İfral TURGUT

Tarih: 07.05.2025 18:01

MEZARINDAN ÇIKARIP İDAM ETTİLER

Facebook Twitter Linked-in

Oliver Cromwell, şüphesiz tarihe damgasını vurmuş en ilginç kişiliklerden biri. Çünkü kralın kafasını kesip yüzyıllar süren İngiliz monarşisini ortadan kaldırmak ve İngiltere’nin zirve adamı haline gelmek kolay bir iş değil.

Cromwell, siyaset sahnesine 17. yüzyılın ilk yarısında atıldı.Dini bütün bir protestan ve püritendi. Parlamento üyesi seçildikten bir süre sonra patlak veren İngiliz İç Savaşında parlamenteristlerin tarafında yer aldı.

Savaşın taraftarları, kralcılar ve parlamenteristlerdi. Kralcılar, kralın mutlak yetkisi olması taraftarıyken, parlamenteristler kralın yetkisini yasayla sınırlandırmak istiyordu.

İlk liderlik başarılarını askeri alanda alan Cromwell, kısa süre içinde orduda yükselerek general rütbesini aldı.

Çatışmalar 1648’de zirve noktasına ulaştığında, parlamenteristler kralın tahtta kalmasını destekleyenler ve kralın yargılanıp asılmasını isteyenler şeklinde ikiye ayrıldı.

Cromwell, ikinci grupta yer alıyordu ve savaştaki başarıları ve liderliği sebebiyle, 59 parlamento üyesini arkasına alıp kralı ölüme gönderen hükmü imzaladı. Ülkesinin kaderine etki etmeyi başarmıştı.

Kralın infazının ardından İngiltere Milletler Birliği (Commonwealth) ilan edildi ve monarşi yerine devlet şurası yönetime geçti.

Özgürlükçü ve demokratik niyetlere sahip gibi gözükse de Cromwell, İrlanda ve İskoçya’yı kontrol altına almak için elini kana bulamaktan çekinmedi. 

Yapılan müdahalelerin ardından iç savaş parlamenteristler lehine sonlandı. Artık İngiltere, İskoçya ve İrlanda Milletleri Birliği söz konusuydu.Cromwell de ülkenin koruyucusu, başkumandanı ve parlamento başkanı olarakatanmıştı.Parlamentonun ısrarına rağmen, taç giyip tahta oturmayı reddetti. 

Ayrı zamanda tüm başarılarını Tanrının ona bahşettiğini iddia eden son derece dindar bir liderdi. Hükümdarlığı süresince kendi politikasını sıkı bir şekilde uyguladı, dine küfredenleri ve isyan edenleri ölümle cezalandırdı. 

“Gerekli olanın yasası olmaz,” diyen Cromwell, gerekli gördüğü şeyleri yapmaktan hiç çekinmedi.

Monarşinin mutlakiyetine karşı çıktığı yolda, tek başına mutlak hakim haline gelen Cromwell’in hükümranlığı, bir kaç böbrek taşı ve sıtma yüzünden yalnızca beş yıl sürebildi.

Öldükten sonra kısa süreliğine yerine geçen oğlu, yöneticilikniteliklerine sahip değildi. Kralcılar kısa süre içinde tekrar kontrolü sağladı. Cromwell’in infaz ettirdiği kralın oğlu olan II. Charles tahta geçmiş, kraliyet yeniden tesis edilmişti.

Cromwell’e dair en ilginç şeylerden birinin, onun ölümünden sonra yaşanması da ilginçtir.Ölümünden iki yıl sonra mezarından çıkarılıp zincirlere vurulan Cromwell’in başı gövdesinden ayrıldı ve vücudu paramparça edildi.

Bir mızrağın ucuna geçirilen kellesi ise Westminster katedralinin önünde bir süre sergilendi. 

Bu bir gözdağıydı. Kraliyetle uğraşırsan, kellen bu mızrağın ucunda yükselir, telef olursun denmek isteniyordu.

Bir gün yolunuz Londra’ya düşerse, kendisinin büyükçe bir heykelini Westminster'ın önünde görebilirsiniz. Bu kraliyeti yerinden eden zalim bir lidere duyulan bir hürmet midir, yoksa ibret vesikası mıdır bilinmez. 

BELKİ, HER İKİ İHTİMAL DE MÜMKÜNDÜR.   


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —