Şimdiki diktatörlerin işi zor. Öyle gazetelere, radyolara hakim olmakla, televizyonlara ceza yağdırıp, onlara yayın yasağı koymakla, insanların haberleşmelerine, birbirleriyle iletişim kurmalarına engel olunamıyor. Kaldı ki…
Ne demek istediğimi açıklayayım. Herkesin cebinde telefon yoktu. Televizyon, internet yoktu. Facebook, Twitter, mail, instegram yoktu. Ne zor bir dünya, değil mi? Öyle ama buluşmak, görüşmek, bir araya gelmek, toplanmak isteyen insanları engelleyebilecek hiçbir güç de yok.
Yıl, 1960. Demokrat Parti zıvanadan çıkmış, muhalefete ve aslında halka, her türlü anti demokratik uygulamayı yapıyordu. Üniversiteler Atatürk’ün “Ey Türk Gençliği,” diye başlayan hitabesini görev kabul etmiş, bir sivil itaatsizlik mitingi planlıyordu. Parola 555K idi. Yani, Beşinci Ayın, Beşinci Günü, Saat Beşte, Kızılay’da. Bu cumhuriyet tarihinin ilk "sivil itaatsizlik" eylemi olacaktı.
28-30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda, Turan Emeksiz ve Nedim Özpolat adlı öğrenciler hayatını kaybetti. Ortam iyice gerildi. Kızılay Meydanı'na gelen başbakan Adnan Menderes, şoförünün yolun kapalı olmasını söylemesine rağmen onu dinlemeyince, bir anda kendini protestocuların arasında buldu.
Söylenenlere göre o zamanlar öğrenci olan Deniz Baykal, Menderes'in, “Ne istiyorsunuz?” sorusu üzerine, başbakanın yakasına yapışıp, “Hürriyet istiyoruz,” demişti. Menderes de, “Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu,” diye karşılık vermişti.
Baykal, 2000 yılında Menderes'in oğlu Aydın Menderes ile buluştuğunda, Aydın Menderes'e, o sözü söyleyenin kendi değil, Vedat Dalokay olduğunu söyledi.
Meydanda toplanan üniversiteli öğrenciler, Plevne Marşı'nı coşkuyla ama şu şekilde değiştirerek söyledi. Marş yıllarca dillerde dolaştı:
''Olur mu böyle olur mu?
Kardeş kardeşi vurur mu?
Kahrolası diktatörler,
Bu dünya size kalır mı?
Kızılırmak akmam diyor.
Etrafını yıkmam diyor.
Ünü büyük İsmet Paşa,
Ben sözümden dönmem diyor''
Sokağa taşan değil, sokağı örgütlemiş bir eylem oldu, 555K. Bugün de bir sivil itaatsizlik eylemi vardı. Akşam televizyonlarda kimlerin, hangi yaştaki insanların, nasıl geldiklerini göreceksiniz. Millet, M. Akif’in dediği gibi, “Kükremiş sel gibi bedini çiğneyip aşarak,” geliyordu. Gönlümden yukarıdaki marşın ilk kıtasını bağıra çağıra söylemek geçiyordu. Bu yaştan sonra CHP’ye üye olarak evime döndüm.
NE DERSİN, TAYYİP,