Türk Hava Kurumu’na (THK) 1926 yılında kurban derisi toplama hakkı verilmişti. Havacılık sanayini kurmak, askerî, sivil, sportif ve turistik havacılığın gelişimini sağlamak amacıyla, 16 Şubat 1925'te Atatürk’ün emriyle kurulan kurumun Cumhurbaşkanı, Kuvvet Komutanları ve Ankara Valisi de doğal üyeleridir. Yurt savunmasının bu öncü kuruluşu dinden geçinenlerin her zaman hedefindeydi. Şimdilerde en önemli gelir kaynağı olan kurban derisi toplama tekeli hakkı da elinden alındı.
SON 4 YILDA KESİLEN KURBAN SAYILARI
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre son 4 yılda kesilen kurban sayıları;
Hayvan kurbanlık olarak kesildi.
Tarım ve Orman Bakanlığı; bu yıl Ülkemizde ciddi bir ekonomik krizin yaşanması, derin bir yoksulluğun yaşanması ve kurbanlık fiyatlarındaki ciddi artışlar olması, nedenleriyle bu yıl; büyükbaş kesimlerinde geçen yıla göre en az yüzde 20, küçükbaş kesimlerinde ise en az yüzde10 civarında bir azalış olacağını, Son yıllardaki kurban satışlarını da göz önünde tuttuğumuzda bu yıl yaklaşık olarak 680 bin büyükbaş ve 2 milyon 500 bin küçükbaş hayvan olmak üzere toplamda 3 milyon 180 bin kurbanlık hayvan kesileceğini Zıraat Odası Başkanına göre; kurban için bu yıl 107 Milyar 300 Milyon Lira ödeneceğini belirtmişti. Buna göre, et olarak piyasa değeri ise 175 Milyar TL mertebesindedir.
1983 YILI KURBAN DERİLERİ THK VE DİĞER SOSYAL KURUMLARIN
Dernek, vakıf, kur’an kursu, öğrenci yurdu, cami derneği adı altındaki din istismarcısı kuruluşların tebelleş olmaya başladığı kurban derileri Kenan Evren’in Devlet Başkanlığı, Bülent Ulusu’nun Başbakanlığı döneminde 23/6/1983 tarih ve 2860 sayılı Kanun ile; Kurban derisi, bağırsak, fitre ve zekat zarfı dağıtmak suretiyle yardım toplama yetkisi THK’na verilmişti. Toplanan kurban derisi gelirlerinin; 55'i THK'na, yüzde 20'si Kızılay'a, yüzde 20'si Çocuk Esirgeme Kurumu'na ve yüzde 5'i ise Türkiye Diyanet Vakfı gibi sosyal kurumlara verilmekteydi.
1986 KURBAN DERİLERİ İSLAMİ DERNEK VE VAKIFLARA
Üç yıl uygulanan 2860 Sayılı Yasa düzenlemesi bu kez yine Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Başbakan olduğu 1986 yılında 3294 sayılı Kanunla; THK’nın kurban derisi toplama tekeli ve diğer sosyal kurumlara dağıtımı görevi kaldırılarak kurban kesenlerin derilerini istediği yere verebilmesine olanak sağlandı. İsteyen istediği yere verebilir demek akbabalar gibi bekleyen dinden geçinen, laik düzen karşıtı FETO ve benzeri yapılardı.
1982 YILI SHP, DYP KUALİSYON DÖNEMİ KURBAN DERİLERİ THK’NIN
Genç Cumhuriyet demokrasiye geçmenin alt yapı devrimlerini tam olarak tamamlayamadı. İki Büyük Cihan Savaşının arasında sadece 20 küsur yıl gibi kısa bir dönem olması, 2’ci Cihan Savaşından sonra egemen olan emperyal anlayışa paralel gelişen yeni ve İç ve dış koşullar Türkiye’nin gereksindiği kurumsal yapı devrimlerini tam olarak gerçekleştirmenin önünü kesti. Eğitim, kültür, sosyal yaşam, hukuk ve ekonomik alanlarında devrimlerinin tamamını tamamlayamaması, karşı devrim yanlılarına cesaret verdi.
Emperyal güçlerle amaçlarını birleştiren karşı devrim yanlıları kendilerini inanç üzerinden tanımlayarak giderek güçlendiler. İlk zamanlar merkez sağ içinde, daha sonraları ise ya iktidar ortaklığı yaparak güçlenmeye devam ettiler. Son olarak AKP ile de mutlak bir iktidara ulaştılar.
12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası yaşanan sağ-sol kavgaları ve sonrasında Türkiye kendisini laik- dindar kavgasında buldu. 12 Eylül ilerici güçleri hapis ve dar ağaçlara gönderilirken ABD Başkanı Jimmy Carter ABD'nin komünizme karşı bir savunma olarak İslam'ı kullanmaya başlama uygulaması ‘’Yeşil Kuşak Projesi‘’ ile İslami referanslar kullanılarak laik-anti laik çatışması yaratıldı. ‘’Ulusal güçlerin’’ tasfiyesi adım adım yürürlüğe konuldu. Ne yazık ki bunların hepsi de ‘’Atatürkçülük’’ adına yapılıyordu.
Bu gergin siyasi mücadele devam ederken, 1992 yılında SHP, DYP Koalisyon döneminde kurban derisi toplama yetkisi tekrar THK'ya verilmesine rağmen ANAP ve devamla AKP ve yandaşlarının kara propagandası devam etti. Artık dinden geçinen istismarcılar, kurban derilerine çökmenin yollarına döşenen taşlar temizlenmiş, büyük bir gelire kavuşurken ulusal bir kuruluş olan THK ise bu gelirden yoksun bırakılıyordu. Bununla da yetinilmedi. Bu kuruluşun içi yolsuzluk ve politik müdahalelerle boşaltıldı.
KURBAN DERİSİ İŞİ TAMAM SIRA KURBAN ETLERİNDE
AKP İktidarı vali, emniyet müdürleri yani Devlet güçlerini dinden geçinenlerin emrine verdi. Yasaklama önlemlerini de 2013’ten sonra FETO’culara karşı kullandılar. Artık meydan dinden geçinenler arasındaki mücadeleye kalmıştı. THK yasaklanmamıştı ama, dinden geçinen yobazlarla mücadele edecek durumu da kalmamıştı. Olay sadece kurban derileri ile de sınırlı değildi. Bu kez kurban eti ve derilerinin; öğrenci yurdu, cami yaptırma derneği, Kur’an kurslarının yanında bu kez de yurt dışı cihatçılara taşındı.
Halktan kurban hisse bedeli için yurt içinde ve dışında ne kadar para toplayacaklarını açıkladılar. Bu paraların denetimi, harcama yerleri, gerçekten denildiği gibi ve miktarda toplanan paraların karşılığında bu hizmetlerin yapılıp yapılmadığı, tamamı inanç referanslı bu örgütlerin bu kaynakları gerçeğe ve amaca uygun olarak yapıp yapmadıklarının denetimi yok!
Bu ucu açık ve denetim dışı uygulamalar geçmişte çok yaşadığımız gibi hangi karanlık güçlerin eline geçecek. Döviz ödenerek ithal edilen bu kurbanlıkların bedelini kriz nedeniyle yoksullukla boğuşan halkımızın Hazine’si öderken, dünyanın dört bucağındaki yandaş cihatçı örgütlere aktarılmasından başka bir şey değildir.
Sabri Arpaç