İfral TURGUT

Tarih: 30.10.2024 17:58

NUTUK

Facebook Twitter Linked-in

Nutuk, Türk Yurdunun Mondros Mütarekesi ile parçalanıp, işgal edildiği günlerden başlayarak, tarihimizde bir dönüm noktası olan İstiklâl Savaşı’nı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve inkılâpları, siyasi ve millî tarihimizi birinci ağızdan anlatan bir kaynak eserdir. Atatürk bu eseri yazmaya, geçirdiği bir kalp krizinden sonra karar vermiştir. Bu üzücü olayın tarih önünde, tarihle hesaplaşarak, Partisine yön ve emir verme düşüncesini hızlandırdığından da kuşku yoktur. 

Atatürk, Nutuk’ta tarihi olayları belgeleriyle anlatarak, “tarihi yapan kişi” olmaktan çıkıp, “tarihi yazan kişi” olmuştur Böylece hem bütün karşıtlarıyla hesaplaşmış, hem de tarih önünde eylemlerinin hesabını vermiştir. 

Atatürk Nutku, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara’da toplanan İkinci Kurultayı’nda, 6 günde, 36.5 saatte sunmuştur. 

Nutkun son bölümü olan “Gençliğe Hitabesi” hitabet değeri yüksek, olağanüstü bir edebi şaheserdir. Nutkun sön bölümü şöyle bitmektedir. 

-“Muhterem Efendiler, sizi, günlerce işgal eden, uzun ve teferruatlı beyanatım, en nihayet, mazi olmuş bir devrin hikâyesidir. Bunda milletim için ve müstakbel evlâtlarımız için dikkat ve teyakkuzu davet edebilecek, bazı noktalar, tebarüz ettirebilmiş isem, kendimi bahtiyar addedeceğim. Bu beyanatımla, millî hayatı hîtam bulmuş farz edilen büyük bir milletin; istiklâlini nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına müstenit, millî ve asri bir devleti, nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım. Bugün vasıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen millî musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın, her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum.”

Atatürk’ün öncelikle seslendiği, uyardığı hedef kitle, Türk Gençliğidir. Bunu belirtmek için söze, “Ey Türk Gençliği,” diye başlamaktadır. Gençliğe verdiği görev; “Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir, şeklindedir. Gerekçesini de, “Mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegane temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir,” diyerek açıklar.

Ufkun ötesini gören Asrın Dahisi, gençliği, “İstikbâlde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve haricî bedhahların olacaktır, diye de uyarmış ve “Bir gün İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin,” diyerek gençliğin görevini açık seçik tanımlamıştır.

İmkân ve şartların ne olabileceği konusunu ise Atatürk, altı ihtimal ile açmaktadır:

1. İmkân ve Şartların Olumsuzluk İhtimali:

2. Düşmanların Çok Güçlü Olması İhtimali:

3. Vatanın İşgal Edilmiş Olması İhtimali:

4. İktidarın Gaflet, Dalâlet ve Hıyanet İçinde Bulunması İhtimali:

5. İktidarın Menfaatlerini İşgalcilerin Siyasi Emelleriyle Birleştirmesi İhtimali:

6. Milletin Harap ve Bitap Düşmesi İhtimali:

Atatürk bu altı olumsuz ihtimali sıraladıktan sonra, gençliğin bunlara rağmen görevinin, “İşte bu ahvâl ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmak,” olduğunu son derece güçlü bir şekilde vurgulamıştır. 

Asrın dehası, Türk Gençliğine, istiklâl savaşında da, devrimleri yaparken de güç aldığı asıl kaynağın “Türklük” olduğunu, başka hiçbir şeye ihtiyaçları olmadığını da, “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur,” diyerek göstermiştir.

UNUTMAYALIM,

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —