Samsun, İlk adım ilçesinde, Mustafa Kemal’in Samsun’a ilk ayak bastığı noktadaki anıt. Kurtuluşa doğru yola çıkışın ilk anıtı. Hala hangi hınç, hangi düşmanlık, hangi içgüdüyle ise bu anıta taşla, çekiçle saldıran yobazlar var. O yobazlara göre sebebi sebebi onun bir “put” olmasıymış. İnsanın içini en çok acıtan ise bu saldırıların Samsun’da olması
Kim mi bunlar? 1.400 yıl önce, çamurdan insancıklar yapıp, sonra kendi yaptığı heykelciğin karşısında el-pençe divan, ekmek ve merhamet dilenenlerin torunları; beyinsiz meczuplar.
Bilmezler ki, o put değil, anıdır, anıttır, tarihtir, geçmişe saygı, minnet ve vefa duygularının simgesidir. Ona dua edilmez, mum yakılmaz, çaput bağlanmaz, beceremediklerimiz, çaresizliklerimiz için yardım istenmez. Geçmiş hatırlanır, tarih anılır, o anıtın verdiği mesaj tazelenir, gelecek nesillere aktarılır ve gelecek nesillerin de tarihten ders alması sağlanır.
Bak yobaz o ne anlatıyor
Eseri yaratan Henrich Krippel, heykelin açılış töreninde bu simgeselliği kısaca şöyle özetlemişti: "Gururlu bir şekilde batıya ve çok uzaklara dikilen bakışları, azim dolu gözleriyle, şahlanan atın üzerinde Gazi Mustafa Kemal dimdik bir şekilde oturuyor. Bu oturuşta korkusuzluk, kolun kılıca uzanışında ise Türklüğün gücü vardır."
Duydunuz mu yobazlar? Yıkamazsınız siz onu. Yıktırmazlar, gördünüz işte. Yıksanız da farz-ı muhal, bin kere de olsa tekrar yaparız onu. Çekin pis ellerinizi ve unutun o ham hayallerinizi.
Bakın ne diyor Mithat Cemal Kuntay;
“Deryaları kan, taşları bitmez kemik olsa,
Bir son nefesin aynı olup, bitse nesîmi.
Ölmez bu vatan, farz-ı muhal ölse de hatta,
Çekmez kürenin sırtı, o tabût-ı cesîmi.”
Ama yine de dikkatli olalım, itidalli olalım, kurtuluş için biraz daha sabırlı olalım. Bizi tahrik edenler, sokağa dökmek isteyenler var. Bu hain oyuna gelmeyelim.
HEPİMİZ ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK İÇİN SABIRSIZLANIYORUZ AMA