Mayıs’ın son haftası “İlhan Şeşen’i kaybettik” haberiyle başladı. Onu (bir gün sonra) 27 Mayıs 2025 Salı günü önce Caddebostan Kültür Merkezinden sonra da Karacaahmet Şakirin Camii’nden sonsuzluğa uğurladık. Çok yakın arkadaşı büyük müzisyen Vedat Sakman cenaze sonrası, Milliyet’ten Ercan Akyol, Cumhuriyet’ten Kamil Masaracı ve eski Cumhuriyet Arşiv Sorumlusu Nuri Malkoçoğlu, müzisyen-mimar Koray Hatipoğlu ve beni Kadıköy’de bir masanın etrafında topladı. İlhan Şeşen’li anılar eşliğinde efkar dağıtıyorduk ki, yeni bir “kara haber” geldi:
-Haslet Soyöz’ü kaybettik!..
***
1955 yılında Burdur’da dünyaya gelen Haslet, Burdur, Malatya, Erzurum ve Tokat Turhal’da ilk orta liseyi okuduktan sonra 1972’de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünü kazandı. Profesyonel çizerliğe 1975’de Politika gazetesinde başladı. İstanbul’a taşındı, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölümüne girdi. Vatan, Dünya, Çivi Dergisi, Cumhuriyet, Demokrat gazetelerinde çalıştı. 1982’de girdiği Milliyet’te 2025 yılı 27 Mayıs gününe kadar çalıştı.
Haslet ile 1975 yılında tanıştığımda Karikatürcüler Derneği Genel Sekreteriydi. Benim üyelik formumu o imzalamıştı. Sonra Milliyet’te birlikte çalışma yıllarımız başladı. Haslet 1970 Kuşağının en önemli karikatürcülerinden bir olmayı erken yaşlarda başarmıştı. Türkiye’nin en büyük çizeri olarak kabul edilen Turhan Selçuk ile Milliyet’te aynı odayı paylaşıyordu. Yan odada ise Milliyet’in efsane karikatürcüsü Bedri Koraman vardı. En çok ziyaret ettiği kişiyse yine bir meslek büyüğü olan Altan Erbulak’tı. O odayı Altan Abiyle paylaşanlardan biri de bendim. Haslet’in bütün dertlerine, sevinçlerine, kızgınlıklarına ortak oluyordum. Böylece “kanka” haline gelmiştik.
1993 yılında Milliyet’in Bağcılar’daki yeni binasına geçince aynı katta bulunan Hasan Pulur’un çevresinde daha da yakınlaştık. Hasan Abinin kışkırtıcı şakalarının da katkısıyla sık sık “kavga” eder sonra barışırdık. Bazen birlikte katıldığımız bir etkinlik ya da geziden Hasan Pulur’a telefon açardı:
-Abi, Nazım’la henüz kavga etmedik!
Araya uzun zamanlar ve ayrılıklar girince o günlerdeki yakınlığımızın kardeşliğe dönüşmüş olduğunu daha iyi anlıyorduk.
Haslet deli dolu büyük bir çizerdi. Onun isyancı ruh halini en iyi “Küçümen” bantları yansıtırdı. Turhan Selçuk 1996’da Milliyet Yayınları’ndan çıkan “HASLET” adlı albümüne yazdığı önsözde şöyle diyordu:
“Haslet çok yönlü bir sanatçıdır. Milliyet’te her gün yayınlanan siyasal karikatürleri, grafik mizahın mükemmel örnekleridir. Söylemek istediği eleştirilerini okurlara çizgiyle ulaştırır.
Çizgi bandı ‘Küçümen’ Aziz Nesin’in ‘Şimdiki Çocuklar Harika’ kitabında anlattığı tipin ta kendisidir.”
Turhan Abi, onun erken yaşta geldiği yer konusunda da bir hak teslimi yapıyordu:
-Haslet ayrıcalığı olan birkaç çizerimizden biridir. O yılmamış savaşmış uğraş vermiş ve Türk basınında hak ettiği saygın yeri almıştır!
Haslet’in “yılmaz bir sanatçı” olduğunu bütün dostlarına gösterdi. Bu yazıda ismi geçmesi gereksiz olan bir yönetici Haslet’in çizgilerinin gazeteye girmesini yasakladı. Ama Milliyet’en atmaya gücü yetmedi. Haslet, yağlıboya resme bu dönemde başladı. Şeker hastalığıyla da aynı yıllarda tanıştı. Bilindiği üzere bu hastalık travma yaratan büyük üzüntüler sonrasında atak yaparak ortaya çıkar. Yeni uğraşı, yeni hastalığıyla birlikte gelişti.
Ne kadar geliştiğini Rahmi Koç Müzesinde açtığı resim sergilerinin sadık bir ziyaretçisi olan adını müzeye veren kişi Rahmi Bey şöyle değerlendiriyordu:
-Haslet Soyöz’ü birçoğumuz karikatürist olarak tanır. Oysa kendisi birinci sınıf ressamdır. Yağlıboya üzerine çalışır. Hem gemi, hem tren, hem de uçak tabloları yapar. Şimdiye kadar bu üç konuyu birden bu kadar detaylı işleyen bir ressam görmedim!
Tabloları pek çok ressamın hayalini süsleyecek fiyatlarla satıldı. Ama para onun için hiç önemli olmadı. Bir arkadaşının eşi, sökülmeye giden İzmir gemisi tablosu önünde çok üzülünce o gemiyi yüzer halde (175×100 cm boyutlarında) yeniden yaptı ve hediye etti.
Haslet’in şekeri önce böbreklerini aldı. Dialize bağlı olarak çizmeye ve boyamaya devam etti. Hem Milliyet’te Küçümen’i çizdi hem yağlıboya resim sergileri açtı. Onun son döneminde iyilik meleği eşi Ayla Dündar ve oğlu Kerem özel sağlık merkezi gibi yanında oldular.
Haslet Soyöz 70 yıla sığdırdığı görkemli hayatı ve sanatıyla zirvedeki yerini çoktan almıştı:
-Küçük dev adam!