Aydin SİHAY

Tarih: 09.06.2024 23:10

GRİ BULUTLARLA KAPLI GÖKYÜZÜ

Facebook Twitter Linked-in

 

Güneş ara sıra yüzünü gösterip kayboluyor.

Biraz önce çisil çisil bir yağmur başladı Paris'te.

Sakin bir gün.

Islak ve sessiz sokaklarda yürümek mutlu ediyor beni.

Yanımdan iki bisikletli geçiyor.

Karşımdan gelen kırmızı şemsiyeli kadın gülümsüyor bana.

Gülümseyerek ben de selamlıyorum onu.

Bir çocuk karşı kaldırımda köpeğiyle koşarak geçiyor

Ve birden hareket bitiyor.

Sakinlik.

Her zaman gazetemi aldığım 

köşedeki kulübeye uğruyorum.

Mösyö Jean, LeMonde'umu uzatıyor beni görünce.

Yüzünde hiç gülümseme eksik olmaz.

Umut dolu gülümser hep.

Ama bugün daha mutlu gülümsüyor.

Kızı Juliette üniversiteyi bitirmiş. Kutluyorum.

Ortasında küçük bir havuzun olduğu ve etrafında dükkanların sıralandığı meydana doğru yürüyorum.

Ve oldukça şirin ama nedense hep hüzünlü kafeye giriyorum. 

Adı mı? Cafe Colbert. 

İçeride sürekli çalan şansonlardan mı acaba bu hüzün? 

Yves Montand, "Sous le Ciel de Paris" şarkısıyla karşılıyor beni.

Cam kenarında bir masaya oturuyorum. 

Gilbert kahvemi getiriyor. 

Okulunu soruyorum

O sinema okuyor ve burada çalışıyor bir yandan.

Montand'ın şarkıları eşliğinde kahvemi yudumlarken gazetemi okuyorum.

Başımı kaldırdığımda yağmurun durduğunu görüyorum. 

Fıskiyesi çalışmayan havuzun kenarına tünemış iki güvercin gözüme takılıyor. 

Biraz sonra havalanıp, meydanın üzerinde bir-iki tur attıktan sonra gözden kayboluyorlar.

Bir adam karşıda Laffount'un vitrinine bakıyor. 

Dalıp gitmişim.

Mia'nın ıslak saçlarıyla gelip karşıma oturduğunun farkına varmıyorum. 

Her pazar buraya uğradığımı biliyor. 

Elindeki kalınca Picasso kitabını masaya bırakınca farkediyorum.

Gilbert onun da kahvesini getiriyor. 

Picasso'dan söz ediyoruz.

Bu aralar onun etkisinde. 

"Bu yaz İspanya'ya Picasso için gideceğim " diyor. "Gelir misin?" "Gelirim tabii"

Severim Pico'yu.

Yıllar önce Paris'de atölyesine bir kaç kez gitmiştim.

Karşılıklı az kadeh tokuşturmadık.

Hayli zaman geçmiş konuşarak.

Aynı anda saatlerimize bakıyoruz. Evet ziyaret zamanı geldi.

Pazartesinin o dayanılmaz ağırlığına ancak Mona Lisa'nın o tatlı gülümsemesiyle katlanabiliriz.

Kafeden çıkıyoruz.

---------------------------

Aydın Sihay

sevgilerle....


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —