New York’ta kocaman bir binanın duvarını süsleyen bir resim var. II. Dünya Savaşının simge resimlerinden biri: Savaşın sona erişi ile ilgili. 14 Ağustos 1945'te, Japonya'nın teslim olduğunu açıklamasıyla savaş bitince, yurduna dönen bir denizci, hasretle hemşire sevgilisini öpüyor. Hemşirenin adı Greta Zimmer Friedman. Denizci George Mendonsa. Fotoğrafı çeken Alfred Eisensttaedt
Eminim fotoğrafı görmeyen çok azdır. Hatta yoktur. Savaş karşıtı, savaşın ne mutlulukları engellediğini. sevenleri nasıl birbirinden ayırdığını anlatan simge bir fotoğraf.
Ama işin aslı öyle değil. Fotoğrafı, Life dergisi için Times Meydanı'ndaki kutlamaları izleyen Alfred Eisenstadt çekmişti. Görev gereği. Life’a fotoğraf lazımdı. Denizci ile hemşire tanışmıyorlardı bile. Üstelik öpüşme masum bir öpüşme de değil, sarhoş bir denizcinin, zavallı bir kıza taciz boyutuna varan saldırısıydı.
Fotoğrafçı sonradan itiraf etti. Sarhoş denizci, caddede önüne gelen kadını öpüyor, kendisi de onun ardından koşuyordu. Yakaladığı en güzel kare bu idi.
George Mendonsa, 95 yaşında, Friedman da 2016'da 92 yaşındayken hayatını kaybetti. 60 yaşına kadar, fotoğraftaki kadının kendisi olduğunun bile farkına varmadığını söylemişti.
İyi de neden böyle? Ee, Life bu. Ne söylerse doğrudur. Amerika bu. Sana neyi isterse onu gösterir. Sen de onun her söylediğine inanır, her şeyi doğru zannedersin. Hatta o kadar çok inanırsın ki, onlardan daha şiddetle savunursun.
Ama biraz kafamızı kullansak bileceğiz ki,
Artık, cambaza bakmayı bırakıp, sadece bize gösterileni değil, gösterilenin ardındaki gerçeği görsek…
SONRADAN,