İfral TURGUT

Tarih: 16.10.2024 20:08

HAYALLERİNİZDEN VAZGEÇMEYİN

Facebook Twitter Linked-in

Severim bu hikayeyi. Öğrencilerime defalarca anlatmıştım. Her seferinde, “Hayallerinize sıkı sıkı sarılın,” diye bitirirdim sözümü. 

Baba gezgin bir at terbiyecisi. Çiftlikten çiftliğe dolaşıyor. Çocuk da babasının bu işi yüzünden okul okul dolaşıyor. Ama seviyor, hem çiftlik hayatını hem de atları.   

Ortaokul ikinci sınıftayken, öğretmeni, “Büyüdüğünüz zaman ne olmak ve ne yapmak istiyorsunuz,” diye bir kompozisyon ödevi vermişti.

Çocuk bütün gece oturup, hayallerini kağıda döktü. Tam yedi sayfa. Bir at çiftliği hayal ediyordu.  Hayalindeki çiftlik 200 dönümdü. Çiftliğin krokisini bile çizdi. Binalar, ahırları, koşu yollarını hayalindeki yerlere yerleştirdi. Ayrıca hayalndeki evi de ekledi. Tam, 1.000 metrekarelik bir ev.   

Ertesi gün, ödevini öğretmenine sundu. Güzel olmuştu kompozisyonu. Tam kalbinin sesiydi, çünkü.    

İki gün sonra, öğretmeni ödevi geri verdi. Üzerinde kocaman bir “sıfır” ve kısa bir not: "Dersten sonra beni gör."  Ders bitti, öğretmenini gördü, çocuk ve sordu. "Neden sıfır aldım." 

Öğretmen oldukça gerçekçiydi. Hayallere gerek yoktu onun dünyasında. Dedi ki, "Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal. Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce arazi, sonra damızlık hayvanlar satın alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız." Ve ekledi, "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, notunu yeniden gözden geçiririm." 

Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı. Babası at terbiyecisiydi ama aynı zamanda oğlunnun hayaller kurmasına izin veren bilge bir adamdı. "Oğlum," dedi, "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayalın.”

Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra, ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü öğretmenine ve "Siz notunuzu değiştirmeyin, ben de hayallerimi," dedi.

O, ortaokul öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1.000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı.

Hikayenin daha can alıcı bir yanı var: Aynı öğretmen, geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya götürdü. Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine, "Bak, evlat" dedi, "İçimde otuz yıl sakladığım pişmanlığı sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım. Ne var ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın."

BEN,

HAYALİNDEN VAZGEÇMEYEN ÇOCUĞA DA, HATASINI OTUZ YIL SONRA BİLE OLSA KABUL EDİP AÇIK YÜREKLİKLE İTİRAF EDEN ÖĞRETMENE SAYGI DUYDUM.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —