2024 yılı bütçe sonuçları açıklandı. 7 trilyon 304 milyar 863 milyon TL vergi toplanmış. Tahsil edilen her 100 liranın 60 lirasını dar ve sabit gelirliler ödemiş. Bütçede öngörülen verginin tamamına yakını tahsil edilmiş ama yine de bütçede 2 trilyon 106 milyar 200 milyon lira açık var. "Faiz sebep, enflasyon neticedir" söylemine karşı bütçedeki faiz ödemesi ise 1 trilyon 270 milyon 500 bin lirayı bulmuş!
Vergi adaletsizliği tablosu yıllardır değişmiyor. Vergilerin yüzde 66’sı "dolaylı vergiler" denilen ÖTV, KDV ve dış ticaretten alınan gümrük vergilerinden alınıyor.
Dolaysız vergiler ayrımı kapsamında; şahıs işletmeleri ile şirketlerden alınan Gelir ve Kurumlar Vergisi ise sadece yüzde 34’dür. 2024 yılı vergi gelirlerinin dağılımı kısaca;
-Gelir Vergisi, bütçede öngörülenden daha fazla tahsilat yapılmış ve 1 trilyon 188 milyar lira olarak gerçekleşerek, vergi gelirleri içindeki payı yüzde 21,
-Kurumlar vergisi bütçede 1 trilyon 275 milyar olarak öngörülmesine karşın daha az olarak 890 milyar 198 milyon lira olarak gerçekleşmiş, vergi gelirleri içindeki payı yüzde 12,
-Dahilde ve ithalde alınan KDV 2 trilyon 327 milyar olarak gerçekleşmiş, vergi gelirleri içindeki payı yüzde 32,
-Özel Tüketim Vergisi bütçede öngörülenden fazla 1 trilyon 451 milyar lira olarak gerçekleşmiş vergi gelirleri içindeki payı ise yüzde 20
şeklinde gerçekleşmiştir.
Yukarıda sayılan temel vergilerin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 85’dir. Kazanç ve servetten alınması gereken vergilerin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 34 olarak gösterilmesine karşın, kesinti yolu ile işçiden, memurdan ve üretici çiftçilerden kaynaktan kesilen vergiler düşüldükten sonraki payı sadece yüzde 12’dir.
Devlet kazançtan vergi almıyor. Mal ve hizmetlerin bünyesine girerek, üretimi, satış konusu malların maliyetini yükselten, fiyatların artırmasını sağlayan; ÖTV, KDV ve gümrük vergileri gibi vergiler enflasyon ve pahalılığı artıran vergiler. Bu vergilerin oranlarının düşürülmesi pahalılık ve enflasyonun düşmesinde etkili olacaktır.
Açıklanan vergi artışları ile enflasyonun paralel artışları da bunu zaten çok belirgin olarak göstermekte.
Bütçe giderlerine gelince; bir önceki yılda 5 trilyon 913 milyar olan bütçe giderleri 2024 yılında 10 trilyon 777 milyara yükselmiş. Yani bir önceki yıla göre yüzde 63,6 artmış. Bütçe giderleri, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı olan yüzde 58,5 oranından yüzde olarak 5 puan fazla gerçekleşmiş.
Bütçe giderleri içindeki faiz giderlerinin astronomik olarak artmasının nedeni ise AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın 2021 yılı kasım sonlarında Merkez Bankası Para Kurulu toplantısından önce AKP Grup Toplantısında yaptığı tarihi ve talihsiz konuşmadır. "Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusura bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam" demişti.
Diğer bir talihsiz ve ekonominin doğal kanunlarının aksine olan konuşmasını da İlim Yayma Ödülleri adlı bir etkinlikte faiz indirimine devam edileceğine ilişkin, "Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim" çıkışıdır.
Onunla da yetinmedi. İş insanı TÜSİAD üyelerine de bastı kalayı! "İş adamlarını da anlamıyorum. Biz iş adamlarına diyoruz ki, sen düşük faizle kredi istiyordun. Al, niye almıyorsun. Bu iş adamlarını da anlamıyorum. TÜSİAD'ı, vesairesi yüksek faizden bahsediyor. Siz nasıl insansınız. Sen iş adamıysan, yatırımdan yanaysan işte size kredi. Alın krediyi ve yatırımı yapın. Ben sizden yatırım, istihdam, üretim, ihracat istiyorum. O zaman kaçıyorlar. Bunlar nasıl iş adamı? Sonra bize sallıyorlar. İstediğiniz kadar sallayın, tutmaz" şeklinde konuşmuştu.
Bu sözlerinden sonra ise faizler yüzde 8’e kadar indi.
Faizler indi inmesine de dövizler de yükseldi de yükseldi. AKP iktidara geldiği 2002 yılında yıllık ortalama dolar kuru 1 lira 50 kuruştu.
AKP’nin tek başına iktidar olması ve 2001 krizinden sonra Kemal Derviş’in almış olduğu ekonomik önlemler ve Ecevit döneminde başlayan Avrupa Birliği’ne üye olma ikliminin AKP tarafından da sürdürülmesi, Batı ülkelerinde faizlerin sıfıra yakın seyretmesi gibi olumlu gelişmeler nedeniyle yıllık ortalama dolar kuru 1 lira 50 kuruş dolaylarında seyretti.
2013 yılında Fethullah Gülen’e bağlı dershanelerin yasaklanması, MİT müsteşarının ifadeye çağrılması ve sonuç olarak AKP/Cemaat kavgası sonucunda 15 Temmuz’un fırsata çevrilerek başkanlık sistemine geçilmesi gibi birçok olay ekonomi, döviz ve faiz olaylarını da tetikledi.
Dolar 2013 yılında 1 lira 90 kuruşken, 2018 yılında 4 lira 81 kuruşa fırladı ve her yıl artış devam etti.
2021 yılına gelindiğinde nas çıkışıyla diğer dövizlerle birlikte 2022 yılında ortalama yıllık dolar kuru 16 lira 57 kuruşa yükseldi. 2023 yılında 23 lira 79 kuruş, 2024 yılı sonunda ise dolar alış kuru 35 lira 22 kuruş, satış kuru ise 35 lira 28 kuruş olmuştu. Bu yazının yazıldığı tarihte ise dolar alış kuru 35 lira 60 kuruş, satış kuru ise 35 lira 66 kuruş oldu.
Döviz tırmanışının hızlı bir şekilde artması üzerine ‘’nas yanlışı’’ başka bir yanlış olan ‘’Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat ve Katılım Hesapları’’ ile düzeltilmeye çalışılmıştı. Yani bir yanlış başka bir yanlışla düzeltilmeye çalışıldı.
Bu amaçla, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 21 Aralık 2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yurt içinde yerleşik gerçek kişilerin TL tasarruflarının yabancı para karşısındaki değerini korumaya dayalı “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat ve Katılma Hesapları” yürürlüğe girmiştir.
Kur korumalı ile bütçeden tarihin en yüksek faizi ödendi. Sır gibi saklanan bu rakamlar da bütçeden ödenen faiz gelirleri içinde.
2022 yılı için bütçeden ödenen faiz 310 milyar 900 milyon olarak gerçekleşti. 2023 yılında yüzde 117 oranında artarak 674 milyar 600 milyona çıktı. 2024 yılında ise 674 milyar 600 milyon yüzde 88,3 oranında artarak 1 trilyon 270 milyar 500 milyona, 2022’ye göre 2024 sonu artış oranı ise yüzde 308,7 oranında artmış oldu.
"Sözde nasçı" iktidarın bütçesinden emekliye, memura, yoksul köylünün ürününe açlık oranında zam yapılırken, halktan toplanan vergiler; faiz yolu ile tarihte Galata bankerlerine dönüşen Londra bankerleri ile yerli bir avuç zengine; yerli, milli ve sözde İslamcı iktidar tarafından aktarılmakta! Yüksek vergilerin azdırdığı enflasyon ise halkı canından bezdirmekte.