Heybetli bir duruşu vardı, personel ile konuşurken yüzü hep asıktı. Makam odasının kapısı hep kapalıydı. Girmek için kapıyı çaldığınızda "giriniz" sesi duyulmadan kapıyı aralamak yürek isterdi.
Gün içinde bir muhabir ya da idari personeli çağırdığında, mutlaka fırça çekecek diye bir algı vardı. Personelle mesafeyi hep korurdu. Haber Konusunda çok titizdi. Bir dediğini iki kez tekrarladığı yoktu. Sabahları içeri girdiğinde "Günaydın" demezdi, hepimiz ayağa kalkar "Günaydın" derdik.
Gölgesi de ağırdı, mesai saatleri diye bir şey tanımazdı. Hafta sonları zamanını Ajansta geçirirdi. Gelemediği zaman bulunduğu yerin telefonunu bildirir olası bir olayı kendisine okutur, sonra haberleştirerek, "Çukurova Bülteni" ismiyle abonelere servis Yapardık.O yıllarda İstanbul, İzmir ve Adana Bölge Müdürlükleri Haber akışı açısından bağımsız bülten yapıyordu. Bu yayın akışı 1984 yılına kadar sürdü. Sonra tüm haberler Genel Müdürlüğe gönderilmeye başlanarak merkezden abonelere servis edildi.
-Personelsiz Lokma Ağzından Geçmezdi-
Kimden bahsettiğimi anlayamayan kaldığını sanmıyorum. Bu sert insan dönemin AA Adana Bölge Müdürü Fuat Yazgan Arıkan'dı.
Medya, Fuat Yazgan olarak tanırdı. Çünkü Arıkan soyadını mahkeme kararı ile almıştı, sadece resmi yazışmalarda kullanırdı.
-Teneke Dolu Otlu Peyniri Ajansa Getirirdi-
Her yıl memleketi Siirt'ten otlu peynir siparişi verir, bir teneke de ajansa getirirdi. Pide ekmek aldırır sabahları kahvaltısını personelle birlikte yapardı. Hafta sonları ajansta yemek yaptırırdı. Personelsiz sofraya oturmazdı, ağzından lokma geçmezdi. Sofrada konuşur bazen şakalaşırdı. Sert mizaçlı Fuat Yazgan sofrada tebessüm eden başka bir Fuat Yazgan'dı sanki!
Esip gürlediği çoktu. Hışmına uğramayan tek bir personel yoktu. Ancak korumacı bir duruşu da vardı.
-Personelin Önünde Kalkan Gibiydi-
1978 yılının Ocak ayı idi. Kaya Dikmen, acil bir iş için (neden gittiğini hiç bir zaman öğrenemedik) Kars'a gitmişti. Ancak yoğun kar ve tipi yolları kapatmış, Kaya Dikmen Kars'ta tabiri caizse rehin kalmıştı. Fuat Yazgan, önce umursamadı, sonra tedirgin oldu, bazı haberlerde Kaya Dikmen'nin parafını kullandı.
Aradan haftalar geçti, Kaya Dikmen'den haber alamadı. Kim nasıl olduğu bilinmez Genel Müdürlüğe olay intikal etti. Kısa süre sonra da Kaya Dikmen'in iş akdinin feshedildi yazısı geldi. Fuat Yazgan, sarı zarfı açıp yazıyı okur okumaz, dönemin Genel Müdürü Atilla Onuk'u telefonla aradı. Yüksek sesle konuştuğu için sözleri muhabirler odasından duyuluyordu.
-Ben Görevlendirdim, Yazıyı Göndermeyi de Unutmuşum-
Genel Müdür Atilla Onuk'a Kaya Dikmen'in kendisi tarafından Kars 'a gönderildiğini, İş akdinin feshinin geri alınmasını isterken şöyle dediği duyuldu:
"Sayın Onuk, görevlendirme yazısını postaya vermeyi unutmuşum. Zarf masamın çekmecesinde duruyor. Arzu edersiniz bugün yollayayım".
Konuşmasını bitirdikten sonra muhabirlerin odasına geldi. Ergin Gözet, "Ağabey, n'olacak. Çocukları okuyor, eşi çalışmıyor dediğinde," Sorumluluğunu üzerime aldım. Yazıyı da yazdım. Hasan (Demir) hemen postalasın. Ben yeniden başlamasını rica ettim. Atilla bey beni kırmaz. Birbirimizi 1966 yılından beri tanıyoruz" deyince hepimiz rahat nefes aldık.
Atilla Onuk Şubat ayında Kaya Dikmen'in başlama yazısını Bölgeye gönderdi. Mart 1978 yılında hükümetin değişmesiyle birlikte görevinden ayrıldı.
Çok sert bir insan olan Fuat Yazgan Arıkan, personeli için risk almayı göze alarak gerektiğinde bedel ödeyeceğini ifade eden bir idareciydi.
Bugün Fuat Yazgan, Kaya Dikmen ve Ergin Gözet aramızda yok. Ancak bu konudaki yaklaşımları, ortaya koydukları tavır ve iyi niyet asla unutulamaz.
Yatıkları yerde rahat uyusunlar, ruhları şad mekanları cennet olsun.
Dönemin Genel Müdürü Atilla Onuk, ilerleyen yaşına rağmen İstanbul'da avukatlık yapıyor. Eski genel Müdürü Sayın Onuk'a sağlık ve esenlikler dilerim.