"Böl ve hükmet yaman söz; birleştir ve yönet, daha iyi bir hazine..." Goethe...
*
İki psikiyatri uzmanının,
"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır." teorisi üzerine bir araştırma sonucundaki bulgular;
· Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler, niteliklerini abartma eğilimindedir ki gerçekten nitelikli insanların niteliklerini de görüp anlamaktan da acizdirler. Ancak nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa niteliksizliklerinin farkına varırlar.
Cornell Üniversitesi'nde öğrenciler arasında bir tes, klasik "Nasıl geçti?" sorusu ve yanıtları bir araya getirilmiş ,Dunning-Kruger Sendromu'nun da metni yazılmış:
“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur,
‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.
Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar..."
N'olur fazla mütevazi olmayın!...
"Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...
Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı".
Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:
“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”(1)...
*
"Hükümetlerin görevi insanların korunmasıdır, yaşamlarının yönetilmesi değildir." diyor eski ABD Başkanlarından Ronald Reagan...
Doğru değil mi!
*
Ahmet Zorlu 'nun güne dair söylediklerine ne diyorsunuz?
"Gözlerin karanlığa alışması gibi;
Bazı insanlar cehalete, kabalığa, safsataya ve niteliksizliğe alıştı, kanıksadı.
Şimdi bilgelik, nezaket, ahlak ve ehil olmak onlara karanlık ve ürkütücü geliyor.
Bu insanın hazin dönüşümü ! dür..."
*
Türker Ertürk 'ün
"Asıl mücadele, insanların zihinlerinde ve ruhlarında kök salmış olan korku, boyun eğme ve alışkanlıklarla savaşmaktır. Bireylerin kendi özgürlüklerini talep etme cesaretini göstermedikleri sürece hiçbir kahraman onları kurtaramaz. " şeklindeki mücadele azmi hakkında düşünceniz nedir?
*
"Özgürlük hiçbir yönetim biçiminde yoktur, özgürlük insanın yüreğindedir." diyor, Jean-Jacques Rousseau ve Winston Churchill'in ifadesiyle de
"Her millet layık olduğu şekilde yönetilir ve her millet icraatına tahammül ettiği yönetimin mesuliyetine ortaktır."ki , günümüze dönelim.
*
Yaşadığımız hayattan şikayet eder,daha beteri olmaz sanırız.
Toplumsal hayatta anayasal haklarımız ve laiklik yoksa; neyimiz var neyimiz yok, maddi manevi her şey yerle bir olmuştur; artık sokaklarda insanları itip kakan saygısız tarikatlar, mafya, aşiretler ve etnik gruplar vardır.
Seyahat özgürlüğün, istediğin okulu okumak, istediğin meslek veya şehre yerleşmek bile izne tabi olabilir.
Sinemaya gitmek, denize bile girmek izne tabi olur mu, olur!
Anayasada ne yazarsa yazsın insanlar için yeniden "özgür birey" olmak mümkün değildir..
İran, Irak, Suriye gibi Ortadoğu toplumu olmak işte öyle bir şey!
İnsanın ayakları üzerinde duracak hale gelmesi için bakımı, eğitimi zor ve zahmetli bir süreç;
Olgun,özellikle de çağdaş insan olmak, uzun yıllar süren bir gözetim, birikim, ruh ve beden sağlığı yanında köklü bir eğitimi de gerektirir.
Okul, öğretmen ve laik eğitim...
Bireylere ve kalabalıklara görgü, özgüven ve şahsiyet verir,v atandaşlık bilinci kazandırır!
Okul, bütün insanî faaliyetlere ve üretime kalite, estetik ve giderek uluslararası standart kazandırır; sonuç olarak çağdaş bir millet yaratır.
Tarihte,laik eğitimden uzaklaşmış toplumlarda akıl ve bilimin yerini her alanda merdiven altı şarlatanlık almıştır.
İnsan hayatı sınırlı; ama devlet , üniversite, vakıf, siyasi parti, ordu, uzun ömürlüdür ancak sade vatandaşlar olarak bizi koruyacak olan köklü, bilimsel ve güvenilir kurumlarımız olmalıdır.
Modern hayatta yorulan ve yön bulma telaşındaki insanlar için doğru yoldan çıkmak, uzaklaşmak kolay; ama bir toplumu yeniden adalet, hukuk ve bilim yoluna davet veya sevk etmek ise çok zordur.
Sağlıklı bir toplum; bütün sektörlerin, insanî ihtiyaçların ve çözümlerin dinamik dengesini sağlamış olmalıdır,(2).
*
İçinde bulunduğumuz ortam nedeniyle ;
"Mabede, Kışlaya ve Mektebe siyaset sokmayın diye yıllardır yalvardık, kulak tıkadınız ve siyasetin bataklığına çekerek,cehaleti taltif ettiniz.Camiler Kışla, Müminler asker dediniz.Daha da acı olan 'Devletin Dini Adalettir' inancını kazıyıp yok ettiniz.
Ama unutmayın,
'Ayarını bozduğunuz kantar, günü gelir sizi de tartar." uyarıları olmadı mı! (3)
*
Bir şiir, Ahmet Atam 'dan...
"Mazlumdan zalime dönen devran bu,
Hukuk çiğnenirken kopan alkışlar ne tuhaf.
Dün mağdur edebiyatı yapanlar nerede, kimdi
Adalet terazisi şaşmış, vicdanlar insafsız şimdi.
Hukukun terazisi şaşmış ne çare,
Kimine gül, kimine dikenli tel hediye.
Düne ağlayanlar, bugün gülüyorlarsa,
Demek ki adalet böyle bir muamma.
Dün mazlumduk, zalime isyan ederken,
Bugün zalim olduk, mazlumu ezerken.
Dün hürriyet derdik, bugün pranga vururuz,
İktidarda kalmak uğruna değişir dururuz..
Dün mağdurduk, bugün mağruruz,
Dün adalet derdik, bugün suskunuz.
Dün özgürlük diyenler, bugün yasaklar,
Demek ki döneklik böyle bir şeymiş dostlar...",(4)...
*
Son söz, kurtarıcıdan;
"Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır. Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur."
Atatürk...
*
(1) ephiass/sosyomat.com'dan/Erkan Yılmazer alıntı
(2)Sedat Demirkaya
(3)Ahmet ZORLU
(4)Ahmet ATAM
