İfral TURGUT

Tarih: 17.05.2025 17:41

İYİ SAVAŞ KÖTÜ BARIŞ OLMAZ (MI)?

Facebook Twitter Linked-in

İki gün üst üste, iki barışın önemli maddelerini özetlemeye çalıştım: Sevr ve Lozan. İstedim ki, yok sayılmak istenenle, özlenen yan yana görülsün, kıyaslansın, uyuyanlar uyansın ve ne ile karşı karşıya olduğumuz, bizi ne uğruna nereye götürmek istedikleri idrak edilsin. Bazı tartışmalar çıktı. Genelde sağduyu baskındı.

Bazı sözler vardır. İlk duyulduğunda hoşa gider, doğru zannedilir ve sonunda genel geçer hale gelir. Bunlar arasında millet yapımızı bozmak için azınlıkların dilimize soktuğu atasözleri vardır:

Bunlardan birini Benjamin Franklin söylemiş: “İyi Savaş, Kötü Barış Olamaz.” Benjamin Franklin, yayımcı, yazar, mucit, filozof, bilim adamı, siyasetçi ve diplomat. Döneminin önde gelen entelektüelleri arasında, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kurucu Babalarından biri, Bağımsızlık Bildirgesi'nin hazırlayıcısı ve imzacısı, ilk posta genel müdürü. Mutlaka çok önemli ve değerli bir insan. Ama geçmişe baktığımız, tarihi incelediğimizde acaba bu söz doğru mu? Kendisi de inanmamış ki, şöyle devam etmiş:Öfkeyle başlayan her şey, utançla biter. Komşunu sev ama aradaki bahçe duvarını asla kaldırma. İleri bak; yoksa kendini arkada bulursun.”

Bu söz şöyle söylenseydi, daha doğru ve daha gerçekçi olabilirdi: “İyi Savaş, Kötü Barış Olmamalı.” Ama öyle mi? Değil tabi. Hemen yaşadığımız günlerden bir örnek verelim: Ukrayna bir felaket yaşadı. Ülke yıkıldı, insanlar öldü, imkanı olanlar ülkesinden kaçtı. Güç sahiplerine göre artık barış kıvamına gelinmişti. Trump çağırdı Zelenskiy’i, “Gel barış yapacağız,” dedi. Gitmek zorundaydı, Zelenskiy ve gitti. Savaş, kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verirdi. Oturttu karşısına ve Ukrayna’nın en verimli tarım alanlarını, madenlerini, yüksek teknolojili ürünlerinin, akıllı telefonlar ve arabaların çalışmasını sağlayan pillerin yapımında kullanılan lityumu istedi.

Zelenskiyi mırın kırın edince çocuk gibi azarladı: 'Saygısızlık yapma, bizsiz bir hiçsin. Şimdi git hazır olunca gel,' dedi ve Beyaz Saray’dan kovdu.

Zelenskiy şimdi barışa hazır. Bir ülkenin onurunu yok sayan, onu çağırıp azarlayan, kim bilir kaç neslin geleceğine bir harami gibi el koyan barışa lanet olsun. 

Abdülhak Molla’nın 

"Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh; 

Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh," dediği gibi, gerektiğinde savaşa hazır olmayanların, barış istemeye de hakkı yoktur.

“Vatan savunması söz konusu değilse, savaş bir cinayet­tir,” diyen, en önemli politikası, “Yurtta sulh, cihanda sulh,” olan  bir Atanın çocuklarıyız. Hep barışı özledik ama her barışı da onurumuzun üstünde tutmadık. Sevr’in adı “barış’, kendisi “teslimiyet”ti. Türkiye’nin üçte biri kadar alana sıkıştırılmış, egemenliğimizi İstanbul’daki kuklaya bırakmıştır.

Bizim anladığımız barış o değildi. Ne olursa olsun, kötü barış yoktur, diyemezdik. Barış yaptık, artık geçmişi geçmişte bırakalım diyemezdik. Demedik de. Dünyanın en onurlu savaşını yaptık. Tam dört yıl savaştık. Adına da “İstiklal Savaşı” dedik. Ülkenin tapusu, milletin onuru ve namusu Lozan’dı. Aldık onu söke söke.

Şimdi bir takım gafiller, şımarma noktasına geldiler ve Lozan’la hesaplaşarak, Sevr’i hortlatmaya çalışıyorlar. Hortlayamayacaklar, hortlatamayacaklar. Bu ülkeye planladıkları tüm suikastlar akim kalacak. Türkiye de sadece, “Ne mutlu Türküm,” diyebilenler yaşayacak.

ÜLKEYİ PAZARLAMAYA ÇALIŞANLAR DA,

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —