GENÇLİĞİN KAPILARI YARINA KAPALI!

Sokağa çıkıp “emeklilere” sorulduğu gibi, “gençlere” de sorulsa… Denilse ki; iyi misin, yaşadığını duyumsayabiliyor musun, gelecek için düşüncelerin var mı, iki yıl sonra nerede olmayı istiyorsun

Sokağa çıkıp “emeklilere” sorulduğu gibi, “gençlere” de sorulsa… Denilse ki; iyi misin, yaşadığını duyumsayabiliyor musun, gelecek için düşüncelerin var mı, iki yıl sonra nerede olmayı istiyorsun, arkadaşlarınla bir araya geldiğinde erinçli misin, sorular sorabiliyor musun, sıkıntılarına çözüm olacak girişimde bulunabiliyor musun, bir yuva kurmayı düşüne biliyor musun?

Soruları daha artırmak olası! Geçtiğimiz gün sorduğum biri vardı, “her gün çorap giymekten, zamanı geldiğinde tırnaklarımı kesmek/ sakalı tıraşı olmaktan yoruldum” dedi! Bugüne değin birçok yakınmalara tanık olmuştum, ancak böylesini duymamıştım doğrusu! İkinci soruyu sorduğumda da “şu kapıdan dışarı çıkmayı istemiyorum, orada karşılaşacağım yaşamı bildiğimden, onlara ulaşacak durumda olmadığımdan, önünden geçerken başımı döndüreceğimi öngördüğümden yerimden kalkmayı bile istemiyorum!”

***

Biz ne yaptık ki böyle? “Hayallerine ulaşamayacağı” korkusundan dolayı “hayal kurmaktan” uzak duran bir kuşaktan söz ediyorum! İlk, orta, liseyi okumuşlar! Yetmemiş, daha nitelikli bir yaşam umuduyla üniversite bitirmişler! Sonra ilk başvurdukları yerden de “deneyiminiz var mı” sorusunu duymuşlar! Okulu “yeni” bitirenin “deneyimi” ne olacaksa… Ondan sonra gittikleri her yerde, başvurdukları her işte karşılarına çıkan “deneyiminiz var mı” sorusunun yanıtını veremediklerinden dolayı yıllarını işsizlikle geçirmişler!

Üniversiteyi yeni bitirmiş, “teorik” olarak öğrendiklerini “pratikte” yerine koyabilmek için uğraşmışlar! Her yıl kaç bin öğrenci üniversite bitiriyor biliyor musunuz? işe girebilenin yüz katı! Bu da her yıl üstüne koyarak büyüyor! İşi olan, geçim zorluğu olmayan ailelerin çocukları bir yerlerde çalışıyor özellikle! Emekli aylığıyla, ya da asgari ücretle geçimini sağlayan ailelerin çocukları “bürokraside” elleri/ kolları olmadığından genelde işsiz!

***

Geçtiğimiz gün iki haber gördüm; bir firma, Aile-Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yürüttüğü “Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projesi” kapsamında, evin tüm gereksinimlerini tek çatı altında buluşturan bir kampanya başlatmış. Buradan, evlenecek çiftler, gıda, içecek hazırlama, süpürge, ütü, saç kurutma makineleri gibi birçok kategoride geçerli yüzde otuzbeş indirimden yararlanarak evlerini kurabilecekmiş!

Tamam, evlerini yeni kuracaklar için eşyalarını indirimle almaları genç çiftler için albenili olabilir de, “genç” nüfusun Tüik’in açıklamalarında bile yaşadığı “işsizlik” neden yok sayılıyor! Birçok “genç” işsizliği “meslek” edindiğini belirtiyor! Evlenecek bir çift için öncelikle yaşamlarını sürdürebilecekleri bir kazanca gereksinimleri var, ardından bir eve, sonra da evin içine dizecekleri eşyalara! Evlilik için indirimli eşyalardan yararlanmaları ne denli özendirici olsa da, “kazanç sağlayacak işin” olmaması “özendirilen” umudu da alıp gidiyor! Bu girişim, firmanın “sürüm” yapmasına katkı gibi sanki!

***

İkinci bir haber Ceyhan Belediyesi’nden geldi… Vekil olarak oturduğu belediye koltuğunu yurttaşın erincine sunacağından kuşkun olmayan Başkan Vekili Sevil Aydar Yıldız de gençler için bir girişimde bulunmuş! Belediye meclisinde, 2025 yılı boyunca evlenecek 18 ile 29 yaş arası genç çiftlerden nikah bedeli alınmamasını kararlaştırmış! Gençler yalnızca yasal gereklilik olan aile cüzdanı bedelini ödeyecekmiş! Nikah bedelinin ne olduğunu bilmiyorum, öğrenmek de istemiyorum biliyor musunuz? Başkan Aydar Yıldız’ın, gençlerin evlenmekten kaçınmasının nedeni “nedir” düşünüyorum doğrusu!

Ev bulundu, içi donatıldı, düğün salonu tutuldu, sorun “nikaha” mı kaldı ki? “Gencin” işi var mı, varsa bir evi geçindirmeye yetecek mi, borçsuz/ ay sonu kaygısı yaşamadan yaşam sürdürebilecek mi? Nazım’ın şiiri geldi aklıma bunu duyunca… Şiirinde “alt tarafı bir çiçek toplayıp/ bir hayvan sahiplenip/ birkaç insan tanıyıp, sevip gidecektik bu dünyadan/ nasıl kötü bir zamana denk geldi ömrümüz/ vicdansızların/ sapıkların/ katillerin/ nefretin/ cehaletin ortasına düştük” diyordu ya Nazım, nereye düştük, neler yaşıyor biz gerçekten böyle? 


Oktay EROL

7.08.2025 18:44:00

YAZARLAR


“HALKA EŞİT HİZMET İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

LÖSEMİYİ ATLATAN GENÇLERE TATLI YAPIM ATÖLYESİ

BUGÜN DÜNYA KEDİLER GÜNÜ

EVCİL HAYVAN ÜRÜNLERİNE ÖZEL İLK MAĞAZA

“ÇİFTÇİYİ SICAK DEĞİL DERT YAKIYOR"

“ORMANLAR CİĞERLERİMİZ, ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZ.”

YIL 1936 ADANA!

SANAYİ ODASI BAŞKANI ZEKİ KIVANÇ’TAN “KOBİ” TANIMLAMASI

TOKİ KONUTLARI, YAŞANMAYA NE KADAR HAZIR?

ADASO’DA DEVLET DESTEKLERİ ANLATILDI

D VİTAMİNİ İÇİN 15 DAKİKA YETERLİ

SEYHAN’DA YAZ SPOR OKULLARI

AĞIZ SAĞLIĞI ÖMÜR BOYU SÜREN BİR YATIRIM!

EŞKİLİ BAMYAYA TARİFİ

Düzgün COŞKUN Yazdı/ BİR ASIRDIR İL OLMA ÖZLEMİNİ ÇEKİYOR

CHP PM ÜYELERİ VE MİLLETVEKİLLERİ ADANA’DA, ADALET NÖBETİ ÇADIRINDA

CHP’Lİ BAŞKANI GÜREŞLERE DAVET ETTİ