İfral TURGUT

Tarih: 09.01.2025 20:31

KOÇBAŞI

Facebook Twitter Linked-in

Genellikle birkaç kişi tarafından elde taşınarak; vurarak kapı kırmaya, aralamaya, ya da duvar yıkmaya yarayan silah. Geçmişte düşman ateşinden korunmak için kulübeye benzer tahta korunaklar içerisinde asılı olarak taşınan varyasyonları da kullanılırdı. Günümüzde çoğunlukla metalden yapılmış koçbaşları güvenlik ve acil durum servisleri tarafından kullanılmaktadır. Geçmişte koçbaşları ağaç gövdelerinden yapılırdı ve hedefe vuran uçları genellikle koç başı şeklinde süslenirdi.

Biraz açacak olursak koçbaşı;

Nereden çıktı şimdi bu, diyeceksiniz. 01 Ekim’den beri ülkemizde gizli, açık bir şeyler oluyor. Görünüşe göre alt yapı oluşturulmuş, şimdi sıra o mahfillere girmeye geldi. Ama geçmişte aynı mekanlarda, aynı kişiler arasında o kadar olumsuzluklar, çirkinlikler, yasa dışı olaylar yaşanmış ki, şimdi o kapıların zilini çalıp, “Biz geldiiik,” demek mümkün değil. Çünkü kapıyı kim açacak, gelenleri kim karşılayacak belli değil.

Şimdi bir koçbaşı lazımdı. En uygun adam zaten el altında. En iyi yaptığı şey de koçbaşılık. Önce gülücükler, toplulukta el sıkışmalar, yumuşamalar, demokrasi havariliği, “Yahu Kardeş, daha önce ben sizi bu mahalleden kovdurmak istedim, bakkala-manava, ‘bunlara-yiyecek içecek vermeyin,’ dedim; hatta sizi mahalleden atmayan muhtar için, ‘Muhtarlık da kapatılsın’ dedim ama ben onları siyaseten söyledim. Aslında biz hep kardeşiz. Hatta sizin şu anda bir adada yaşayan reisiniz gelsin; uğruna kan döktüğümüz, can verdiğimiz meclisimizAde konuşsun. Yazık değil mi, 25 yıldır gurbet ellerde, kendi başına,” falan dedi.

Ev sahipleri, ”Peki, gelin konuşalım,” dedi. Zaten yıllardır mücadelesini verdikleri şey buydu. Siyasette amaç, sonuç almaktır. Bu da bir fırsat, bu da bir yöntemdir. Geçmişte inanmışlar ve büyük kazıklar yemişlerdi ama, “Artık geçmişten ders çıkarmışlardır, akıllanmışlardı, her halde,” diye bir kez daha denemenin bir zararı olmaz diye düşündüler.

Geçmişten hakikaten ders alanlar var. Koç başını tutan eller görünmüyor. Ya da görünmediğini zannediyor. Ama öyle Zaloğlu Rüstem gibi de ortaya çıkıp, “Eyyy,” diye bağırmıyor. Koçbaşı misyonunu yerine getirmekten memnun. Kırılan kapıdan ona ne ki? Yanılmaktan mı utanacak? Altı-üstü bir koçbaşı. Yani sadece bir aparat. Kuklanın sahibi işler ters giderse, çıkar ortaya rahatlıkla , ”Bana mı sordunuz? Siz zaten gemiyle İsrail’e giderken de bana sormamıştınız,” diyebilir. 

Biz sayın seyirciler ne mi yapabiliz? Galiba yine Leonard Cohen’in şarkısını mırıldanmaktan başka yaptığımız bir şey yok:

 “Herkes biliyor, geminin su aldığını.

 Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini.

 Ve herkes biliyor, zarların hileli olduğunu…-


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —