Geçtiğimiz günlerde internette bir haber okudum. Haberde aynen şu ifadeler yer alıyordu:
“Birçok dizi ve filmde rol alan ve aldığı rollerde büyük başarı elde eden usta oyuncumuz Aras Bulut İynemli'den az önce acı haber geldi. Ölüm haberi sanat dünyasında büyük üzüntüye neden oldu. Peki sebebi ne?”
Şimdi bu haberin girişini okuyunca ne anlıyoruz?
Haberin girişini yorumlayarak nasıl anlaşılacağını dilimiz döndüğünce ifade edelim.
Girişte ne diyor, “Aras Bulut İynemli'den az önce acı haber geldi.”
Sonrasında devamla, “Ölüm haberi sanat dünyasında büyük üzüntüye neden oldu.” İfadeleri yer alıyor.
Yani burada Aras Bulut İynemli “Ölmüş” gibi bir giriş yapıyorlar habere. Peki haberin devamı nasıl yazılmış okuyalım.
“Türkiye'nin başarılı oyuncularından biri olan Aras Bulut İynemli, babasını kaybetti. Aileye yakın kaynaklardan yapılan açıklamada, Cengiz İynemli’nin bugün Kilyos Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından Kilyos Mezarlığı’na defnedileceği belirtildi.
Ünlü oyuncunun vefat eden babası Cengiz İynemli iki yıldır kanser tedavisi görüyordu.”
Buradaki amaç interneti okutmak için “Tık”latmaktır. Zaten “Tıklama” uğruna güzel mesleğimiz gazetecilik ne hallere geldi.
Gazeteciliğin ne durumlara geldiğini-getirildiğini TV ekranlarındaki tartışma programlarında görüyoruz.
TV ekranlarında tartışma programlarına çıkanlar öylesine bülbül gibi konuşuyorlar ki gazeteciliğin dışında her şeyden anlıyorlar.
Doktor, asker, aşçı, basketbolcu, futbolcu, belediye başkanı, bilim insanı, siyasetçi ve birçok meslek konusunda “Ahkam” kesebiliyor, ama bir türlü gazetecilik yapamıyorlar.
Çünkü, izlediğimiz kadarıyla gazeteciliğin objektif olacağı unutulmuş.
Gazetecilik ne yazık ki “Senden”, “Benden” ayrımları yaparak kutuplaştırıldı.
Önce şu konuda anlaşalım...
Ülkemizde, kentimizde çalışan gazeteci kalmadığından insanlar TV ekranlarında tartışma programında konuşan gazeteceleri dikkate almıyor.
Peki gazetecilik niye bu noktaya geldi-getirildi?
Dürüst olmadık...
Mesleğimiz yok edilmeye çalışılırken, gazeteciliğe sahip çıkmadık...
Mesleğimize sahip çıkmadığımız gibi birbirimizin ayağından aşağıya doğru çektik.
Gruplaştık...
Gruplaştırıldık...
Yok edilişimizi yazmaktan bizlere bıkkınlık geldi, ama bizleri yok etmeye çalışanlara bıkkınlık gelmiyor.
Biz yazıyoruz, biz çiziyoruz ama her yıl daha da kötüye gidiyoruz...
Gazeteciliğin geleceği karanlık olduğu için artık gençler de bu mesleğe yönelmiyor...
Bu mesleğe yönelen genç kardeşlerimiz de daha iyi bir iş imkanı bulunca, gazeteciliği bırakıyor...
Nasıl bırakmasınlar ki gazetecilik mesleğini.
Gazetecilikte gelecek görmüyorlar.
Belki bu yazdıklarımla genç meslektaşlarımı karamsarlığa ittim.
Her ne kadar karamsarlığa itsem de doğruyu söylemekte, yazmakta fayda var.
Bugün genç meslektaşlarımıza ya da gazeteciliğe gönül vermiş gençlere bu mesleğin gerçek durumunu anlatmazsak onlara kötülük etmiş oluruz. Onlar da bizleri hiç iyi anmazlar ve kulaklarımızı çınlatırlar.
Velhasıl gazetecilik bitirildi, gazetecilik yapanların sayısı günden güne eksiliyor.
Bakınız konuya nereden girdik, nerelere geldik.
Burada noktalayacak olursak gazetecilik ne yazık ki “Ayağa” düşürüldü.
Gazetecilik “Ayağa” düşürülünce de internet sitesi haberin girişinde Aras Bulut İynemli’nin babasını değil de kendisini ölmüş gibi lanse eder.
Bu ve benzeri haberleri internet sitelerinde ne yazık ki çok görüyoruz. Bunun adına da “Gazetecilik” diyorlar.