JOSEPH DAVUTOĞLU

Türk Dil Kurumu Sözlüğü, dönek kişiyi, “İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen, caygın, kaypak, kahpe” olarak tanımlıyor. Bu yazıyı yazmamın ilhamı son günlerin bir döneği oldu.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü, dönek kişiyi, İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen, caygın, kaypak, kahpe” olarak tanımlıyor. Bu yazıyı yazmamın ilhamı son günlerin bir döneği oldu.

“Tarihin En Büyük Döneği” başlıklı bir yazı paylaştığımı ve emsalsiz dönek olarak da Joseph Fouche''yi anlatmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama şimdi bizden bir “Dönek”, Fouche’yi bir kez daha hatırlamamızı zorunlu kıldı. Bizim döneği sona bırakarak, önce Fouche’nin karakter özelliklerini özetleyelim. 

Fouche karşı tarafa geçmeyi meslek olarak benimsemiş, hiçbir zaman birinci adam olmak istememiş ve her devrin adamı bir hacıyatmaz olarak hep ayakta kalmıştı.   

Fransa''nın Cumhuriyet, diktatörlük, konsüllük, meşrutiyet dalgalanmalarından hem etkilenen, hem de bu dönemleri etkileyen, Fransa’nın unutmak istediği  bir siyasi figürdü.

Krallar, Napolyon, Robespierre gibi güçlü liderlerle hep beraber olmuş ama onlar iktidarı kaybederken, o hep ayakta kalmıştı. Bunu da hep geri duruşu, şahsiyetsizlikte gösterdiği şaşırtıcı yüreklilik ve inançsızlığı sayesinde başarmıştı.   

Bir partiden diğerine geçişi, usulca ve sıvışarak değil, herkesin gözü önünde ve büyük bir utanmazlıkla gülümseyerek, şaşırtıcı ve sersemletici bir olağanlıkla gerçekleşmişti. Her dönüşünde yeni efendilerinin sözlerini, hemen benimsemiş, daha önceki partilerinde söylediklerinin hepsini unutmuş, büyük bir pişkinlik ve densizlikle eski söylediklerinin tamamen tersini söyleyebilmişti.

Napolyon gibi bir adam Foucheyi, ''Tanıdığım En Kusursuz Dönek'' şeklinde tanımlarken, Stefan Zweig de onu, “Kişilikler Takım Yıldızı”na benzetmiş, ihaneti sanat haline getirdiğini, ihanet edecek kimseyi bulamadığında kedi kendine ihanet ettiğini söylemişti.   

Fouche, hiç kendine ait bir fikre sahip olmamış, hep kendinden bekleneni yapmış, hiç kimseye asla kalben bağlanmamış, kimseye güvenmemiş, bir adamdı. Ama her nasılsa, Fransız ihtilaline damgasını vurmuş ve bir dönek olarak tarihe geçmişti. 

Bizim döneğimiz ise açık seçik Ahmet Davutoğlu’dur. Artık benim nezdimde adı Joseph Davutoğlu’dur. İşte nedenlerinden bir kaçı:

  • Altılı Masa’nın, “Söz namustur,” diyen ortaklarından. Sonra o cümledeki “namus” sözünü “nankör” sözüyle özleştirerek, şimdi Cumhur İttifakına dönüş stratejileri geliştirmektedir.
  • Malum kendisi derin stratejisttir. “Stratejik Derinlik” adlı bir kitap yazmış, o kitaptaki öngörüleriyle Türkiye’nin, Ortadoğu bataklığının en derin çukuruna batırılmasına önderlik etmiştir.
  • Başbakanlığı zamanında “Siyasi Ahlak Yasası” üzerinde çalışmalar yapmış, o yasanın kendisi ve efendilerini kapsamayacağını anlatmaya fırsat bulamadan, bir üfürmeyle makamını bırakıp kaçmak zorunda kalmıştır.
  • Siyasi Ahlak Yasası mucidi adam, siyasi ahlakın neresine sığdırdı ise “Bilim ve Sanat Vakfı” diye bir vakıf kurmuş, Dragos’taki Tekel Arazisinin kullanım hakkını 49 yıllığına bu vakfa devretmiş ve bu muazzam arazi üzerine “İstanbul Şehir Üniversitesi” diye bir üniversite kurmuştur.
  • Öküz ölüp ortaklık bozulunca, ya da Joseph Davutoğlu’nun son kullanım tarihi bitince, üniversitenin açılışını büyük övgülerle bizzat yapan Big Boss, “Hadi oradan,” deyip, üniversiteyi elinden almış ve Marmara üniversitesine bağlamış, Joseph Davutoğlu’da, “Ne münasebet, ben orayı helal paramla yaptım,” diyememiş, gıkı çıkmamıştır.
  • Sonra coşmuş, Big Boss’un çok zayıfladığını görünce,   kendi partisini kurmuş, kurarken de, arkasından haldır, huldur yüzlerce partilinin geleceğini sanmış ama kendisinin filleri Timur’a şikayete giden Nasrettin Hocadan beter olduğunu görünce  uzlete düşmüştür.
  • Büyük politikacı, büyük bilim adamı Joseph Davutoğlu 31 Mart seçimlerinde sadece %0.07 oy alınca, kafasına bir kaya düşmüş ve kendine gelince, ayrıldığı partiyle gönül bağının kopmadığını, çağırırsa gideceğini yüksek sesle söylemeye başlamıştır.

Çağıracak, endişen olmasın. Sen de gideceksin de, gittiğinde ne kadar amorf olacağını düşünüp sana acıyorum. Şimdiye kadar hiç hak etmediğin yerlere, hiç emek harcamadan geldin. Ama bil ki, bundan sonrası daha zor olacak.

ÖNÜNE ATILANLARI BUGÜNE KADAR OLDUĞU GİBİ KOLAY KEMİREMEYECEKSİN.

 

  


İfral TURGUT

22.12.2024 20:26:00

YAZARLAR


TGC: HALK TV VE KRT TV’YE YAPILAN SALDIRIYI KINIYORUZ

2024 ZOR YILDI, 2025 DAHA ZOR YIL OLACAK

Aydın SİHAY/ADANACA

KUBİLAY, KOZAN’DA ADINA YAPILAN ANITIN ÖNÜNDE ANILDI

“TELLİDERE DÜĞÜN SALONU AÇILDI”

İMO, 70. KURULUŞ YILINI KUTLADI

KARALAR’DAN AKARCALI MAHALLESİ’NDE HİZMET BULUŞMASI

GENÇ MUCİTLER BİR ARAYA GELECEK

BARUT'TAN 'İNSANCA YAŞAM' ÇAĞRISI

SOSYAL KORUMAYA 2 TRİLYON 693 MİLYAR 497 MİLYON TL HARCANDI

“İYİ HEKİMLİK KIRMIZIÇİZGİMİZ”

KISIRLAŞTIRMA MERKEZİ YENİ HİZMET BİNASINDA

"YOKSULLUĞA MAHKÛM EDİLEMEYİZ!"

“KARATAŞ, YUMURTALIK NE OLACAK?

2025'TE CEZA YAĞNURU VAR

ADANA’DA TRAFİĞE KAYITLI ARAÇ SAYISI 889 BİN

UZMANI UYARDI! SAHTE İÇKİYE DİKKAT!