Cumhurbaşkanı, D-8 Zirvesi'ne katılmak için Kahire'ye gitti. Cumhurbaşkanı, uçağa binerken kendisini yolcu edenlere dönerek iki elini havaya kaldırdı, baş parmaklarını görünmez yaptı ve sekiz parmağını göstererek, aziz kardeşi zalim, katil, darbeci ve diktatör Sisi’ye ”geliyorum” sinyalini verdi.
Kahire’de, Sisi’ye bir kez daha Rabia’yı hatırlattı mı bilmem ama keşke özgürlük ve demokrasi havarileri olarak, kızlara erkek, erkeklere kız beğendiremediğimiz ve Mısır’ın yakın tarihinde önemli ve derin izler bırakan Huda Sha’arawi konusunda bir muhabbet etselerdi.
Kim mi o? Hatırlatayım.
Mısır’da, 1879’da doğdu. Soylu bir ailenin kızıydı. Henüz 12 yaşındayken, kendi fikri bile sorulmadan halasının oğlu ile evlendirildi. Ama adam zaten evliydi ve çocukları Huda’dan büyüktü. Evlilik Huda için bir zulümdü. Ancak aynı kültürden gelen annesi, bu evliliğin onun kaderi olduğunu tekrarlayıp duruyordu. Huda bu kadere isyan etti. Terk etti kocasını. Evlilik ona, baskının ve dayatmanın ne kadar insanlık dışı olduğunu öğretmişti.
O yıllar, Mısır’da değişim ve kadın hakları seslerinin yavaş yavaş yükseldiği yıllardı. Bundan da güç alan Huda, “Kadere Razı Gelmek” adlı duvarı yıkmayı kafasına koydu
1892 yılında, Mısırlı orta sınıf kadınlar kendilerinin de toplumda var olduğunu, Mısır halkına ve dünyaya anlatmak amacıyla bir gazete çıkarmaya başladılar.
Huda, gençliğinin verdiği güç ve ataklıkla, her türlü feminist hareketin içine giriyordu. Özgür ruhlu kadınların Kahire’de düzenlediği toplantılara katıldı. Bu dönemde Mısır’da zenginliğin ve statünün göstergesi peçeydi. Huda peçe takma zorunluluğuna karşı konferanslar verdi. Peçe takmanın bir dayatma olduğunu ve kadınların özgürlüklerini kısıtlamaktan başka hiçbir işe yaramadığını, dilinin döndüğü her yerde anlattı.
Verdiği her konferans Huda’yı güçlendiriyordu. Tam da o dönemde, Mısır’da bir bağımsızlık mücadelesi ortaya çıktı. Huda yine ön saflardaydı. Her zafer onu biraz daha yüreklendiriyordu.
1923 yılında, Roma’da Uluslararası Kadın Toplantısı’na katıldı. Dönüşünde Mısır’da devrim sayılacak bir eylem yaptı. Bir arkadaşıyla tren istasyonun merdivenlerinde durdu; yüzündeki peçeyi çekti attı. Onları karşılamaya gelen arkadaşları da kısa bir tereddütten sonra hep beraber aynı şeyi yaptılar. Etraftakiler şok olmuştu. Elbette bu eylem yönetici ve din adamlarının tepkisini çekti. Bir hayli gürültü koptu.
Kadın hakları konusunda kilit bir isim olmuştu. Roma’da Uluslararası Kadın İstihbarat İttifakına katıldı. Sonra “Mısır Feminist Birliği”ni kurdu. Arap ve Fars dillerine ileri derecede hakimdi. Fransızca da öğrenmişti. 1943 yılında Arapça ve Fransızca bir şiir kitabı yayınlandı. Ardından kendi hayatını anlatan “Harem Yılları: Mısırlı Bir Feministin Anıları” isimli bir de kitap yazdı.
12 Aralık 1947’de hayata gözlerini yuman Huda Sha’arawi, sadece yaşadığı toplumla kalmayıp tüm dünyaya adını duyurdu. Çok yönlü, güçlü ve boyun eğmeyen karakteriyle dünyada iz bırakan güçlü kadınlar arasına girerken, Mısırlı kadınlara da gücü yettiğince özgür bir dünya bıraktı.
Ruhun şad olsun Huda. Hem çok şey yaptın, hem de nasıl yapılacağını gösterdin. Bazıları için mutlaka bir kutup yıldızı olacaksın.
BUGÜN OLMAZSA YARIN,