Kör cehaletin desteklediği cüretin ve öngörüsüzlüğün bizi bir felakete doğru götürmesinden korkuyorum. Acemi müneccimler gibi, gök yüzünde yıldız ararken önümüzdeki kuyuyu görememekten korkuyorum. Bu cehalet kültürü yüzünden, gözü dönmüşlerin şuursuzca en önce, en yakınındakilere saldırmasından korkuyorum.
Tarihe futbol faciası olarak geçen, birkaç olayı hatırlattıktan sonra, korkularımın gerekçesini somutlaştırmaya çalışacağım.
HİLLSBOROUGH FACİASI: 15 Nisan 1989. İngiltere’de Hillsborough Stadyumu'nda meydana gelen kazada, tamamı Liverpool taraftarı olan 97 seyirci ezilerek öldü, 766 kişi de yaralandı Olay, İngiltere ve dünya futbol tarihine en büyük futbol faciası olarak geçti.
HEYSEL FACİASI: 29 Mayıs 1985. Brüksel'de oynanan Juventus-Liverpool final maçı daha başlamadan, Liverpool taraftarları İtalyanlara saldırdı. Çıkan arbede sonucu bir duvar çöktü ve taraftarların tel örgülere sıkışması sonucu 32 İtalyan, 4 Belçikalı, 2 Fransız ve 1 Kuzey İrlandalı seyirci öldü.
EL SALVADOR-HONDRAS SAVAŞI: Yıl:1969. El Salvador ve Honduras arasındaki maçın normal süresi 2-2 bitti. Uzatmalarda, El Salvador bir gol daha attı ve 3-2 kazandı.
İki ülke arasında başka sorunlar vardı. Hondras, El Salvador’dan yaklaşık 300.000 göç almıştı Medya da olayı durmadan kaşıyordu Futbol sahasında başlayan gerginlik sokağa taşınca El Salvador, kuvvetlerine Honduras'ı işgal etme emri verildi. Savaş uçakları havalandı. Resmen savaş çıkmıştı. Resmi kayıtlara göre 3.000 kişi öldü ama gerçekte ölü sayısı çok daha fazlaydı.
İki ülke arasındaki gerginlik,10 yıl sürdü. El Salvador’da 11 yıl süren bir iç savaş çıktı. Kaosu, Honduras ile El Salvador devlet başkanlarının 2006 yılında el sıkışması bitirdi
KAYSERİ-SİVAS SAVAŞI: 17 Eylül 1967 Kayserispor-Sivasspor ikinci lig maçı. Daha maç başlamadan laf atmalar, küfürleşmeler başladı. 20. dakikada Kayserispor 1-0 öne geçti. Taraflar birbirlerini taşlamaya başladı. Paniğe kapılan Sivasspor taraftarları Stat kapısını açıp kaçmak istediler ama kapı dışarı değil, içeri açılıyordu. Sıkışmalar başladı ve 43 kişi ezilerek öldü. 600 kişi yaralandı.
Hemen fırsatçılar, leş kargaları ortaya çıktı. Kavganın sebebinin mezhep ayrımı olduğunu söyledi. Kayserililerin işlettiği Belediye Oteli yakıldı. İki şehir arasındaki yol trafiğe kapatıldı. Sivaslılar, 38 plakalı araçlara saldırdı.
Düşmanlık tam 15 yıl sürdü. Takımlar 24 yıl hiç karşılaşmadı. Sonra iki şehrin kurumları ve aklı başında insanları bir araya geldi ve olaylar yumuşamaya başladı. Halen yumuşadı mı, bilmiyorum.
Öyle hale geldik ki, sosyal patlamalar için bir kıvılcım yetecek. Oysa futbol ulemaları, bırakın kıvılcımı, benzin bidonu ile dolaşıyor. Yazım kurallarını bilmeyen futbol yazarları, işsiz kaldığı için futbol kulüplerine yalakalık yapan antrenör eskileri, ne kadar yüksek sesle konuşursa tartışmayı kazanacağını zanneden futbol ulemaları olayları kaşımakta birbirleriyle yarışıyor.
Tamam futbol seyircisi cahil olabilir ama yöneticilere ne diyelim? 24 saat birbirinize hakaret etmek zorunda mısınız? İşiniz altı-üstü futbol. Ne yaptığınızı zannediyorsunuz, Allah aşkına? İnsanları ayrıştırdığınızın farkında değil misiniz?
Sivas’ta üç-beş densizin başlattığı olayları mezhep ayrılığına dönüştüren kafalar, ülkenin bugün içinde bulunduğu ortamda neler yapmaz? Hala birbirinize çalım atmakla mı tatmin olmaya çalışıyorsunuz? Bir tek işaretinize bakan gözü dönmüş bir kitle var.
YETER. BÖLÜNDÜK, BÖLÜNECEĞİMİZ; AYRIŞTIK, AYRIŞACAĞIMIZ KADAR. BİR DE BATASI FUTBOLUNUZ BÖLMESİN BİZİ.