HAYAL ÂLEMİNDE MESAİ

'Sevr, ölüm halinde hasta olan bir ulusun 'Defin ruhsatı' gibi yazılmış olabilir. Fakat Lozan, yalnız bu ruhsatı iptal eden değil, aynı zamanda hasta olmadığını eylemleriyle gösteren bir ulusun sağlık belgesi olmuştur.'' Arnold Toynbee (*)

'Sevr, ölüm halinde hasta olan bir ulusun 'Defin ruhsatı' gibi yazılmış olabilir. Fakat Lozan, yalnız bu ruhsatı iptal eden değil, aynı zamanda hasta olmadığını eylemleriyle gösteren bir ulusun sağlık belgesi olmuştur.''
Arnold Toynbee (*)
**
“Acaba insan, bilinenlerin bilinmezliğinde, Platon’un siyah ve beyaz atları değil de gökkuşağının renklerinde olsa da;

Ne soruların ne de sorunların üstesinden gelebilecek yeterliliğe sahip ol(a)madığından, hayal âleminde mesai yapan ve yol alan birisi olabilir mi?(1)

Bu söz, insanın içsel karmaşasını, toplumla kurduğu ilişkiyi ve yön arayışını derin bir düşünceyle sorgularken, hayal âlemindeki o mesai belki bir kaçış, belki de kendini bulması uğraşısıdır.

Platon’un o atları, ruhun akıl ve arzu arasındaki çekişmesini simgelerken, çağımız insanının çok kimlikli, çok katmanlı bu varoluş biçimi, onun yön duygusunu zayıflatırken kendi arabasının dümenini aramaya itiyor gibi...

Bhagavad Gita'da insanın etik sorumluluk ile kişisel korkuları arasında yaşadığı çelişkiyi yansıtır. Gerçekten günümüz insanı özellikle toplumsal karmaşada, benzer bir iç savaşın sessiz kurbanı değil midir? Çoğu zaman o sessizliği bir seçim değil de bir mecburiyet! değil midir?

Şerif Titus'un yani TV izleyicinin Taytıs'ı, karşısındakine, “Hayal âleminde fazla mesai yapıyorsun galiba?" (2) dediği o replik, belleklerde ve bireyin üretim ile kaçışı arasındaki durumu özetliyor gibi...

İşte burada,
Türkiye’nin Mesaisi akla geliyor.
Cehalet, biat ve suskunluğa derin bir algı eşlik ederken belki sorunlarımız konuşuluyordur ama her nedense çözümler sistemli biçimde ertelenmeye devam ediyor;

Siyasi kutuplaşmanın ortak aklı bastırıyor olması, bürokrasinin çözümü prosedürde araması,toplumun  “bir şey değişmez” inancıyla sürüklenirken üretmeyi değil de unutmayı öğreniyor olması nasıl izah edilmelidir?

Yaşar Kemal’in dediği gibi:
“Denizde balık bitmez sandılar ama o denizde balık da biter, su da...”
Eğer bakmazsan, umursamazsan ya da su gibi harcarsan toprak da biter, hava da…
Ve sormak gerekmez mi?
Dünyada sersebil harcarsan bitmeyecek bir şey var mı?
Akıl bitince dünyada her şey bitmez mi?
**
Bakınız, Celal Çalık üstadımız ne diyor:

Odun oğlu odun, yanıyoruz abi!” diye ağlaşırken,
Oy’unu kime verdin be kardeşim? dedim.
Hava, toprak, su bizleri böylesine severken,
O, “Ateşe” demez mi!

Keşke beyinleriniz de midemiz gibi günde beş kez uyarısa ve "Ey adamım! Biraz oku yahu, içimde bir şey kalmadı," diye çimdiklese de ekmeğe sarılır gibi kitaba sarılsak…
Bakınız,
Midelerimiz böylesine yaşama sarılıp geleceğe evrilirken, beyinlerimiz intihar manyağı oldu.Aklına ses verip okuyanlar yoksullaşırken,midesine kulak verip zenginleşenlerin ve hükmeden bir sınıfın kölesi olduk.(3)
**
Bilim insanı Suay Karaman'da Ümit Yaşar Oğuzcan'dan bir alıntı ile bize uyarıda bulunuyor;

Öyle bir açmaza dūştū ki vatan,
Uyku belli değil, düş belli değil.
Çöktü üstümüze bir kara duman,
Işık belli değil, loş belli değil.

"Haydi! Ayağa kalkın !" diyor.(4)
Zamanı gelmedi mi?
**
Biraz da mizahî olsun,

“At yerine koyduk övdük eşeği, şimdi her fırsatta tepiyor bizi!”

Ya da,

“Delinin eline verdik değneği, kafası attıkça dövüyor bizi!” sözlerini  mutlaka duymuşsunuzdur,  bir ekleme de Üstadım Orhan Eraslan’ın, Namdar Rahmi Karatay’ın taşlama şiirinden alıntısında;
“Pehpehlerle, pohpohlarla çok itleri at yaptık.
Uçurduk ta göklere, alkıştan kanat yaptık.
Hiç yoktan başımıza koca saltanat yaptık.
Üstüne çul vursanız, it onu kanat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.”(5)

Neticeten,
İnsanlık vasıflarını hatırlamak ve hatırlatmak zamanıdır.Umut ise sadece bir duygu değildir ve her daim dirençli, üretken, kolektif bir enerjiye dönüşebilmelidir.
Bugün,  insan diye adlandırdığımız varlık, ne yazık ki o insanî vasıflarını yitirmiş gibi...
Adeta düşünmeyen, sorgulamayan, Yönlendirilen ve biat eden bir köle,
Birer yurttaş değil de  sanki bir figüran gibi...

Unutulmamalıdır ki, 
Sanmayın ki o kölelik, sadece bilgi eksikliğinin değil insan olma vasıflarının da silinmesi sonucudur.
Ve,
Yapılacak en büyük mücadele, Atatürk’ün dediği gibi "cehaletle yapılan savaşta" görev ve sorumluluğumuzu bilmek ve en iyi şekilde yerine getirmektir.

Milletleri kurtaranların yalnız ve ancak öğretmenler olduğunu unutmadan,onlarday yoksun bir milletin henüz millet adını almak kabiliyetini kazanamamış bir kitle olduklarını bilerek;
Bugünün Türkiye’sine hâlâ ışık tutabileceğimizi,o İnsanî vasıfları yeniden kazanılabileceğini unutmayalım.
Yeter ki;
Sorgulayan bireyler yetiştirelim, toplumsal hafıza canlansın,eğitim politikaları sadece bilgiye değil, karakter ve vicdan inşa etmeye de odaklansın...
Ve,toplumun vicdanını şekillendiren o değerli öğretmenlerimize ve rehberlerimize güvenelim.
Aksi takdirde,“fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerin yetişmesi bir hayaldir.
İnsanın,
İnsanlığını yeniden hatırlaması ve birilerine hatırlatma çabası büyük bir hizmettir.
Ne yapmalıyız diyorsanız,
Tarihten gelsin sonsözümüz;
Sevr, "mürekkebi işgalci, imzası teslimiyet kokan bir defin belgesi iken Lozan "bir milletin ayağa kalktığı,hem de bugünün ve yarının pusulası olan  def'in belgesinin mührü...
Bugün,  “sessiz Sevrleşmeler” ya da “Lozan’a rağmen yaşanan irade yitimleri” olsa da, unutulmamalıdır ki, Sevr’de  yoktu ama Lozan’da bir millet vardı, bu topraklarda hâlâ başımız dikse, o mühürün hakkını verecek bir duruşa ihtiyacımız var. Ama,pusulası yalnız siyasetle değil; eğitimde, fikirde, kültürde ve vicdanda da tezahür edecek, içinde Lozan ruhu olan bir duruşa...
Tabii ki, anlayana!

Suat UMUTLU/29 Temmuz 2025
__
(*) Orhan Baykal.
https://www.dokuzeylul.com/cumhuriyetin-temel-tasi
(1)Suat Umutlu 
https://www.toplumsal.com.tr/platform-disin-dusu-icin-gucu
(2) Flamingo Yolu adlı TV dizisinden. En az Dallas kadar İhanet, kıskançlık ve entrikalarla dolu bir dizi...
Howard Duff, yani Şerif Titus, Florida’nın kurgusal Truro kasabasında entrikacı ve iktidar hırslı bir şeriftir. Türk izleyici arasında “Taytıs” lakabıyla biliniyor ve güçlü bir karakter olarak ekranlara yansıtılmıştır.
https://www.facebook.com/share/p/1FDtUnLrUU/
(3) Celal Çalık 
https://www.facebook.com/share/p/1aE2cdB2DK/
(4) Orhan Eraslan
https://www.facebook.com/share/p/16gNtgxRMb/
(5)Suay Karaman 
https://www.facebook.com/share/p/1CW1vzUQtM/


SUAT UMUTLU

29.07.2025 23:59:00

YAZARLAR


BİLGİÇ’TEN SULAMA, ORMAN YANGINI AÇIKLAMASI!

CHP’Lİ DEMİRÇALI’DAN "TERÖRSÜZ TÜRKİYE" YERİNE "SÜREÇ " AÇIKLAMASI

ADANA’DA HAZİRAN AYINDA 2294 KONUT SATILDI

"ÌŞLERİN HİÇ TADI KALMADI.

TUİK: 15 MİLYON 883 BİN KİŞİ ÜCRETLİ ÇALIŞIYOR

BASIN MESLEK İLKELERİ GÜNCELLENDİ

BULUT, SİLİVRİ’DE BAŞKANLARI ZİYARET ETTİ

YAVRU SAZANLAR 12 İLDE 129 GÖL VE GÖLETE BIRAKILDI

ÇUKUROVA’DA KREŞ ÖĞRETMENLERİNE İLETİŞİM BECERİLERİ EĞİTİMİ

CEYHAN’DA GIDA GÜVENLİĞİ DENETİMİ

1.5 ADANA TÜRKİYE ÜÇÜNCÜSÜ

AYDIN SİHAY YAZDI/ KAHVALTI MASASI

ORGANİZE SANAYİ MİSİS KÖPRÜLÜ KAVŞAĞI YENİDEN DÜZENLENİYOR

10 MİLYONLUK YARDIMI HIZLANDIRIN

AKP'Lİ KARAMIK’TAN ORMAN YANGINLARI DEĞERLENDİRMESİ

ADANA’DA  CHP’Lİ KADINLARIN ADALET NÖBETİ

ADANA’DA 10.00-16.00 SAATLERİNDE DIŞARI ÇIKMAYIN