Geçen hafta bu sütun boştu. Fethiye’de yapılan “Likya Çalıştayı” için huzurlu Akdeniz şehrindeydim. Köy Enstitülerini anlattığımız “Anadolu’nun Işığı” belgeselimizin gösterimi ve ardından da söyleşi vardı. Fethiye’deki yaşam ile Türkiye’nin gündemi o kadar farklıydı ki, içinde bulunduğum ortamı yazarsam “sanki ayıp olur” düşüncesiyle sütunumu boş bırakmıştım.
Sonra bir meslek büyüğümle konuştum “yaz oğlum” dedi:
-İnsanlar iyi şeylerin de olduğunu bilsinler!
Önce Fethiye’den başlayayım. Yürürken başınızı kaldırmadan gökyüzünü görebiliyorsunuz. Kaymakamlık binası bile iki katlı!
Bir de sezon dışı dönem olduğu için bütün cadde ve sokakları gezilesi bir çekiciliğe sahip.
Çalıştaya gelince; çok değerli ressamlar bir hafta boyunca mimari olarak da harika bir ortamda tablolarını tamamladılar. Kapısında Likya Sanat Yolu tabelası bulunan yapı, eski bir kilise imiş. Uzun yıllar Vakıflar Genel Müdürlüğü sahipliğinde kaldıktan sonra ticarethane olarak kullanılmış. En sonunda da sanatsever Ertuğrul Aydemir ve eşi Dr. Dilek Ferman Aydemir tarafından sanat ve kültür alanı haline getirilmiş. İki katlı yapının her yanında sanatçılar çalışırken araya farklı etkinlikler de konulmuştu.
Çalıştayın küratörü Erkan Doğanay’ın davetli sanatçılar listesi afişinde şu isimler yer alıyordu: Devrim Erbil, Yalçın Gökçebağ, Fevzi Karakoç, İrfan Okan, Ahmet Yeşil, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Sumru Ekşioğlu, Selahattin Kara, Mahir Güven, Şevket Sönmez, Barış Sarıbaş, Elifko, Esra Şatıroğlu, Çiğdem Sarıçiçek, Alexandra Chuprova, İrina Chizhova ve Yasemin Yar.
Çalıştayın bir de Onur Sanatçısı vardı: Nevzih Tanyeli!
Tanyeli, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Neşet Günal, Cemal Tollu atölyelerinde eğitim aldıktan sonra 1965’de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümünden mezun olmuş çok değerli bir sanatçı. Onun ödülü olan 1.50 x 1.50 metre boyutları portre resmini ressam Mahir Güven bir haftada tamamladı.
Çalıştayda ortaya çıkan tablolar aralık ayının ortasına kadar yapıldığı ortamda sergilenecek.
Fethiye’deki etkinlik sırasında tanıştığım üç gençten söz etmek istiyorum. Can Türedi, çalıştayın yan etkinliklerinden birinde kendi yarattığı kahve markasıyla değişik tatlarda kahve sunumu yaptı. Can çok iyi eğitim almış Fethiyeli bir genç. Amerika’da yedi yıl sinema sektöründe eğitim-iş hayatından sonra doğduğu yere dönerek Fethiye’den kahve ile dünyaya açılmayı hedefliyor.
Çağatay Akdoğan da benzer bir bakış açısıyla Fethiye’de yaşıyor. Sanatsal kokteyller yapıyor. Oysa bu işin yaşam ve gelişme alanı büyükşehirler olarak biliniyor. Ama Çağatay, Fethiye’de yapacağını söylüyor.
Meryem Başer Kafaoğlu arkeoloji ve sanat tarihi mezunu Fethiyeli bir genç kızımız… Çalıştay ahalisine Letoon ve Xanthos antik kentlerini gezdirdi. Eski maliye bakanı Adnan Başer Kafaoğlu’nun torunu olan Meryem “ben Fethiye’yi seviyorum, burada doğdum burada yaşayacağım” diyor.
Buldukları ilk fırsatta bir yabancı ülkeye kapağı atan gençlerin çokluğu karşısında bu üç Fethiyeli genç, öncelikle saygı uyandırıyor.
Herkesin bir biçimde “yolunu bulmaya” çalıştığı dönemde Fethiye’de farklı bir güzergahta yürüyenleri bir araya toplayan yapıya da saygıyı eksik etmeyelim:
-Likya Sanat Yolu!