyle bağımsızlık mücadelesine öncülük etmiştir.
¹⁷ Şükrü Erbaş: (1953 - ) Türk şair ve yazar. Şiirlerinde insanın temel duygularını, sevgiyi ve toplumsal sıkıntıları lirik bir dille anlattı. Dicle Üstü Ay Bulanık önemli eserlerindendir.
¹⁸ İsmet Orhan / Bülent Ecevit: https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/5n1k_turkiye-163574.html


SUAT UMUTLU

2.10.2025 19:53:00

YAZARLAR


Düzgün COŞKUN Yazdı/ VALİ KÖŞGER'İN AÇIKLAMASINA FİLM VE DİZİ DÜNYASI SESSİZ!

Nazım ALPMAN Yazdı/GAZETECİLİK BU TOPLUMUN VİCDANIDIR!

YARI ZAMANLI ÇALIŞTIRILACAK 30 KADIN TEMİZLİK PERSONELİ ALINACAK

ALTINDA 3 YILA YÜZDE 140’LIK ARTIŞ

ŞİMŞEK’TEN BAHÇELİ’YE ZİYARET

“GAZETECİLERİN SORU SORMA GÖREVİ KISITLANAMAZ”

KIVANÇ: KOBİ’LERİMİZ İÇİN NEFES OLACAK

ADANA BİK BÖLGE MÜDÜRÜ PARLAK’A ZİYARET

Hüseyin SUNGUR Yazdı / DEMİRÇALI, KİMİN PARASINI KİME VERİYORSUN?

ADANA’DA LEZZET FESTİVALİ' HAZIRLIĞI

SEYHAN BELEDİYESİ'NDEN ÜCRETSİZ EKPSS KURSU DESTEĞİ

BAHİS OPERASYONU YAPILAN 6 İL ARASINDA ADANA’DA VAR

CHP ADANA’DA 15 İLÇE BAŞKANINI SEÇTİ

ÇUKUROVALI KADINLAR GÜNE SPORLA BAŞLIYOR

ŞAHİN BİLGİÇ: TARIMDA MAKİNALAŞMAYI ARTTIRMALIYIZ

ŞEVKİN BUDAPEŞTE’DE

TZOB: ÜRETİCİDE 4 LİRA 38 KURUŞ OLAN PATATES MARKETTE 19 LİRA 8 KURUŞA SATILDI