Aydin SİHAY

Tarih: 17.03.2025 22:10

FRIDA

Facebook Twitter Linked-in

Uçağın tekerleri Meksico'nun "Juarez Uluslararası Havalimanı"nın pistine değdiğinde akşam olmak üzereydi.

Bir taksiye atladığım gibi Frida'nın şimdi müze olarak kullanılan ve "Casa Azur"(mavi ev) diye bilinen Del Carmen mahallesindeki evinin önünde indiğimde yağmur başlamıştı.

Yöresel giysiler içindeki Frida beni kapıda karşıladı.

İlk kez karşı karşıya gelmenin heyecanı ve çekingenliğiyle birbirimize sarıldık.

İçtenlikle sarıldığını ve sıcaklığını duyumsadım.

Elimden tutup, çiçekler içindeki bir avludan geçirip resimler, heykeller, tualler ve boyalarla dolu atölyesine götürdü.

Onu ilk gördüğüm andan beri kalbim öylesine çarpıyordu ki.

Bir türlü sakinleşemiyordum.

Madrit'de bir süre yaşamıştım.

Öğrendiğim İspanyolcayla anlaşayabiliyorduk.

Bundan beş yıl önce Meksika'dan dönen bir ressam arkadaşımdan Frida'nın telefonunu almıştım.

Öylesine aramıştım.

Bir hafta sonra beni aradığında inanamamıştım.

Ve çok mutlu olmuştum.

O günden sonra sık sık konuşmaya başlamıştık.

Konuştukça ne denli mutsuz olduğunu anlamıştım.

İkinci kez evlendiği Diego Rivera'yla huzursuz günler geçiriyordu.

İlk kez evlendiklerinde Frida 22 Diego 42 yaşındaydı.

Diego öylesine kiloluydu ki onlar için "fil ve güvercin" tanımlaması yapılmıştı.

Bir gün geç saatte aradı beni.

Sesindeki derin acıyı farkettim.

"Buraya gelir misin?" dedi ve kapattı.

Şimdi karşısında yaptığı kahveyi yudumluyordum.

Boş bir tual alıp şövaleye koydu.

Ve resmimi yapmaya başladı.

Bir yandan da Diego'yla yaşadığı fırtınalı evliliğinden söz ediyordu.

"Hayatta iki büyük kaza geçirdim. Biri otobüs kazası diğeri Diego" dedi.

O gece çok uzun sürmüştü.

Sabahın ilk ışıkları pencereden süzülürken portrem de bitmişti.

Resmime baktıkça o geceyi düşünüyorum

Aydın Sihay


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —