Dün, bazı gazetelerde yer alan bir haber, Adana'da da geniş yankı uyandırdı. Çünkü haber, Adana ekonomisine katkı sağlayacak bir nitelik taşıyordu. İç piyasayı canlandıracağı gibi dış piyasada da süreç içerisinde ses getirecekti.
Ama aradan 24 saat geçer geçmez firmadan "yalanlama" niteliğinde bir yazılı açıklama geldi. Peki neydi haberin içeriği?
Haber şu başlığı taşıyordu: "Kızılay Doğanay Kardeşleri krizden kurtardı: 10 milyon Euro'ya Adana'daki şalgam fabrikası satın aldı"
Habere göre, Kızılay, 7 Eylül 2023 tarihinde Doğanay Şalgam’ın sahipleri Remzi ve Rafet Doğan’ın Adana’daki fabrikası ile şirketini satın almaya karar veriyor. Doğanay kardeşler ile Kızılay arasında bir satın alma sözleşmesi imzalanıyor
Gizlilik maddesinin de yer aldığı sözleşmeye göre, Doğanay kardeşler, DGNY Tarım ve Hayvancılık Şirketi ile bu şirkete ait fabrikayı 10 milyon Euro'ya satın alıyor. Önce 2 milyon Euro'nun ödeneceği, sonraki iki ay içinde de kalan 8 milyon Euro'nun Kızılay tarafından ödeneceği ifade ediliyor.
Satış işlemi BirGün'den İsmail Ar tarafından haberleştiriliyor. Habere göre, Kızılay’ın 10 milyon avroya satın aldığı fabrika uzun süredir atıl durumda. Arli, fabrikanın sahiplerinden Remzi Doğanay'ın Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Saygılı’ya yakınlığıyla bilindiğini ifade ediyor.
Burada asıl meseleye bakmak lazım, iki ismin birbirine yakın ya da uzak olmasına değil. Fakat iddia edilen konu dikkat çekici. Şöyle ki; Doğanay kardeşlerin uzun süredir ekonomik sıkıntı yaşadığı ve Kızılay’ın bu işlemi ile Doğanay kardeşleri kurtardığı iddia ediliyor.
Kızılay'ın bu fabrikayı kar etmek amacıyla değil, fabrika sahibini iflastan kurtarmak için satın aldığı görüşü öne çıkıyor. Hani Sayın Doğanay'ın Sayın Saygılı ile yakınlığı bilindiği iddia ediliyor ya!
Oysa iş dünyasında herkese birbirini aşağı yukarı tanıyor. Buna başka anlam yüklemek ne kadar sağlıklı. Kaldı ki, Sayın Ramazan Saygılı da nihayetinde başarılı bir iş insanı.
Remzi Doğanay, BirGün'e yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Ben şalgam işini bıraktım. Biz iki kardeşiz. Kardeşim Rafet kötü hastalığa yakalandı. O hastalığa yakalanınca ben yalnız kaldım. İşleri tek yürütmek zor oldu. Fabrikayı da Kızılay almak istedi. Ben şimdi kendi işlerim ile meşgulüm. Fabrika çalışır vaziyetteydi, fabrikaya girince uzaya girmiş gibi oluyordunuz”.
Habere göre, Doğanay önce fabrikayı 10 milyon avroya sattığını inkar ediyor. Ardından da “Bu gizli bir sözleşmeydi. Sözleşme elinizde varsa bana ne soruyorsunuz? Kızılay’ın benimle ne işi var? Kızılay gitsin garibanları kurtarsın” diye konuşuyor.
Garibanları kurtarma Kızılay'ın aslı görevidir. Buna katılmamak olası değil. Remzi Doğanay'ın ardından Ķızılay’dan da bir açıklama geliyor. Yapılan açıklamada ise fabrikanın 10 milyon Euro'ya satın alındığı doğrulanarak şu ifadelere yer veriliyor:
“Uzun yıllardır atıl durumda olan ve 7 yıldır çalışmayan Adana’da yer alan fabrikayı satın alarak ekonomiye kazandırdık.
Doğanay markası, 7 sene önce bu fabrikayı kapatmıştı. Biz ise bu önemli tesisi gerekli bakım ve onarımlardan geçirerek 10 milyon avroluk bir yatırımla yeniden üretime aldık. Çok yakında sağlıklı şalgam, limonata ve soğuk çay ürünlerini tüketicimizle buluştururken, önümüzdeki dönemde de sporcu içecekleri, smoothieler, meyveli süt ve enteral beslenme ürünleri gibi yeni kategorilerde de tüketicilere hitap edeceğiz.”
Kızılay'ın açıklamasının ardından bir açıklama daha Doğanay'dan geliyor:
" Doğanay markasıyla şalgamdan, turşu suyuna, limonatadan çeşitli sirke ve soslara kadar tüm ürünlerin üretim ve dağıtımının yapılmakta olduğu tesis ve tüzel kişilik, tüm marka ve isim haklarıyla birlikte 2020 yılında markanın kurucusu olarak bilinen Remzi ve Rafet Doğanay kardeşlerden %100 hisse devri neticesinde satın alınmış olup faaliyetlerine Doğanay Gıda Tarım ve Hayvancılık San. Tic. A.Ş. adıyla devam etmektedir.
Haberde adı geçen söz konusu fabrika ise, Doğanay kardeşlere ait olan, şirketimizle ve Doğanay markasıyla hiçbir ilgisi bulunmayan farklı bir tesistir.
Haberlerde geçen ‘’Kızılay’ın Doğanay markasına ait fabrikayı satın alması’’ ibaresi bu bağlamda gerçeği yansıtmamaktadır."
Kafalara takılan soru şu: Ardı ardına bu açıklamalara neden gerek duyuldu? Özelinde Adana, genelde Türkiye’de kamuoyu kime inanacaktır, kim doğru kim yanlış beyanda bulundu diye!
Fabrikanın satılması değil, Kızılay tarafından satın alınması büyük ses getirdi. Eğer bir başka iş insanı ya da sanayici satın almış olsaydı belki sadece ekonomi gazetelerinde haber olarak yer alırdı. Hiçbir tepki de çekmezdi. Saran ve satın alan üst üste açıklamalarda bulunmaya gerek de duymazdı.
Satış işlemi ülke gündeminde de geniş yer almazdı. Toplumun ilgi ve dikkatini de çekmedi. Türkiye'de her gün bazı işletmeler el değiştiriyor, konkordato ilan ediyor. Sokaktaki halkın Ruhu bile duymuyor.
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından üretimine ara verilen devasa fabrikanın yeniden üretime geçmesi elbette Adana'ya katma değer sağlayacaktır. Ancak iki iş insanının yakın olduğu iddiasıyla konuyu başka mecraya taşımak, kuralı bozmaya kalkışmak kime ne yarar sağlayacaktır?
Daha da önemlisi: Doğanay fabrika satışının gerçek dışı olduğunu savunuyor. Kızılay üst düzey yetkilileri de doğruluyor. O halde kimin doğru kimin yanlış açıklamada bulunduğunu kamuoyunun takdirlerine sunmak gerekir diye düşünüyorum.
Nitekim Adana Organize Sanayi Bölgesi'nde atıl durumdaki tesisin yeniden faaliyete geçmesinin kent, Bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlayacağı unutulmamalıdır.