Atatürk Cumhuriyeti gençlere emanet ederken,"Gençler! Cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz,”demişti.
Yıl:1927. Mustafa Kemal’in kurtuluştan sonra İstanbul’a ilk gelişi. Yer: Dolmabahçe Sarayı.Gazi’nin gözlerinin önüne, 1919 yılında Saraydan ayrıldığı son gün geliyor. Sarayın tehdit altında, düşman donanmasının toplalarının Saraya dönük olduğu günler.Padişah Mustafa Kemal’e gözlerini kapayarak konuşmuştu. O tavırda, şahsi menfaatlerinin esri bir adamın millî endişelerden tamamen uzak,sorumluluk duygusunun inkarı vardı.
Dolmabahçe’de Atatürk yakın arkadaşlarıyla toplandı, Nutuk’tan parçalar okunuyor ve üzerinde tartışmalar yapılıyordu. Millî Mücadelenin tarihi olan Nutuk’un son satırlarına gelinmişti. Okudu, derin bir nefes aldı ama gözlerinden dökülen iki damla gözyaşını da saklayamamıştı. Sonra başını kaldırdı ve “Tarihi yaşadığımız gibi yazdık, fakat geleceği Cumhuriyete inananlarla, onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek lâzımdır,”dedi.
Bir beklentisi, bir ricası vardı: “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik mevkiine geçtiği vakit, Türk Milleti yükselecektir.”
İşte Atatürk’ün geleceğimizi emanet ettiği Yıldız Teknik Üniversitesi gençleriona layık olduğunu göstermek için “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini” okuyan gençlere, asıl görevi onları yetiştirmek olan nevzuhur yöneticiler tarafından disiplin soruşturması açılıyor. Ben de onlara haddim olarak, ”Yuh,” diyorum.
Bakınız Türk Gençliği yıllar sonra Atasına nasıl cevap vermiş.
Ey, Büyük Ata!
Varlığımızın en mukaddes temeli olan, Türk istiklalinin ve Türk Cumhuriyetinin ebedi bekçileriyiz. Bu karar, sarsılmaz irademizin değişmez ifadesidir. İstikbalde, hiçbir kuvvet yolumuzdan döndüremeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, milli tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez insan ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her hamle şuurludur. En kıymetli emanetin olan Türk istiklal ve Cumhuriyeti, mevcudiyetimizin esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde ilelebet yaşayacak ve nesilden nesile devredilecek. Bu mukaddes emanete yönelen dahili ve harici bütün tecavüzler, iman dolu göğsümüze çarparak parçalanacaktır. İstiklal ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar en modern silahlarla mücehhez olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, milli şuurumuzu ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaklardır. Çünkü; İstiklal ve Cumhuriyetimize kastedenler, karşılarında beş bin yıllık şerefli Türk tarihinin yılmaz evlatlarını, cumhuriyeti ve inkılaplarının feyizli ve imanlı gençlerini bulacaklardır.
Ey, Türk'ün Büyük Atası!
İstikbal ve Cumhuriyeti korumak mecburiyeti hasıl olursa içinde bulunacağımız ahval ve şerait ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp, her güçlüğü yenmek azmindeyiz.
