İsrail ile Hamas Arasındaki Ateşkes Anlaşması ve Esir Takasının Anlamı ve Mesajı
BBC haberlerine göre İsrail ile Hamas arasında varılan anlaşma gereği, üç İsrailli kadın karşılığında 30 Filistinlinin serbest bırakılması planlanmaktadır. Bu takas, bir İsraillinin 10 Filistinliye, hatta bir İsrailli askerin 50 Filistinliye eşdeğer görüldüğünü ortaya koyuyor. İnsanların doğuştan eşit olmadığını, yaşamın çeşitli aşamalarında bu eşitsizliğin daha da belirginleştiğini gözlemliyoruz. Bir yanda evleri başına yıkılan, hakları gasp edilen milyonlarca Filistinli, diğer yanda ise İsrail'in güvenliği adına bu duruma kayıtsız kalan bir dünya kamuoyu var. Ne yazık ki ölen 50 bin Filistinli haber değeri taşımıyor, fakat bir İsrailli askerin ölümü ciddi bir gündem konusu oluyor. İnsanlar eşit yaratılmış olabilir, ancak toplumlar, aileler ve ülkelerin konumları bireylerin yaşamlarını doğrudan etkiliyor. Jean Jacques Rousseau’nun İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine adlı eserinde de belirttiği gibi, mülkiyetin ortaya çıkışı ve insanların diğer insanları köleleştirmesi, eşitsizliğin temel kaynaklarıdır.
Yaşadığımız dünyada, 43 ülkede bulundum. Dünya genelinde, yasalar kâğıt üzerinde herkesi eşit kabul etse de pratikte durum çok farklıdır. Paranın sahipleri ve gücü elinde tutanlar her zaman daha ayrıcalıklı bir konumda olmuştur. Mahzuni Şerif’in şu dizeleri durumu özetlemektedir:
Kurban gelir payın yoktur
Haftan yoktur ayın yoktur
Ankara'da dayın yoktur
Mamudo kurban niye doğdun?
Sorun Çoğunlukla Bölgenin Çıkarları Kadar, Ekoloji ve Tarihin Görmemezlikten Gelinmesidir
Eğer inşaların bir kısmının doğuşta doğduğu aile, toplum ülke ve coğrafya bölgesi kaderiymiş olarak kabul ettirilmeye kalkılırsa dünya yaşanamaz eşitsiz koşular yaşana bunca sosyal sorunları doğurur. Aslında yaşana İsrail- Filistin sorunu sorundan önce doğanın gelişimi içinde farklı inşaların binlerce yılda geliştirdikleri kültüre değerleridir. İnsanın insan ve kültürlerine, inancına, diline, rengine ve kimliğine saygı duymasının ötesinde değildir. Doğanın, ekolojinin ve tarihin anlaşılamaması veya kabul edilememesi yanında bölgedeki çıkarların korunması durumudur.
Neden Eşitsizlik Bu Kadar Farklılaştı?
Jean Jacques Rousseau tarafından 1754 yılında yazılmış olan çok önemsediğim “İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine” kitabında insanın arasındaki farklılığın kaynaklarını açıklıyor. Rousseau’nun açıklamaları, insanlığın mülkiyetle başlayan serüveninde bireylerin birbirlerini çıkarları doğrultusunda ezdiğini ve yok saydığını gözler önüne seriyor. Dünya malının geçici olduğu öğretilmesine rağmen, insanlar arasındaki ayrımlar derinleşiyor. İnsanın kültürel varlık olarak birbirini anlaması ve saygı duyması beklenirken. Tam tersine birbirini savaşlar çatışmalar veya küçük çıkarları için yok edercesine ezip geçiyor. Dünya malı dünyada kalır, öbür dünya, Allah korkusu, insanlık gibi çok önemli öğretileri ne yazık ki bir grup insana kar etmiyor. Bizler gibi Dünyayı bütün olarak görenler için yaşanalar üzücü ve hayal kırıklığı yaratmaktadır.
İsrail’de bir İsrailli asker için harcanan çaba, Filistin’de binlerce insanın yıkıntılar arasında yaşam mücadelesiyle kıyaslanamaz. Bu durum, insanlığın son 10 bin yılda yarattığı eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri açıkça ortaya koyuyor. Filistinlilerin serbest bırakılması, temel yaşam koşulları olmadığında bir anlam ifade etmiyor; çünkü hastane, okul, ev ve sokaklar bile yok edilmiştir.
Ülkelerin Yöneticileri İktidarlarını Korumak İçin Kural Tanımıyorlar
Bir kez daha yaşayarak görüyoruz ki kimimiz ülkesinin, toplumunun veya ailesinin konumu gereği kıymetli, kimimizi ise yoksul ve yokuz. Evet günümüz dünyasında demokrasi anlayışı gelişmedi, halkın temsiliyeti sanki yerini daha otoriter kendi çıkarlarını öne çıkaran bir yapıya dönüşmüş. Başta Batı dünyası olmak üzere ülkelerin yöneticileri iktidarlarını korumak için kuralları hiçe sayıyor. İnsan hakları, demokratik katılım, savaşa karşı barış, bir arada karşılıklı anlayış yerini çatışmalara bırakmış. İktidar temsilcileri çıkarlar uğruna her türlü insani değerleri yok sayılıyor, sosyal yaşamda başta gıdaya erişim, yönetimde temsil hakkına kavuşamayan yoksullar ve diğer alttakiler varlık gösteremiyor. ABD ve bazı Arap ülkelerinin zorlama barış anlaşması 19 Ocak 2025'te uygulanmaya başlanan İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes, İsrail'deki aşırı Ortodoks grupların tepkisi nedeniyle zamanında uygulanmadı ve saldırılar sürdü, 24 Filistinli daha kısa sürede yaşamını yitirdi. Bir saat erken başlasaydı bu kadar insan ölmeyecekti. İsrail'in ileri teknolojisine güvenerek masum insanların hayatını hiçe sayarak savaşı sürdürmesi insani ve ahlaki değerlere sığmıyor. Maalesef yaşanan savaşlar ve çatışmalar kapitalist sistemin çıkarlarını korumaya hizmet ediyor, bu nedenle dünya barışa ulaşamıyor. ABD Başkanı Joe Biden'ın ateşkesi kendi dönemiyle ilişkilendirmesi de barıştan çok siyasi çıkarların ön planda olduğunu gösteriyor. Giderayak Biden ileri yaşına rağmen bu ateşkesi ben sağladım diyor. Rousseau'nun "İnsanlığın gelişimi, iyiliksever despotizmle değil, özgürlükle mümkün olabilir" sözü, bu durumu özetliyor.
Sonuç olarak;
Dünyanın adaletsiz yapısında insanın insana üstünlüğü, ekonomik, sosyal ve siyasal güçle şekillenmektedir. Ancak insanlık bu yaşanan siyasi-sosyal süreçlerin aymazlığı sonucunu fark etmediği için üzerlerinde her türlü algı ve manipülasyonlar yaratılmaya devem edilmektedir. Dünyanın mazlum milletleri bu durumu fark edip savaşmak yerine bir arada yaşamayı fark edip çabalamadıkça iyi organize olmuş, strateji üretenler tarafından hep baskılanırlar. İsrail’deki ve ABD’deki iktidar ilişkileri durum tamda bunu gösteriyor. Her türlü hukuksuzluk iktidarları için kullanılmaktadır. Dünyanın diğer ülkelerinde eşitsiz ve keyfi uygulamalar çok da farklı değildir. Ancak bu kadar haksız, hukuksuz ve adalesiz gelişmiş insanların insandan salt durduğu yerden dolayı ayrıcalıklı olması kabul edilemez. Bir İsraillinin 30 Filistinli etiği bir dünyada huzur ve kardeşlik olur mu? Ancak binlerce yıl bir arada yaşamış insanlığın yeniden bir arada farklılıklarına rağmen yaşamları için mutlaka bir adaletli çözüm olmalı! İnsani değerlerin yeniden inşası için bilgi, bilinç ve vicdan gereklidir. Ancak bu dönüşüm nasıl sağlanacaktır? Soru hâlâ cevapsızdır.
Günün sonunda serbest bırakılan Filistinliler ve İsrailli kadınların yakınları ile buluşması ve yaşana duygusal görüntülere her tülü savaşın ve siyasi çıkarın üzerindedir. Barış, birlikte birbirini var etmeyi önemsemek önemli.
19 Ocak 2024, Adana
İbrahim Ortaş, iortas@cu.edu.tr