Kozan, on yıllar boyunca yaşadığım, derin izlerini taşıdığım doğduğum kent… Doğduğu kentle ile “kim” hangi duygular yaşarsa “aynısını” yaşarım! Şu an Adana’da yaşıyor olmam, Kozan’dan tüydüğüm anlamına gelmez… Dile kolay; yarım yüzyıl havasını solumuş, sokaklarını/ caddelerini adımlamış, dostlar edinmiş, kırgınlıklar yaşamış, tartışmaların içinde bulunmuş, sorunlarına duyarlı olmuş, ne bileyim işte saymakla bitmeyen özelliklerini sabaha dek sayabilirim!
Her Kozan’da gidişimde biraz daha daralmış/ içine büzülmüş, sokakları perişan, yaşayanların yüzleri biraz daha asılmış, yazgısına terk edilmişliğini gördükçe üzülürüm! Nüfus yoğunluğuna, tarihsel özelliğine, kentsel değerlerine karşın Adana’nın en şanssız kenti olmalı Kozan! Ne seçilmişleri taşıdığı değerlerin önemine katma değer katmış, ne her geçen yıl daha da düşen “eğitimsiz sermaye” Kozan’ın gelişiminde “çığır açıcı” adımlar atmış! Herkes kendine yontmuş keser gibi!
***
Son seçimde belediye başkanlığını kazanan Mustafa Atlı ile uzun yıllar tanışırım. Gerek toplum değerlerine gerekse kamu mallarına karşı koruyuculuğu konusundaki düşüncelerini söyleşilerimizden biliyorum. Örneğin Kozan’da belediyenin gücünü orantılı biçimde kullanacağını, bunu birçok yerde gerçekleştirdiğini anlatmıştı, en son görüşmemizde…
Eski Adliye binasının belediye binasına dönüştürülmesi için gösterdiği çabadan söz etmişti, “bina” dışında çalışmaların sürdüğü, bazı birimlerin “yarım” da olsa taşındığı günlerde… Bir yağmur sonrasıydı, eski Adliye binasının etrafında çalışanlar vardı. Binanın arka bölümündeki yüksek merdivenlerden çıkarken basamakların kayganlığı adımları zorlaştırıyordu! Bina yüzeyinde çalışanlar olduğu gibi, bahçe düzenlemesi için de çalışanlar vardı! Hal Caddesi’ndeki belediye binasından daha varsıl bir görünüm taşıyordu; olması gereken de buydu…
***
Başkan Atlı’yla görüşürken Kozan’ı anlatmıştı, Kozanlı’ya deneyiminden/ birikimlerinden bir şeyler bırakmak istediğini anlatmıştı, belediye çalışanlarına güvendiğini anlatmıştı... Öyle ki, yavaş yavaş taşındıkları “yeni belediye binası” için önce yüklenici firmalarla iletişime geçmiş, verilen rakamları konuya ilişkin bilgisi olanlarla masaya yatırmış, bu arada belediyede çalışan “konuyla ilgilen” ustalar yüklenicilerin istediği rakamın çok altında işi yapabileceklerini belirtmiş…
Adliye binasının, belediye binasına dönüştürülmesi için bir izlence hazırlatmış, hesabını yaptırmış, harcamaları listeye ekletmiş, çalışacak belediye işçilerinin düşüncelerine/ bilgilerine başvurulmuş… Sonuç mu; yüklenici firmanın istediği rakamın yarısının da altında bir bedel harcayarak, üstelik nitelikli ürünler kullanmaktan uzak durmayarak bugünkü durumu gerçekleştirmişler. Atlı şöyle diyor: Böyle yapmakla hem Kozan’a/ Kozanlı’ya kazandırdık, hem de belediye çalışanlarımızın neleri başarabileceklerini gördük! Bundan sonraki amacımız eski binayı kitaplık ile dersaneye dönüştürmek, orada Kozanlı başarılı çocukların önünü açmak tek amacım…
***
Bunları konuşmuştuk Atlı ile… Tümceye “ancak” ya da “ama” diye başlamak hoşuma gitmese de, söylenmesi gerekiyorsa bir ana önce “amayı/ ancakı” demekten yanayım… Başlıyorum: Kozan Belediyesi’nin üç belediye başkan yardımcı olduğunu, bunlardan birinin 2024 ekim ayında atandığı belirtilmesine karşın kimsenin görmediği/ bilmediği konuşuluyor şimdi Kozan’da! 5393 sayılı Belediye Yasası’nın Norm kadro ve personel istihdamı” başlıklı 49 uncu maddesinde; “Belediyenin ve bağlı kuruluşlarının norm kadroları, bu ilke ve standartlar çerçevesinde belediye meclisi kararıyla belirlenir. Belediye personeli, belediye başkanı tarafından atanır. Birim müdürlüğü ve üstü yönetici kadrolarına yapılan atamalar ilk toplantıda belediye meclisinin bilgisine sunulur” deniliyor. Ana sunulmuyor!
Başkan Atlı’nın bu konuda ne diyeceğini bilmiyorum, “ancak” özellikle muhalif belediye meclis üyelerinin, yasada belirtilmesine karşın, altı aydan bu yana “belediye başkan yardımcısı” diye anılan ismi görmediklerini/ bilmediklerini ileri sürmeleri Kozan’da konuşulan konular arasında! Atlı’nın gerek Kozan’a gerekse belediyeye katkısı olmayacak bir girişimin içinde olmayacağını, saydamlıktan yana olduğunu düşünüyorum…